Türkiye’nin en büyük basın medya grubu olan Doğan Medya Grubu’nun, Demirören’e satışı konusunda anlaşmaya varıldı. Aydın Doğan daha önce Milliyet ve Vatan gazetelerini de Demirören’e satmıştı.
Bugün KAP’a yapılan açıklamada, Kanal D’nin, CNN Türk’ün, Hürriyet’in Demirören’e satışı konusunda görüşmelere başlandığı belirtildi. Haberin internete düşmesiyle birlikte Türkiye’de muhalif yayıncılığın, özgür yayıncılığın bittiği, Türkiye’nin 2019’daki seçimlerden önce basın-yayın yoluyla tamamen teslim alındığı yazılır çizilir oldu.
Aydın Doğan’ın yıllar boyunca Erdoğan’a karşı her türlü direnci gösterdiği ancak en sonunda bu mücadelede yorgun düştüğü ve pes ettiği söyleniyor. Bu doğru olabilir mi? “Muhalifliği” ve “direnmeyi” CHP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu” adaylığı olarak zannedenler elbette Aydın Doğan’dan bir demokrasi kahramanı, özgürlük fedaisi çıkarmayı deneyebilir ama ancak kendilerini kandırırlar.
Aydın Doğan ve Doğan Medyası’ın Erdoğan ve AKP’ye karşı olan “muhalifliği” kaypak bir zemine dayanmaktadır. Aydın Doğan büyük sermaye sahibi bir patrondur ve AKP’nin kurduğu düzenden nemalanmaktadır. Aydın Doğan ve Doğan Medyası’nın AKP’ye olan “muhalifliği” AKP’nin yarattığı rant ve soygun düzeninden daha fazla pay kapmak adınadır. Doğan Medyası’nın muhalifliği, kapitalizmin sorgulanmasına kadardır. Aydın Doğan ve Doğan Medyası’nın muhalifliği, AKP karşıtlığının sistem karşıtlığına evrilmesini engellemeye yöneliktir. Aydın Doğan bir patrondur ve her patron gibi temel hedefi para kazanmak ve daha fazla para kazanmaktır.
Aydın Doğan’a “muhalif” payesi bahşedenler, sahip olduğu devasa gazete ve televizyon kuruluşlarını AKP’ye yok pahasına satmış olmasına ne diyor?
Bugün itibariyle Türkiye’de bitişi ilan edilen muhalif, özgür yayıncılık değil, patron gazeteciliğidir. Bugün itibariyle ana akım basın gerçek anlamıyla tekelleşmiş, Erdoğan’ın kontrolüne girmiştir. Erdoğan’ı temsilen gazeteleri ellerinde tutan Demirören gibi patronlar birer kukladan ibarettir.
Türkiye’de patron gazeteciliğinin Türkiye’ye sunabileceği artık herhangi bir şey kalmamıştır. Bugün ortaya çıkan durum Aydın Doğan’ın “pes etmesi” ya da “yorgunluğu” değil, bu zamana kadar olduğu gibi, bugün de kendi çıkarlarını düşünmesidir. Aydın Doğan, sahip olduğu medya grubunu AKP’ye satmıştır; bunun karşılığında parasını cebine indirmiştir.
Tam bu noktada herkesin kendisini sorgulaması gerekiyor? Havuz medyasından sadece bir-iki adım solda duran Kanal D, CNN Türk, Hürriyet gibi mecraların yerine neyi koyacaklar? “Sol gösterip sağ vuran” yayın organlarından ibaret olan eski okuma alışkanlıklarını devam mı ettirecekler yoksa eşitliğin, özgürlüğün sesini duyurmaya çalışan yayın organlarına mı yönelecekler? Kuşkusuz okuyucular kendilerine layık olan ve çıkarlarına gerçekten sahip çıkan yayın organlarını tercih etmeliler.
Bu haber en son değiştirildi 25 Mart 2018 14:52 14:52
Türkiye Komünist Hareketi işte böyle bir dönem ve düzlemde Türkiye’nin geleceğinde bir seçenek değil bir…
RTÜK'ün TELE1'e verdiği 5 gün karartma cezası kanala tebliği edildi. TELE1, 6 Ağustos Çarşamba'yı 7…
Türkiye’nin ilk yerli sosyal medya uygulaması olarak lanse edilen ‘Next Sosyal’, açık kaynak kodlu Mastodon…
AKP kurucularından ve eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, hastaneye sevk edilen ve 23 Mart'tan beri…
Sivas Katliamı hükümlülerinden Adem Kozu'nun Erdoğan tarafından affedilmesine Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve…
Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün analizine göre, Türkiye’de 27 Haziran - 28 Temmuz 2025 tarihleri arasında meydana…