Diyarbakır’da 23 Temmuz 2015’te trafik polisi Tansu Aydın’ın kaza ihbarı üzerine geldiği sokakta öldürülmesi, bir polisin de yaralanmasıyla ilgili davada tüm sanıklar beraat etti.
2015 yılında yapılan 7 Haziran seçimleri ve IŞİD’in 20 Temmuz’da Suruç’ta canlı bomba saldırısı düzenlemesinin ardından ‘Çözüm Süreci’nin resmen rafa kaldırılıp daha önce kurulan hendekler nedeniyle şehirlerde çatışmaların başlayacağı sürecin başında yaşanan iki önemli silahlı saldırıdan biri, Diyarbakır’da 23 Temmuz 2015’te trafik polisi Tansu Aydın’ın kaza ihbarı üzerine geldiği sokakta öldürülmesi, bir polis arkadaşının da yaralanmasıydı.
Altı çocuğun tutuklu yargılandığı dava bugün sonuçlandı. Mahkeme, tek kanıtın yüzde 50 oranında zihinsel engelli olduğu anlaşılan A.Ç. adlı çocuğun anlatımlarından oluştuğunu, suçlanan diğer beş çocuğun olay anında şehrin başka noktalarında bulunduğunu belirterek, beraata karar verdi.
IŞİD’in 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta canlı bomba saldırısı düzenlemesinden bir gün sonra Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis memuru evinde uyurken öldürüldü. 23 Temmuz’da da Yenişehir Belediyesi çöp kamyonunun karıştığı trafik kazasına müdahale için giden polis memuru Tansu Aydın uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybederken, arkadaşı yaralandı.
Saldırıdan sonra 17 yaşındaki A.Ç. adlı bir çocuk gözaltına alındı. A.Ç., saldırıyı arkadaşları H.K. ile M.A.’nın planladığını; N.A., Y.K. ve M.C.B.’nin olay yerinde olduğunu ileri sürdü. A.Ç., “M.A., Kobani için toplantı yapacağımızı söyledi. Bir kahveye gittik. Y.K., H.K. ve M.C.B. de oradaydı. Kahvede, polise eylem yapacağımızı söyledi. Polislere ateş edilirken oradaydım. M.A. ve H.K. ateş etti” dedi. İddianamede, eylemin PKK’nin gençlik yapılanması YDG-H tarafından yapıldığı iddia edildi.
OLAY YERİNDE DEĞİLLER
Hürriyet gazetesinden İsmail Saymaz’ın haberine göre, Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 21 Ocak 2018’de görülen 11. duruşmasında savcılık, sanık çocuklara beraat verilmesini istedi. Mütalaada, polis Aydın’ın bu sanıklar tarafından öldürülmesine ilişkin şüphenin A.Ç.’nin beyanları üzerine doğduğu, bu kişinin savcılık aşamasında ilk ifadesini baskı altında verdiğini söylediği belirtildi. N.A.’nın o gün evden hiç çıkmadığı; kamera kayıtlarına göre Y.K., H.K. ve M.C.B.’nin olay yerine hiç gelmedikleri, 250 metre ile iki kilometre uzakta görüldükleri, M.C.B. ile Y.K.’nin farklı adreslerde bulundukları ve birbirlerine ters yönde hareket ettikleri ifade edildi. Bu nedenle “Her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği” için beraata karar verilmesi istendi.
Bugün görülen karar duruşmasında, delil yetersizliğinden beraata karar verildi.
Bu haber en son değiştirildi 1 Mart 2018 15:43 15:43
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…