Antalya'da halk ÇED toplantısını yaptırmadı: Dolgu maddesi olmayacağız
Antalya'da halk Akseki ilçesinde açılmak istenen mermer ocağını protesto etti.
Antalya’da Akseki’ye bağlı Pınarbaşı ve Güzelsu’ya açılması planlanan mermer ocakları, bölgedeki doğal alanların tahribi ve insan sağlığı üzerindeki yaratabileceği büyük tehlike nedeniyle halkın tepkisini çekiyor.
Mermer ocakları için dün ÇED toplantısının yapılacağı Çukurköy Mahallesi’ne giden çevreciler ile bölgedeki köylülerin protestosu, toplantının yapılmasına engel oldu. Güzelsu, Pınarbaşı, Taşlıcalı, Çaltılıçukur ve Çukurköy’den gelen yaklaşık iki yüz köylü ile çevrecilerin protestosu, ÇED toplantısı gerçekleşmemesine neden oldu. Katılımın olmaması nedeniyle köylülerin bilgilendirilemediği tutanağa yazılarak, Çevre Bakanlığı temsilcileri tarafından daha sonra muhtarların alması için Akseki İlçe Jandarma Komutanlığı’na verildi.
Antalya Gündem‘in haberine göre, bundan sonraki süreç ile ilgili bilgi veren A Platformu (Antalya Isparta Burdur Denizli Kaş Platformu) Sözcüsü Hediye Gündüz, “Bu toplantı yapılsaydı mermer ocaklarını talep eden şirket, evrak işlemlerini tamamlamış olacaktı. Herkesin emeğine sağlık. Köylülerin tepkisi sayesinde, amacı sadece evrak toparlamak olan toplantı yapılamamış oldu. İlk etabı aldık. Fakat daha bitmedi. Önümüzdeki sürece bakacağız. Çünkü Çevre Bakanlığı isterse bu toplantıyı, kendi komisyonunu oluşturarak görüşme yetkisi var. Komisyon kararıyla şirketin evrakını tamamlamak için ÇED toplantısına onay verebilir. Bunu yapması mümkün. O zaman da bize mahkeme kararı açılmış oluyor. Yani süreç, hukuk ve yönetmelik şirketin lehine oluyor” şeklinde konuştu.
“İPTALİNİ İSTİYORUZ”
Bölgede mermer ocaklarının yapılmasının uygun olmadığını söyleyen Gündüz, “Köylülerin tozdan ve tozun zamanla ortaya çıkardığı astım, alerji ve KOAH korunması için mermer ocağı açılmasının iptalini istiyoruz. Bir toz zerresinin rüzgarın da etkisiyle yaklaşık 30-40 km mesafeye kadar ulaşabilmekte olduğu bilimsel verilerle ortaya çıkmıştır. Tozlu ortamlarda 15-20 yıl gibi uzun zaman insanların toza maruz kalması sonucu, tozların insan üzerinde en çok kanseri tetiklediği de bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. Bu durumda, ocağın açılması halinde uzun zaman çalışacak olan mermer ocaklarının tozuna maruz kalmamak için, köylülerin mermer ocağı çalışırken çıkaracağı gürültüden, taşıma kamyonlarının gürültüsünden korunması için iptalini istiyoruz. Dağların ve doğal güzelliği olan kayaların tahribinin önlenmesi için, ormanların tahrip edilmemesi için ve bölgedeki anıt ağaçların etkilenmemesi için iptalini istiyoruz. Orman içindeki yaban yaşamın, ayıların, vaşakların, tilkilerin, her türlü yırtıcı kuşların, ala kargaların, korunması için, yaban yaşamda bölgenin bütün dünyaya koruyacağım diye taahhüt ettiği ve uluslararası sözleşmeye imza atarak resmileştirdiği, dağ keçilerinin yaşam alanı olan kaya ve dağların korunması için iptalini istiyoruz. Bu havzada bulunan 20 endemik bitkinin etkilenmemesi için, bölgedeki halkın ve doğal yaşamın huzurunun bozulmaması için iptalini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“DOLGU MADDESİ OLMAYACAĞIZ”
ÇED Yönetmeliği’nin Turgut Özal döneminde Çevre Bakanlığı yokken, Avrupa’nın yönetmeliğinde olduğu gibi Türkiye’ye getirildiğini söyleyen A Platformu Sözcüsü Hediye Gündüz, “Yönetmelik o dönemde tam anlamıyla doğanın korunması adına halkın istek, dilek ve düşüncelerini dikkate alan, demokrasiyi hayata geçiren bir yönetmelik olarak uygulanmaya başlamıştı. Ancak yıllar içinde, doğayı dikkate almadan para kazanmak isteyenlerce yönetmelik demokratik bulunmaya başlanmıştır. Çevre Bakanlığı bu yönetmeliği değiştirebilmek için Çevre Şurası düzenlemiştir. Şura sonucuymuş gibi ortaya çıkartılan bu öneri sonunda bakanlık ÇED yönetmeliğini değiştirtmiştir. Değişiklikten sonra, toplantı sadece bürokratik işlemin tamamlanmasının son halkası olmuştur. Şu anda yapılmak istenen toplantıda, halk figürandır, önemsizdir. Görüşü dikkate alınmayacak köylüler, karara bir etkileri olmayacak yığın olarak görülmektedir. Bizler ÇED toplantısında köylüyü dikkate almayan yönetmeliğe dolgu maddesi olmak istemiyoruz” diye konuştu.
ÖLÜM FERMANI
Güzelsu Köyü’nde ikamet eden eski Fizik Öğretmeni Özdener Nebioğlu ise gözyaşları içerisinde yaptığı konuşmasında, “Güzelsu, Pınarbaşı, Çukurköy arazileri içinde açılmak istenen mermer ocakları bu köylerde yaşayan bizler için ölüm fermanıdır. Mermer ocaklarından gelecek tozlar köylerimizin tarım alanının üzerine çökecek. Bağ, bahçe ve ağaçlar mermer tozuyla örtülecektir. Bu durum, biz köylülerin sağlığını hiçe saymaktadır. Bağ, bahçelerimizin de kullanılamaz hale gelmesi bizler için ekonomik kayıptır. Tüm bölgenin tozla kapanması bitki örtüsünü yok ettiği için hayvancılık da etkilenecektir. Ocakların açılmak istendiği yerlerde Biladancık, Yaz, Kirazlı, Mışık, Gerdemeli ve Bük Dereleri vardır. Yani derelerin durumdan birinci derecede etkileneceği ve su kaynaklarının yok olacağı anlamına gelir. Çukurköy’de Selçuk Üniversitesi’nden Botanikçi Prof. Dr. Ahmet Duran’ın bulduğu ve literatüre ‘Çukurköy Nohutu’ olarak kaydedilen endemik bir nohut türü vardır. Koruma altında olup, etrafı çevrilmiştir. Mermer ocaklarının yapılması bölgede bulunan diğer endemik türler ile birlikte bu nohudun yok olması anlamına gelir. Kabul edilemez. Sedir ormanlarımız üzerinde gezen yaban hayvanlarının evleri yok edilemez. Tüm bu nedenlerden dolayı mermer ocaklarını protesto ediyor, iptalini istiyoruz” dedi.