Türkiye Komünist Hareketi’nin bugün Beyoğlu Ses Tiyatrosunda düzenlediği 15’leri anma etkinliğinde konuşan TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek, Mustafa Suphi ve yoldaşlarının, ülke tarihindeki önemine vurgu yaparak başladığı konuşmasında, onların yolunda yürüyen komünistlerin bugün “bağımsız, laik, emekçilerin sosyalist cumhuriyeti” için mücadele ettiğini belirterek şunları kaydetti;
“Değerli yoldaşlar;
1900’lü yılların başına dönüp baktığımızda komünistlerin kalbinin ne için çarptığını bilmek bizler için oldukça önemlidir.
1900’lü yılların başı, Osmanlı’nın çöküşe geçtiği, hasta adamın ne şekilde tedavi edileceğinin tartışıldığı yıllardı. Anadolu işgale uğramışken, Osmanlı aydınlarının önünde üç seçenek belirdi; biri Osmanlıcılık diğeri İslamcılık diğeri ise Türkçülük.
Ancak bu üçünün dışında bir seçenek daha vardı. Memleket toprağına baktığında gerçek ve tam bir kurtuluşun mümkün olduğunu gören ve bilen, emperyalizme karşı mücadelede en samimi şekilde yerini alan ama ondan sonrasına da kafa yoran, yeni bir yüzyılın başlarında komşu ülkede sosyalizm güneşinin doğduğunu gören ve bundan heyecan duyan, feyz alan, çare ise çare deme cesaretini gösterme cesaretini gösterenlerin seçeneği; sosyalist seçenek.
İşte bizim kalbimiz 1920’de ülke topraklarının gerçek kurtuluşu için çarpıyordu. Şimdi de öyle.
1920’deki sosyalist seçenek hayata geçemediği için kapitalist yola sokulan ülkemiz bugün büyük bir felaket yaşamaktadır. Dünün emperyalizminden medet uman Osmanlıcıları, İslamcıları bugün yeniden iktidar olmuş, emperyalizmle işbirliği içinde ülkemizde patronların çıkarı için ellerinden geleni ardlarına koymamaktadırlar.
İşçiler bedenini ateşe vermekte, çocuklarımız tecavüze uğramakta, memleket emperyalizmin isteği doğrultusunda savaşa girmekte, kadınlarımız katledilmektedir. Başkanlık rejimine geçilmiş, halk hiçe sayılmıştır. Alın size sosyalist seçenek olmadığında geriye kalanlar. Osmanlıcılık, İslamcılık ve Ulusçuluk…
Bugün ne yazık ki bizim ülkemiz de tıpkı Osmanlının olduğu gibi hasta bir adamdır. Emperyalizmin kanserli hücrelerini etrafına bulaştırmaktadır. Bu hasta adam, hastalıktan kurtulmanın emekçilerin kanını emmekte bulmaktadır. Bu hasta adam ölmemek için dine sarılmakta, faşizmi baş tacı etmektedir.
Ülkemizi bu hastalığa sürükleyen AKP’ye önerilen tedavi yöntemlerine bir bakalım isterseniz; Hadi gençlik yıllarına 2005 reformlarına dön diyenler, AKP Genel Başkanından azıcık demokrasi dilenenler, meclis de meclis diye bağırıp meclis yolunda patronlarla kol kola takılanlar, kendisi iyi de çevresi kötü deyip Erdoğan’ı aklayanlar, her daim AKP’den açılım bekleyenler, AKP abarttı deyip patron kulüplerine çağrı yapanlar…
Ne ararsanız var…
Ama yağma yok!
Bizler ülkemiz hasta adam olsun diye değil, bir daha hiç hastalanmasın diye mücadele eden komünistleriz. Bu yüzden gerçekçiyiz. Bize yeni bir cumhuriyet gerek diyoruz; bağımsız, laik, emekçilerin sosyalist cumhuriyeti…”
Bu haber en son değiştirildi 28 Ocak 2018 23:44 23:44
3 yıldır cezaevinde tutulan TİP Milletvekili Can Atalay, İBB'ye yapılan operasyonun ardından başlayan protestolarda tutuklanan…
CHP'li Cemal Enginyurt, AKP'li bir milletvekilinin İstanbul’da her biri 80 milyon TL'den 12 daire satın…
ABD'de Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle gözaltına alınan Tufts Üniversitesi doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk ile ilgili…
İstanbul Barosu, 19 Mart’tan bu yana gerçekleşen protesto ve yürüyüşlerdeki toplu gözaltı ve tutuklamalara ilişkin…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun babası Hasan İmamoğlu'na ait Balıkesir'de bulunan yazlık evde jandarma ekipleri tarafından…
Eğitim-İş Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreteri Yeliz Toy, YÖK tarafından göreve davet edilen üniversite rektörlerine…