Emine Erdoğan'dan 'bağımlılık' eleştirisi: İnsanlar alışverişe, estetik operasyonlara, sosyal medyaya bağımlı
AKP'li CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, bağımlılığın bir hastalık olduğunu ifade ederek, her türünün çağımızın insanın aklını ve ruhunu felce uğrattan bir salgın hastalık olduğunu öne sürdü.
AKP’li CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, bağımlılığın bir hastalık olduğunu ifade ederek, her türünün çağımızın insanın aklını ve ruhunu felce uğrattan bir salgın hastalık olduğunu öne sürdü.
Emine Erdoğan, “Bugün kime baksanız, herkesin bir şeye az ya da çok bağımlı olduğunu görürsünüz. İnsanlar alışverişe, estetik operasyonlara, yiyeceklere, bilgisayar oyunlarına, sosyal medyaya, televizyon dizilerine bağımlı halde yaşıyorlar. Hiçbir bağımlılığı bir diğerine tercih edemeyiz. Zira insanın iradesini elinden alan bu davranışların daha az tehlikelisi yoktur.” diye konuştu.
Emine Erdoğan, Yeşilay’ın alkol ve uyuşturucu bağımlı ve yakınlarına ücretsiz psiko-sosyal, rehabilitasyon hizmeti verdiği YEDAM’ın Ümraniye’deki açılış töreninde, “247 milyon kayıp hayat. Gerçekten çok acı. Konuyla ilgili araştırmalar, madde bağımlılığının geldiği boyutları işaret ediyor. Amerika’da madde kullanan kişilerin yüzde 10’luk diliminin 12 yaşında olduğunu gösteriyor. Uyuşturucu kullanımının çok erken yaşlara inmesi, tüm toplumların ortak sorunu.” ifadelerini kullandı.
‘İnsanlar alışverişe, estetik operasyonlara, yiyeceklere, bilgisayar oyunlarına, sosyal medyaya, televizyon dizilerine bağımlı halde yaşıyorlar’
Erdoğan, bağımlılık türlerini çeşitlendirerek şöyle devam etti: “Hele de bağımlılıklar gibi gençlerimizi pençesine alan sorunlar, mutlaka çözüm beklemektedir. Bağımlılık, türü ne olursa olsun, çağımız insanının aklını ve ruhunu felce uğratan salgın bir hastalıktır. İnsanı bedeni ihtiyaçlarının kölesi haline getirir. Bugün kime baksanız, herkesin bir şeye az ya da çok bağımlı olduğunu görürsünüz. İnsanlar alışverişe, estetik operasyonlara, yiyeceklere, bilgisayar oyunlarına, sosyal medyaya, televizyon dizilerine bağımlı halde yaşıyorlar. Hiçbir bağımlılığı bir diğerine tercih edemeyiz. Zira insanın iradesini elinden alan bu davranışların daha az tehlikelisi yoktur. Fakat madde bağımlılığı, elbette hayatların ışığını söndüren en trajik bağımlılıkların başında geliyor. Evlatlarımıza, gençlerimize bağımlı demek istemiyorum. Çünkü onlar her şeyden önce analarının kuzusu, babalarının yüreğidir. Hal böyleyken, ne yazık ki, uyuşturucu kullanımından ötürü mahvolan yaşamlara, dağılan ailelere şahit oluyoruz. İnsan haysiyetine yakışmayacak ölümler gerçekleşiyor.” gazetemanifesto.com
Manşetlerdeki ifadelere de değinen Erdoğan, “Gazete manşetleri bu ölümleri, ‘ceset bulundu’ olarak yazıyor. ‘Vefat etti’ diye değil. Bu bela sadece yaşamı değil, ölümü de anlamsızlaştırıyor” dedi.
‘Gençleri bağımlılıktan alıkoyacak şeyin, spor, sanat ve bilim olduğunu unutmayalım’
Emine Erdoğan, çocuk ve genç yaştaki bağımlılıklar için de konuşarak, şu ifadeleri kullandı:
“Hz. Ali ‘Çocukların kalpleri tarla gibidir. Ne ekerseniz onu biçersiniz’ buyuruyor. Bizler, insan sağlığının üç merkezinin olduğunu düşünen bir medeniyetin mensuplarıyız. Beden, ruh ve akıl sağlığı bir bütündür. Gençlerimizi de bu bilinçle yetiştirmeliyiz. Medyaya da bu süreçte büyük bir sorumluluk düşüyor. Bazen türü ne olursa olsun bağımlılıklar özendiriliyor, bir yaşam tarzı gibi sunuluyor. Parlak yaşamlar, gençler için rol model olarak gösteriliyor. Uzaktan ışığı ne kadar parlak olsa da bir yıldız sandığımız o şeyin, kimi zaman yok edici bir volkanik patlama olabileceğini gençlerimize anlatmalıyız. İnsanı bağımlılıklara sürükleyen, ruhsal boşlukları doldurmalıyız. Gençleri bağımlılıktan alıkoyacak şeyin, spor, sanat ve bilim olduğunu unutmayalım. Örneğin spor, beden eğitimi ile beraber nefsi de eğitiyor. Kişiliği olumlu yönde geliştirerek, sosyalleşme becerisini artırıyor. Dolayısıyla ergen gelişiminde özellikle içe kapanmaların önüne geçmek gibi çok kritik noktalarda sporun, sanatın olumlu etkisini kullanmalıyız.
Milletçe bir seferberlikle bu işin üstesinden gelmek durumundayız. Bugün bu seferberlik için bir milat olsun. Tüm kurum ve kuruluşlarımızın işbirliği ile bu sorunu çözelim. Bizim, gücünü iradesinin sağlamlığından alan bir nesle ihtiyacımız var. Necip Fazıl’ın deyimiyle, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençliğe muhtacız. Bu düşüncelerle sözlerime son vermek istiyorum.