"Bu kavga faşizme karşı hürriyet kavgasıdır"
TKH Gençliği'nin düzenlediği etkinlik sonrasında Sosyalist Liseliler ile görüştük.
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Gençliği 4 Mart’ta gericiliğe, sömürüye, geleceksizliğe karşı mücadeleyi yükseltme çağrısıyla Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda yan yana gelmişti.
Tarihi tiyatroda gerçekleşen kitlesel etkinlik sonrasında Sosyalist Liseliler ile görüştük; liselerde gericiliğe karşı mücadele, Aydınlanma Okulları, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üniversitelerdeki ilerici öğrencileri hedef alan söylemleri gibi başlıklarla ilgili sorularımıza yanıtlar aradık:
TKH Gençliği tarafından düzenlenen “Geleceksizliğe karşı mücadeleyi yükseltmek için gençlik buluşuyor” etkinliğine Sosyalist Liseliler olarak sizler de katıldınız. İçerisinde bulunduğumuz süreç olarak anlamlı bir etkinlik oldu. Bunun devamı gelecek mi?
Yiğit A.: Başta şunu söyleyelim bizim bu etkinlikle yapmak istediğimiz şey şuydu; biz liselerde, ülkede artan gericiliğe, yobazlığa, baskıya, sömürüye karşı bir ses çıkartmak istedik. Etkinlik bizler açısından başarılı olmuştur, başarısı hem bir iradeyi oluşturması, hem de bugünlere devrettikleriyle alakalıdır. Türkiye’deki gençlik mücadelesi açısından ön açıcı olduğunu düşünüyoruz. Etkinlik açıktır ki, ittirmiştir.. Etkinliğin devamı gelir mi? Bu etkinliğin devamının gelmemesi söz konusu değil. Bu etkinliğin devamı zaten o salonun çıkışında başladı. Etkinlik ile yaratılan hava 5 Mart’ta liselerde, kampüslerde devam etti. Biz bu etkinliğin havasıyla Aydınlanma Okulları’nı örgütlemeye girişiyoruz. 6 oturumu tamamlamış olduk ve önümüzde Aydınlanma Okulları’nın 7. oturumu var. Bu doğrultuda 7-8-9 Nisan’da İstanbul’da Aydınlanma Okulları’nın 7. oturumunu gerçekleştireceğiz.
Zeynep K.: Bizim etkinlikteki amacımız Yiğit’in de söylediği gibi bize karşı yapılan olumsuz tüm müdahalelere karşı biz buradayız demekti aslında. Biz buradayız, yaptıklarınıza tepki gösteriyoruz ve bunları yapmanıza izin vermeyeceğiz dedik, bu etkinlikte. Bizden önce YGS eylemlerini yapan gençliğinde sorunu “geleceksizlikti”. Bugünde aynı sorunu, geleceksizlik sorununu farklı alt başlıklarla görüyoruz, yaşıyoruz. Bizler açısından gelecek mücadele ile kazanılır. Yapmış olduğumuz etkinlik bunun somutlanmasıydı diyebiliriz. Liseli ve üniversiteli gençliğin yalnız olmadığını bu etkinlikle neler başarabileceğimizi gösterdik ve sonrasında yaptıklarımız da bu etkinliğin devamı aslında… Gerek toplantılar, gerek alan çalışmaları, yaptığımız yeni örgütlenme çalışmaları bu etkinliğin devamı olduğunu gösteriyor. Şimdi bütün bunları Aydınlanma Okulları’nın 7. oturumuna bağlayacağız..
Yani Aydınlanma Okulları devam edecek. Yapacağınız 7. Oturumun konusu ne olacak?
Zeynep K.: Aydınlanma Okulları devam edecek çünkü yeni nesil ile birlikte bizim de yetiştireceğimiz yeni bireyler ortaya çıkıyor. Biz aslında Aydınlanma Okulları ile birlikte insanları bilinçlendirmeye çalışıyoruz ve insanlık var olduğu sürece de Aydınlanma Okulları ve türevleri de kesinlikle devam edecektir. Yeni başlığımızda da “Sosyalist Türkiye nasıl kurulur?” olacak. Ülkemizin kurtuluş arayışına bizler de katılıyoruz, bu arayışın parçasıyız, Sosyalist Türkiye’yi konuşacağız, nedenini ve neler yapabileceğimizi konuşacağız.
Yiğit A.: Aydınlanma Okulları, Sosyalist Liselileri aşmış, solcu, yurtsever, aydınlanmadan ve bağımsızlıktan yana liselilere mal olmuştur. Bizim Aydınlanma Okullarında amaçladığımız bir şey var. Biz Aydınlanma Okulları’nı artan gericiliğe ve baskıya karşı örgütlüyoruz. Gençliğin burada olduğunu, liselilerin burada olduğunu söylüyoruz. Ve okullarda bize verilen gerici müfredatın karşısına aydınlanma mücadelesini koyuyoruz. Bizim Sosyalist Liseliler olarak yola çıkarken bir sloganımız vardı: Karanlıklar aydınlığa çıkıncaya dek mücadele edeceğiz. Bu doğrultuda biz Aydınlanma Okullarını olabildiğince 2 haftada bir örgütlüyoruz. Aydınlanma okullarının anlam ve önemi bizim için yalnız 2 haftada bir arkadaşlarımızla bir araya gelmek değildir. Aydınlanma Okulları’nın anlam ve önemi; biz buradayız, gericilere, işbirlikçilere, yobazlara alanlarda, hiçbir yerde geçit vermeyeceğiz demektir. Biz bunu göstermek amacıyla, Aydınlanma Okulları’nda yanyana geliyoruz. Dolayısıyla Aydınlanma Okulları karanlıklar aydınlığa çıkana dek yoluna devam edecek.
Tam da sizin etkinliği örgütlediğiniz süre içerisinde AKP’li Cumhurbaşkanının bir açıklaması vardı; ülkü ocaklarının artık liseler içinde rahatça çalışabilmesine dair. Bir süre önce AGD ya da dinci vakıfların MEB ile işbirliği yaptığını, protokollerin imzalandığını biliyoruz. Geçtiğimiz günlerde Recep Tayyip Erdoğan okullardaki komünistleri ‘marjinal’ ilan etti ve bununla birlikte sosyalist öğrencilerin okullara alınmayacağını söyledi. Buna dair neler söylersiniz?
Zeynep K.: Erdoğan’a tüm solcular, sosyalistler adına söyleyeceğimiz bir şey var; bu memleket bizim. Okullar da üniversitelerde aydınlanma mücadelesi verenlerindir. Bizi bu açıklamalarla ya da “Giremezsiniz” demekle yıldıramazlar. Ülkü ocaklarının meşrulaştırılması bize karşı bir hamle, evet ama bu bizi durdurmaz ya da korkutmaz. Yani komünistler üniversiteye giremez gibi bir söylemde bulunursa fark edecekler ki üniversitelerde gerçekten bilgili, “dolu” insanlar kalmayacaktır. Ki onların amaçladığı şey de bu. Daha kolay yönetilebilen, bilgisiz cahil bir nesil yetiştirmek için bu tür adımlar atıyor olabilirler. Ama tekrar hatırlatıyorum: Bu memlekette biz varız. Memleketimize sahip çıkacağız.
Yiğit A.: AKP iktidarının gerici, tecavüzcü vakıflarla, AGD ile son olarak da ülkü ocakları ile yaptığı anlaşmaların tek bir sebebi vardır. Kindar-dindar bir nesil istiyorlar, giremedikleri, değiştiremedikleri gençliği hep beraber topyekün değiştirmek istiyorlar. Senenin başında da konuştuk, ondan öncesinde de konuştuk bu yaptıkları hiçbir hamle onları aklayamayacak. Ne ülkü ocakları, ne AGD, ne de o gerici vakıfları aklayamayacaktır. Liselerde, üniversitelerde kindar-dindar değil aydınlanmacı, bağımsızlıkçı, sosyalist bir genç kuşak yaratılması gerekmektedir. AKP’nin MHP ile yaptığı cumhur ittifakından dolayı ülkü ocaklarına bir ayrıcalık tanımasının hiçbir geçerliliği yoktur. Onların meşruiyeti yalnızca yaptıkları anlaşmalarla sınırlı kalabilir, yalnızca kendi aralarında sınırlı kalabilir. Liselerde meşru olan şey faşizm, işbirlikçilik, gericilik değildir. Liselerde meşru olan şey aydınlanmacılıktır. Dolayısıyla liselerde aydınlanmanın sesi yükselmelidir. Bunun ötesinde Tayyip Erdoğan’ın dün yaptığı açıklamaya değinecek olursak; Tayyip Erdoğan üniversitelerde komünistleri barındırmayacağını söyledi fakat barınamayan kendisidir, barınamayan kendi zihniyetidir. Hangi akla hizmet kendisi komünistleri üniversiteye sokmayacağını söylemektedir? Komünistler bilimden, üretimden, ilerlemeden yanadır.
Dolayısıyla üniversiteler de liseler de komünistlerindir. Onların söylemleri yalnızca kürsüde kalacaktır.
Liselilere, gençliğe çağrınız nedir?
Yiğit A.: Bizim liselilere çağrımız AKP iktidarının yaptığı gerici hamlelere karşı ses yükseltmeleridir. AKP iktidarı, AGD’yi gerici vakıfları, tecavüzcüleri aklıyorsa biz buna karşı mücadele edeceğiz, ak değil kara olduklarını göstereceğiz. Bu karanlığı yırtıp atıp yerine aydınlanmayı koyacağımızı söyleyeceğiz. Liselerde aydınlanmanın bayrağını dalgalandırmamız gerekmektedir. AGD’ye, gerici vakıflara, tecavüzcü vakıflara, ülkü ocaklarına geçit vermememiz gerekmektedir. Kindar-dindar bir nesil istiyorlar, evet fakat bilmiyorlar ki liselerde olan biziz, liselerde bizim sesimiz yükselir. Liselerde, Sosyalist Liselilerin bayrağı dalgalanır. Liselilere söylediğimiz; eğer gözünüz görüyor, kulağınız duyuyorsa ses yükseltmeniz gerektiğidir. Bugün liselilerin sesi Aydınlanma Okulları’dır. Dolayısıyla sizin aracılığınızla bütün liseli gençliği Aydınlanma Okulları’na davet etmiş olalım ülkeyi, geleceği, yarınları konuşup, hep beraber örgütlemeye davet ediyoruz.
Zeynep K.: Okullarında rahatsız oldukları gerici müfredat, gerek idarenin, gerek öğretmenlerin tutumları bunlara tepki göstermeleri yani boyun eğmemeleri. Biz yalnız değiliz, bu kavga emekçi halkın, işçi sınıfının kavgasıdır. Liseli gençlik, geleceği için mücadele etmelidir, çağrımız budur. Bu kavga faşizme karşı hürriyet kavgasıdır, safları sıklaştırmanın tam zamanı.