Aysel Tekerek: Bu seçimde 'sağ yelpazede kendine yer beğen' diyorlar
TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek, Sosyalist Cumhuriyet gazetesine 1 Mayıs, 24 Haziran seçimler, düzen muhalefetinin ve solun seçimlerdeki tavrı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İttifaklarla, cumhurbaşkanı adaylarıyla içine girdiğimiz erken seçim sürecine kısa bir süre kaldı. Seçimlere yönelik tavrını ilk açıklayan partilerden biri de Türkiye Komünist Hareketi (TKH) oldu.
“Bu oyuna mahkum değiliz! Reddediyoruz!” başlığını taşıyan açıklama ile tavrını ortaya koyan Parti’nin Genel Başkanı Aysel Tekerek ile seçim sürecini konuştuk.
Öncelikle 1 Mayıs’ı soralım. Henüz geride bıraktığımız 1 Mayıs mitinglerini ve Partinizin 1 Mayıs çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet, 1 Mayıs 2018’i geride bıraktık. Biz komünistler için 1 Mayıs’lar hep önemli olmuştur. 1 Mayıs’larda sınıf ve ülkenin gündemleri arasındaki kopmaz bağın ve çıkarılan görevlerin alanlara en doğru haliyle yansıtmak, her türlü reformist gölge ve düzen içi çıkış arayışları içerisinde sınıfa başka bir çıkış yolu göstermek için hem 1 Mayıs’a giden süreçler hem de 1 Mayıs alanları önemli bir yer tutar. Ancak şunu söyleyebilirim ki, ülkenin hemen hemen her yerinde 2018 1 Mayıs’ları sönük ve heyecansız geçmiştir. Bunda içine girilen seçim sürecinin de payı var. Geçtiğimiz 1 Mayıs’ta Referandumda HAYIR diyenlerin coşkusunun alana yansımasına rağmen bu 1 Mayıs’ta bu coşku hem düzen solunun hem de umut tacirlerinin de etkisi ile söndürülmüş olduğunu gördük. Ancak buna rağmen, komünistlerin, partimizin korteji bir istisnaydı. Partimiz Van’dan İstanbul’a, Ankara’dan Antep’e kadar birçok ilimizde 1 Mayıs alanında yerini aldı ve güçlü kortejleri ile dikkatleri üzerine çekti. Özellikle inşaat işçilerinin sendikası ve partisi ile alanlarda yerini alarak hem öfkelerini hem de umutlarını en gerçekçi hali ile göstermesi, ilerici kadınların kurduğu kortejler, gençliğin giderek artan gücü partimizin sağlam adımlarla ilerlediğini gösteriyor. Buradan tüm parti üye ve dostlarına bir kez daha teşekkür ediyorum.
Seçim süreci dediniz, ülkede seçim sürecinin hissedilen bir etkisi var mı?
Elbette var. Öncelikle bizim korsan seçim olarak adlandırdığımız bir seçim sürecinden bahsetmek gerekiyor. Bu karar ile AKP, kendisi dışındaki tüm muhalif unsurların zamanından çalmak istedi ve bunu başardı. İkincisi, daha başından Abdullah Gül adaylığı için sağlı sollu sıvanan kollarla, “Güçlü aday, AKP’yi yenecek tek aday” pazarlamalarıyla başka bir sağ siyaset süreci işledi. Ülkede sağcılaşmanın yolu, sol söylemlerle süslenerek büyük kitleler nezdinde bir siyaset mühendisliğine girişilerek yapılmaya çalışıldı. Her ne kadar Abdullah Gül aday olmasa da CHP-SP-İP-DP ile resmen ikinci sağ cephe kuruldu. 24 Haziran’da düzenin en sağından yine düzenin soluna bir seçim yapması istenilecek halkımızdan. Korsan seçim düzen içinde bir seçim olacak. Yani bugün, kendini düzen dışı, sosyalist, solcu olarak nitelendiren biri en fazla kendine şu soruyu soruyor. 2 turda, Temel çıksa oy verir miyim? Akşener çıksa oy verir miyim? Elim pusulaya gider mi? Ha bir de, sosyalist olduğunu gururla söyleyip de, ikinci turda Tayyip Erdoğan karşısına düşmanım çıksa oy veririm diyenler var ki, onları da unutmayalım.
Demek ki şu var: Bugün bu korsan seçim ile her şeyden önce 2013 Haziran Direnişi’nde yerini alanlara, Başkanlığa Hayır diyenlere kocaman bir sağ yelpazede kendine yer bulması teklif ediliyor. Bu da AKP karşıtlığı adına yapılıyor. Ülkenin emekçilerine, solcularına, ezilenlerine 24 Haziran sonrasındaki tabloda öyle ya da böyle bir rol öneriliyor. Etki bu… Sağcılaştırma…
24 Haziran sonrasında rol almak derken neyi kastediyorsunuz?
Şöyle ifade edeyim: AKP için amaç net. İktidarını korumak. Saadet Partisi için mesele belli ki AKP’nin ıslahı. İP için mesele rüşt ispatı ki özellikle dış siyasi gelişmelerde AKP ile aynı hatta. CHP için mesele AKP karşısında alacağı oyların yerlerde sürünmemesini sağlamak. Sanırım kimse CHP’nin tek başına iktidara oynadığını söylemiyor, söyleyemiyor. HDP için mesele, yeni bir barış süreci ihtimaline karşı bu sürece güçsüz değil güçlü bir şekilde girebilmek, bu nedenle tahkimatı güçlendirmek. Peki özellikle solcu ya da sosyalist olduğunu belirtip demin söylediğim ideolojik tuzağı görmezden gelenler için mesele ne? AKP’nin gidişi… Düzen muhalefetinin çizdiği çerçevede yerini alıp, düzen muhalefetinin AKP karşı-devrimini değiştirme iradesini bile gösteremediği bir tabloya onlar adına bakınca “şaşı bak şaşır” olmuyor mu?
AKP’nin devrilmesinin seçim ile olmayacağını söyleyip, seçimlere bu boyutta anlam katarak sol kendini meşrulaştırmış olmaz, siyaset yapıyor hiç olmaz, halka umut da olamaz. Ancak bir yedek güç olabilir. Bu şekilde ne güçlenebilir ne de 24 Haziran sonrasında ortaya nasıl bir tablo çıkarsa çıksın o tablodan olumlu ya da olumsuz payını alabilir. Solun büyük kısmı nötrleşerek 24 Haziran sonrasına da nötr girmeyi göze almış oldu ne yazık ki…
Partinizin bir açıklaması oldu seçimlere ilişkin, bu açıklamaya tepkiler nasıl peki?
Evet, partimiz korsan seçim kararı alınır alınmaz bir açıklama yapmış, ardından seçim tavrını açıklamıştı. Özet olarak, partimiz bu korsan seçim sürecini asla meşrulaştırmayacağını, seçme ve seçilme hakkının neredeyse gasp edildiğini, 24 Haziran’da sandık başına gitmeyeceğini ancak hem seçim süreci hem de sonrasında her gün her saat düzen dışı seçeneğin çalışmasını yapacağını belirtmiş oldu.
Öncelikle bu kararı çok doğru bulup partimizi tebrik edenler olduğu gibi bu kararı tam olarak anlamadıklarını dile getirenler ve karara tepki gösterenler oldu.
Her şeyden önce iyi niyetle yapılmış tüm katkı ve eleştirilerin başımızın üstünde yeri var.
Bazı yanlış anlamaların önüne geçmek için bir iki şeyin altını çizmek istiyorum: Seçime endeksli bir çalışma yapmayacağımızı demin belirtmiş oldum. Dolayısıyla bu kavramlara hapsolmayacağız. TKH üyeleri ve TKH kararını benimseyenler bu seçimlerde sandığa gitmeyecek, korsan seçimde düzen siyasetinin bir parçası olmayacaktır.
Ama bizim içinde seçim takvimi başladı desek yeridir. Daha önce ne yaptıysak bu iki aylık süreçte de aynısını yapacak, daha yoğun yapacağız. Oturup beklemeyi zaten kimse bizden beklemiyor. Seçim tozu dumanı içinde bir ışık olacağız. Umut tacirlerine karşı deformasyonun önüne geçmeye çalışacağız. Halkı sağcılaştırma operasyonuna karşı solculaştırma seferberliği başlatacağız. Bu memleketin kurtuluşu soldadır diyeceğiz.
Bir diğer nokta, oy vermemenin AKP’nin işine yarayacağı iddiasıdır. Komünistlerin AKP’nin işine yaradığı nerede görülmüş? Saadet Partisi’ne giden oy ile 24 Haziran’da sosyalist bir tavırla reddiyenin karşılaştırmasını sayısal olarak değil niteliksel olarak yapmak bu kadar zor olmasa gerek.
Son nokta ise şu altını çizmek istediğim; seçimler önemsiz değil, önemlidir. Ama onu nasıl kullandığınıza bağlıdır bu. Ancak biz bu seçimin yaması olarak değil bu seçimin ona batan iğnesi olmak durumundayız. Bizim için önemli olan budur.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Son olarak şunu söylemek isterim: TKH, yolumuza devam ediyoruz diye çıktığı bu yolda, herkesten farklı bir şeyi temsil ediyor. Bu fark giderek daha da görünür hale geliyor. Amacımız sosyalist solun hak ettiği güce kavuşmasıdır. Sosyalist siyasetin gücünü sınıftan aldığı bir yolu döşemeye çalışıyoruz. Siyaset yapma tarzımız her zerresine kadar düzen karşıtıdır. Geriye kalan tek şey daha fazla çalışmamız olacak.
Bu röportaj haftalık gazete Sosyalist Cumhuriyet’in 72. sayısından alınmıştır.