Danıştay 2. Dairesi’nin TSK’da kadın personele başörtüsü serbestisi getiren düzenlemenin yürütmesinin durdurulması talebini reddetme kararında Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün baskısının etkili olduğu ortaya çıktı.
Danıştay savcısının ilgili düzenlemenin yürütmesinin anayasanın laiklik ilkesi gereği hukuksuz olduğu ve durdurulması gerektiği yönündeki mütalaası, henüz Danıştay’dan karar verilmeyi beklerken dün haber siteleri kurumun konuyla ilgili geçen yıl 1’e karşı 4 oyla aldığı ret kararını servis etmişti.
Habertürk‘ün yandaş yazarı Nagehan Alçı, yargıdan bir yetkiliyle konuya ilişkin yaptığı görüşme sonucu aldığı bilgiye göre, kararın aslında 3’e karşı 2 oyla kabul yönünde çıkacağını ama yapılan baskı sonucunda sonucun değiştiğini aktardı. Ancak Alçı yazısında beklendiği üzere bunu “baskı” değil “çaba” olarak niteledi.
Alçı’nın yazısında o bölüm şöyle:
“Konuştuğum önemli bir yargı yetkilisi bana aslında Danıştay’ın ilgili dairesinden başörtüsünün TSK’da yeniden yasaklanması yönünde 3’e 2 karar çıkacağını ama son anda toplumun büyük çoğunluğunun tepkisinden çekinip iki üyenin tavır değiştirdiğini söyledi. Bir diğer iddia ise Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün özgürlükçü doğrultuda karar çıkması amacıyla çaba gösterdiği. O çabanın da bu kararda etkisi olmuş.
Netice olarak anladığım kadarıyla Reşit Galip’in faşizan and metninin tüm topluma yeniden dayatılması skandalından sonra Danıştay’da ikinci bir hukuk skandalının kıyısından dönülmüş.”
Bu haber en son değiştirildi 7 Aralık 2018 17:04 17:04
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "Bu hafta içinde İmralı heyetimizin Ada’ya gitme olasılığı çok…
Suriye, İsrail’in Beyt Cinn bölgesinde düzenlediği askeri operasyonu 'tehlikeli bir tırmanış' olarak nitelendirerek şiddetle kınadı.…
Kanal İstanbul projesi hız kazanırken, Arnavutköy’deki tarım arazileri bir bir satışa çıkarılıyor. Şeyha Moza’nın aldığı…
BM’nin “terörist” listesinde yer alan HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani’nin eylülde Genel Kurul’da konuşacağı yapacağı…
Filistin Gazeteciler Sendikası, İsrail'in Filistin basınını ortadan kaldırılması gereken stratejik bir tehlike olarak gördüğünü belirtti.
Suriye’deki HTŞ yönetiminin Süveyda'daki katliamları sonrası 30 Dürzi grubun birleşerek "Ulusal Muhafızlar" ordusunu kurdukları duyuruldu.