Gültan Kışanak: CHP atmosferdeki Kürt karşıtlığını değiştirmeye dikkat etmeli
Cezaevinde bulunan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, 24 Haziran seçimlerinin ikinci tura kalması durumunda Kürtlerin alacağı karara ilişkin konuştu.
24 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birinci turdan sonuç alınamaması ve ikinci turda Erdoğan’a karşı olası CHP’nin adayının kalması durumunda Kürt siyasetinin nasıl bir karar alacağı merak konusuyken, cezaevinde bulunan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak’tan önemli açıklamalar geldi.
Halen Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevinde bulunan Gültan Kışanak, Avukatı Emin Aktar aracılığıyla Ahwal News‘in yazılı sorularını yanıtladı.
Kışanak, cumhurbaşkanlığı seçiminin Erdoğan’a karşı CHP’nin adayı ile birlikte ikinci tura kalması halinde Kürtlerin alacakları kararın belirlenmesinde CHP’nin adayının alacağı tavrın etkili olacağını kaydetti.
Kışanak’la yapılan söyleşiden öne çıkan sorular ve yanıtları şöyle:
CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, DP ittifakını nasıl yorumluyorsunuz? Sizce bu ittifakın ortak paydası nedir?
Sadece bu ittifakı değil, her iki ittifakı (millet ve cumhur) birlikte ele almak gerekiyor. Ortaya çıkan tablo, 12 Eylül faşizminin eseri olan yüzde 10’luk seçim barajının, aslında Kürt barajı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
İdeolojileri, dünya görüşleri, yönetim anlayışları, sosyal tabanları çok farklı olan tüm partiler, HDP’yi dışlama konusunda ittifak yaptılar. Her iki ittifakın da ana ekseni Kürtlerin siyasi özne olmasına tahammülsüzlüktür.
En azından muhalefetin, gönüllü olmasa da parlamentoda çoğunluğu elde etme ve ikinci turda Kürtlerin oylarını alabilme adına HDP’yi de kapsayan bir ittifak kurması bekleniyordu. Ama olmadı. Çünkü uzun zamandan beri iktidarın yürüttüğü Kürtleri şeytanlaştırma siyasetine tüm muhalefet partileri angaje oldu, daha fazla milliyetçilik yarışına girdiler, Kürtlere karşı yapılan her türlü haksızlığı, hakareti desteklediler.
Sivil halka yönelik hak ihlalleri BM raporlarına bile konu oldu ama bu partilerin gündemine girmedi. Irak ve Suriye’deki Kürtlerin siyasal talepleri, Türkiye’nin beka sorunu olarak lanse edildi, ana muhalefet dahil tüm partiler neredeyse seferberliğe katılacaktı. Bu siyaset, Türkiye toplumunu zehirledi, milliyetçilik normal sınırlarını aşarak neredeyse ırkçılık düzeyine geldi, kötülük sıradanlaştı, vicdanlar sağır oldu.
Bunu eleştirmeye çalışan akademisyenler gözaltına alındı, yargılandı, üniversitelerden atıldı. Öyle ki ‘barış’ kelimesi bile lanetlendi. Bu histerik atmosferin yaratılmasından; iktidarı, muhalefetiyle hep beraber sorumludurlar. Bu partiler Kürt sorununu çözemedikleri gibi, devasa bir Türk sorunu yarattılar.
İkinci turda, iki adaydan biri CHP adayı olursa HDP ve Kürtler ne yapmalı?
İkinci turda izlenecek yolu, birinci turda alınacak sonuç belirleyecektir. HDP’nin gücü, ikinci tura kalan adayların politikasını etkileyecektir. O nedenle ikinci tur için şimdiden bir taraf belirlemek yerine, kendi gücümüzü açığa çıkararak karşı tarafın politikalarını etkilemeyi, siyasetin genel gidişatına yön vermeyi esas almalıyız.
Siyasette, kendi durduğun yer kadar rakiplerin siyasetini etkilemek de önemlidir. Asıl siyaset de budur zaten. Kürtlerin oyu anahtar durumundadır. Şimdi “bir oy bin sorunu çözer” yaklaşımıyla seferber olma zamanı.
Diğer partilerin bu seçim sürecinde Kürtlerin oylarına duyulan ihtiyaçtan kaynaklı da olsa, batıdaki aşırı milliyetçi duyguları yatıştıran; ırkçılığın sokağa, iş yerine, hatta camilere kadar inmesine engel olan bir söylem geliştirmeleri önemlidir. Tüm partiler keşke bunu yapabilseler.
Avukatlara ve ziyaretçilerimize sürekli dışarıdaki atmosferi soruyoruz. Anlatıldığı kadarıyla batıdaki Kürt karşıtlığı, neredeyse etnik çatışma düzeyine kadar gelmiş. Bir avukat anlatmıştı; aynı mahallede yaşayan insanlar birbirlerine selam vermediği gibi, camilerde bile, eğer yer varsa Kürtlerin yanında saf tutmuyorlarmış.
Bu atmosferi değiştirecek bir kampanya, ikinci turda alınacak kararları etkileyecektir. CHP’nin de buna dikkat etmesi gerekir.