‘Bilal’i alacaklar engelle’
AKP-Cemaat ortaklığı döneminde HSYK yönetiminde yer alan İbrahim Okur, 17 Aralık sürecinde yaşananları anlattı. Okur, 17 Aralık operasyonunun ertesi günü Erdoğan'ın kendisine "Zekeriya Öz'ün Kısıklı’ya baskın yapıp Bilal Erdoğan’ı almaya gelebileceğini ve bu hukuksuz işlere son vermesini" söyledi.
15 Temmuz darbe girişimini sonrası yargının tepe yönetimine yönelik ‘FETÖ’ soruşturmasına yargılanan eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, AKP ile Cemaat ortaklığının bozulmasına neden olan 17-25 Aralık 2013’te gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili çarpıcı anlatımlarda bulundu.
2 yılı aşkın süredir tutuklu olan eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur’un yargılandığı davanın ikinci duruşması Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde görüldü. Geçen duruşmada başladığı savunmasına devam İbrahim Okur, o zamanki adıyla HSYK yöneticisi olduğu dönemde cemaatçi hakim ve savcıların yargıda etkin görevlere geldiği suçlamasını reddetti.
“BAKAN ERGİN ‘ARKADAŞLAR’ DERDİ”
Cumhuriyet’ten Alican Uludağ‘ın haberine göre, Okur, 17-25 Aralık operasyonları sürecinde yargının zirvesi ile dönemin hükümeti arasında yaşananları da ilk kez anlattı. 17 Aralık 2013 sabahı saat 08:00 sularında daireye giderken yolda Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in kendisini telefon aradığını belirten Okur, şöyle devam etti: “İstanbul’da arkadaşlar (arkadaşlar tabiriyle ironiyle cemaatçi isimleri kastederdi) soruşturma başlatmışlar, bilgi alıp bana dönebilir misin’ dedi. Bunun üzerine yoldayken Fikren Seçen’i arayıp ‘İstanbul’da bir soruşturma varmış, neyle ilgili?’ diye sordum. Kendisi ‘Bilgisi olmadığını araştırıp döneceğini’ söyledi. Yarım saat kadar sonra beni aradı ve ‘Zekeriya Öz’e bağlı bürodan Rıza Sarraf isimli bir işadamı, Beyoğlu Belediye Başkanı ve bazı Bakan çocuklarıyla ilgili operasyon yapıldığını, ilgili savcılara ulaşamadığını, ayrıntılı bilgi alamadığını’ söyledi. Ben 17 Aralık soruşturmasından bu şeklide haberdar oldum.”
Yabancı servis işi
Aynı gün Müsteşar Birol Erdem’in Başbakanlık’tan çıkarak HSYK’ye geldiğini ifade eden Okur, “Elinde emniyet tarafından hazırlandığını sandığım, Başbakanlık için hazırlanmış bilgi notunun bir örneği vardı. Ayrıntılı, fotoğraflı bir nottu. Bende yabancı servis desteğiyle hazırlanmış intibaını uyandırdı” dedi.
“ERDOĞAN YARDIM İSTEDİ”
18 Aralık akşamı Müsteşar Birol Erdem’in makamındayken dönemin Başbakanının Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan kriptolu telefonuyla kendisini Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüştürdüğünü kaydeden Okur, şunları anlattı:
“Sayın Başbakan, Zekeriya Öz’ün hukuksuz işler yaptığını, aldıkları duyuma göre Kısıklı’ya baskın yapıp Bilal Erdoğan’ı almaya gelebileceği söyledi. Bu hukuksuz işlere izin vermememiz konusunda benden yardım istedi. Bu görüşmeden sonra ben Turan Çolakkadı’yı Birol Erdem’in makam telefonundan bağlatıp konuyu görüştüm. ‘Zekeriya Öz’ün yanlış bir iş yapmasına müsaade etmemesini, gerekirse emniyete bu soruşturmada kendi imzası olmayan tek imzalı talimatları yerine getirmemesi noktasında yazı yazmasını’ söyledim. Turan Çolakkadı o gece böyle bir talimat verdi.”
“KIRILMA NOKTASI BU OLAY OLDU”
O tarihte İçişleri ve Adalet bakanlıklarının valilere adli soruşturmalarda bilgi verilmesi yönünde Adli Kolluk Yönetmeliğinde yapılan değişikliğin gündeme geldiğini belirten Okur, bunun hakim ve savcılar arasında ciddi bir rahatsızlık yarattığını ifade etti. Buna karşı HSYK Genel Kurulu’nun hazırladığı dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in onayı ile açıklama hazırlandığını ifade eden Okur, şunları anlattı:
“Yeni kabine açıklanmadan dönemin Bakanlarından Binali Yıldırım, Sayın Başbakan, Sadullah Ergin’in olduğu bir toplantıya katıldık. Birol Erdem de vardı. Sayın Başbakan, HSYK’nin yapacağı açıklamayı sordu. Ben de sizi hedef alan açıklamayı değiştirdim dedim. Bu arada bu sözlerim sizin aleyhinizdeki açıklamayı engelledim olarak algılandı. Açıklama bir gün sonra yayınlanınca Beyfendi, kendisine yalan söylediğimi düşündü. Benim açımdan kırılma noktası olan olay budur. Bütün süreç bundan sonra başladı.”