Devrimci siyaset dört işleme sığar mı?
13-05-2018 09:24Burjuva siyasetin seçim oyunlarına kurban olan reformizm, siyaset yaptığını zannedebilir, ancak yapılan şey burjuva siyasetin tahakkümü altına girmektir. Bu tablodan devrimcilik çıkmaz, düzenin vagonuna atlayan reformizm çıkar.
CEM ADEMOĞLU
24 Haziran seçimlerinde sosyalist hareketin politik tutumuna bakarken ideolojik bir bakış açısından ve bunu gerektirdiği bir nitelikten mahrum bir fotoğrafla karşı karşıya kalıyoruz. Niteliğin yerini niceliğin, ideolojik ilkelerin yerini ise seçim sonuçları üzerine oynanan olasılık hesaplarının ya da aritmetik dört işlemin aldığı tuhaf bir fotoğraf bu.
AKP iktidarının 15 yıllık karşı-devrim sürecinin bugün getirmiş olduğu sonuçların baştan aşağıya değiştirilmesi, karşıya alınması ve buna karşı mücadele, başkanlık yarışına ve işlevi azaltılmış bir parlamentonun sayısal oranlarına indirgenmiş durumda. Aslında bu durum, sosyalist hareketin kendi içinden geliştirdiği bir “yöntem” değil, tersine burjuva düzen aktörlerinin verili seçim sisteminde iktidar partisinin hükümetten düşürülmesi üzerine hesaplarının bir sonucu. Burjuva düzenin politik aktörlerinin düzen siyasetinde geliştirmiş oldukları “oyun taktiklerinin” Türkiye sosyalist hareketinin önemli bir kısmı üzerindeki belirleyici etkisi bu.
Tam da daha vahim adledilmesi gereken bir durumla karşı karşıyayız. Politik etkileme, ideolojik olarak düzenin sol üzerindeki etkisi mazur görülebilirdi. Ancak düzen siyasetinde ortaya konan “taktikler, sayı hesapları, parmak hesapları, Meclis aritmetiği üzerine yapılan istatistikler ya da başkanlık yarışındaki yüzde 50 nasıl geçilir” sorusunun sol üzerinde bu kadar etkili olması, solun önemli bir kısmının nitelik olarak geriye düştüğünün de açık göstergesi.
Bugün kim ne derse desin, 24 Haziran seçimlerine dönük politik tutumların belirleyici ögesi, programatik, ideolojik bir yaklaşım değil tersine bu matematiksel hesaplar olmuştur. Burjuva düzeninde bu durum tam olarak böyledir. Üzücü tarafı ise bu burjuva siyasetin artık sosyalist solun reformist bölmesine de açık olarak sirayet etmiş olmasıdır.
BURJUVA DÜZENİN TAKTİKLERİ
24 Haziran seçimleri, AKP-MHP açısından yüzde 51’i geçmek ve parlamentoda çoğunluğu kurmak üzerine kurulu bir strateji ile alındı. MHP ile yapılan ittifak ve Saadet Partisi’ni bu ittifaka katma girişimlerinin özünde bu matematik hesaplar bulunuyor. Elbette bir siyasal zemin ve ortaklık söz konusu. Zaten burjuva düzen aktörleri için politik bir zemin olmadan bu matematik hesaplarının yapılmasında bir saçmalık aranmalıdır.
Örneğin 24 Haziran seçimlerinde yaşama geçecek olan ittifak sistemi de benzer bir “hesap” ürünüdür. Barajın sı- fırlanmasının ardından ittifak içindeki partilerin oylarının büyük partiye daha çok yazılacağı bir D’hondt sistemi uygulanacak. Sermaye partileri seçim oyunlarına alışıktırlar ve seçimlerde en çok milletvekili çıkaracak sistemi kendilerine yontacak değişiklikleri hep yapmışlardır. 12 Eylül’ün sonucu olarak gündeme gelen yüzde 10 barajında da benzer bir “hesap” hem siyasi olarak ve hem de bunun sonucu olarak matematiksel olarak hep vardı.
İktidar kadar “düzen muhalefetinin” de benzer saiklerle konuya yaklaştığı açık olarak ifade edilmeli. İlk turda çok aday çıkması, oyların bölünmesi; ikinci turda tek aday üzerinde muhalefetin desteklenerek başkanlık seçimlerinin alınması. CHP başta olmak üzere AKP muhalifi bütün düzen unsurları seçim stratejilerini bunun üzerine kurdular. Dört işlem hesapları gündeme geldi, ne kadar çok aday çıkarsa yüzde 51’in geçilemeyeceği saptandı ve buna göre adım atıldı. İlk turda iki aday değil, ikinci turda iki aday formülü başından beri burjuva kalemler tarafından sürekli yazılan bir senaryo olarak bugün hayata geçiriliyor.
Meral Akşener ya da Temel Karamolloğlu’nun adaylığı için kampanyalar düzenlendi, ideolojiye, dünya görüşüne, hayat anlayışına, politik tercihine bakılmadan insanların gidip seçim kurulları- na dilekçe verilmesi istendi. Büyük bir kampanya örgütlediler. Aslında düzenin istediği ya da düzen muhalefetinin en çok dillendirdiği “toplumsal kutuplaştırmayı bitireceğiz” söylemi seçim kurulları önünde imza toplama kampanyasıyla bir şekilde yerine getirildi.
En hızlı devrimcisi Temel Karamollaoğlu’na, en radikal İslamcısı Doğu Perinçek’e imza verirken düzen siyasetinin mutabakatı ve uyumu daha seçimler yapılmadan seçim süreciyle sağlandı. Cumhur İttifakı’nın karşısına çıkan Millet İttifakı’ndaki siyasal partilerin ideolojik ve politik farklılıklarına rağmen nasıl yan yana geldiklerini saymıyoruz bile. Bütün bu politik ittifakın altında bu matematik hesabı bulunuyor. Burjuva düzenin dört işlemli “seçim taktikleri” aslında burjuva düzen aktörlerinin yönteminin ne kadar ucuz ve ahlaksız olduğunu gösterdiği gibi kendi aralarında ideolojik farkların bir yerden sonra hiç önemli olmadığını da gösteriyordu. Burjuva düzende ilkesiz ittifaklar, kirli pazarlıklar, sahtekar işbirlikleri yapılması karakteri gereğidir. Altında ise hep bu hesaplar bulunmaktadır.
BURJUVA DÜZENİN TAKTİKLERİNİN PEŞİNDEN GİDEN SOL
Burjuva düzenden alışık olduğumuz bu tablo ya da yöntem, solun siyaset yapma düsturunu teslim almış bulunuyor. Bağımsız sosyalist bir odak haline gelemeyen, kendi mevcudiyetini ortaya koyamayan, kendi davasını ilan edemeyen bir solun burjuva siyasetin bir parçası haline gelmesi işten bile değil.
Burjuva düzenin kurallarını koyduğu oyunun parçası haline gelen bir reformizm sosyalist hareketinin bütününe sirayet eden bir tabloyla karşı karşıyayız bugün. Birinci turda solcu bir adayı destekleyip ikinci turda düşmanıma bile oy veririm diyen bir solculuk türedi. Sivas katliamından tanıdığımız Temel Karamollaoğlu’nun aday olması için oy vermeyi devrimcilik sayan bir anlayış bugün karşımızda. Kendisini solcu gören ancak solun bütünü açısından soldan sayılmayan Perinçek’i günahı kadar sevmeyenlerin gidip Perinçek için dilekçe vermesinin arkasındaki temel güdü “se çim hesaplarıdır”. Açıktır ki bu hesaplar burjuva düzen aktörlerinin matematik hesaplarının sol üzerindeki tezahürüdür. Türkiye’de sol hareketin önemli bir kısmı bu hesaplar üzerinden seçim tutumunu belirlemiş, politik ve ideolojik tutum ise ayaklar altına alınmıştır.
SOL SİYASETİN İLKELERİ AYAKLAR ALTINDA
Solun temel niteliklerini göz önüne getirdiğimizde temelde şu başlıkların öne çıktığı yadsınamaz: Emperyalizme karşı bağımsızlık, emperyalizme karşı mücadele, sermaye sınıfı ile mutlak uzlaşmazlık, gericiliğe karşı aydınlanmadan ve laiklikten yana olmak, işçi sınıfının tarihsel çıkarlarının temsiliyeti gibi. Ancak bugün sol olarak öne çıkan bir dizi unsur açısından 24 Haziran seçimleri, bu ilke ve niteliklerin ayaklar altına alındığı ve seçim hesapları üzerinden değerlendirmeye tabii tutulduğunu göstermektedir. Tescilli gerici Temel Karamollaoğlu için dilekçe kampanyaları düzenlemekten, içinde bulunduğu ittifakı desteklemeye, dış politikada neredeyse AKP kadar saldırgan bir milliyetçilik sergileyen Akşener destekçiliğine, “türban devlette serbesttir” diyecek kadar AKP söylemine sahip Muharrem İnce taraftarlığına dönüşen bir garabet durum karşımızda duruyor.
Burjuva siyasetin seçim oyunlarına kurban olan reformizm, siyaset yaptığını zannedebilir, ancak yapılan şey burjuva siyasetin tahakkümü altı- na girmektir. Bu tablodan devrimcilik çıkmaz, düzenin vagonuna atlayan reformizm çıkar. Devrimci siyaset dört işleme sığar mı?
***
PUSULA | SOLUN SEÇİM SINAVI: DEVRİMCİLİK VE REFORMİZM