İKD'den 25 Kasım raporu: Kadına yönelik şiddet gericilikten besleniyor, artan yoksulluk şiddeti körüklüyor!
İlerici Kadınlar Derneği, yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle Türkiye'de kadınların durumunu ele alan bir rapor yayınladı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla İlerici Kadınlar Derneği (İKD) verilerle Türkiye’de şiddet gören kadınların durumunu ele alan bir rapor yayınladı. “Kadına yönelik şiddet gericilikten besleniyor, artan yoksulluk şiddeti körüklüyor!” başlığıyla yayınlanan raporda kadına yönelik şiddetin neden ve sonuçlarına yer verilirken kadınların kimler tarafından ve ne şekilde şiddete maruz kaldıkları verilerle inceleniyor.
İKD’nin yayınladığı 25 Kasım raporunun tamamı:
“Kadına yönelik şiddet gericilikten besleniyor, artan yoksulluk şiddeti körüklüyor!
AKP’nin gerici politikaları toplumsal hayatta kadına yönelik şiddeti arttırırken, kadınlara yaşama hakkı tanımıyor. Gericilik ve yoksulluk kıskacındaki kadınlar şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor.
AKP döneminde kadına yönelik şiddet korkunç boyutlara ulaştı. 2002-2017 Ocak ayı tarihleri arasında toplam 14 bin 293 kadın cinayeti işlendi. İlgili bakanlıkların istatistik yayınlamama ısrarı nedeniyle basına yansıyan haberlerden derlenen verilere göre işlenen bu cinayetlerin en az yarısı aile içi şiddet sonucu gerçekleşiyor. 2002-2017 yılları arasında aile içi şiddet sonucu en az 7000 kadın cinayeti işlendi.
2003 ile 2017 yılları arasındaki veriler baz alındığında kadın cinayetlerinde 14 yıldaki artış, yaklaşık % 392 oldu.
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor
2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi, 332 kadın cinsel şiddete uğradı, 387 çocuk ise cinsel istismara maruz kaldı.
Kadına yönelik şiddet artarak devam ederken; 2018 yılının ilk on ayında kamuoyuna yansıyan kadına şiddet verileri korkunç tabloyu gözler önüne seriyor.
2018 yılının ilk on ayında 344 kadın öldürülürken, 242 kadın cinsel saldırıya maruz kaldı. Yalnızca Eylül ayında 45 kadın öldürüldü.
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet yıldan yıla artış gösterirken, son beş yılda 1,744 kadın katledildi.
Geçtiğimiz günlerde CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kadına yönelik şiddetle ilgili, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesine ilişkin İçişleri Bakanı Soylu, 2017 yılında 133 bin 809 kadının, 2018 yılının ilk 7 ayında da 96 bin 417 kadının şiddete maruz kaldığını ve şiddete maruz kalan kadınlardan 393’ünün hayatını kaybettiğini açıkladı.
Soylu’nun açıklaması kadına yönelik şiddettin ulaştığı korkunç boyutu gösterirken, 2018 yılının yalnızca ilk 7 ayında işlenen kadın cinayetleri göz önüne alındığında ülkemizde, her 3 günde 2 kadın cinayeti işlendiği gerçeğini gözler önüne seriyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre ise ülke genelinde yaşamının herhangi bir döneminde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı yüzde 39.3. Yaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı yüzde 25. Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı ise yüzde 48.5.
Kadınlar yakınları tarafından katlediliyor
Kadınlar, en çok eşleri ya da beraber oldukları erkek tarafından, boşanmak veya ayrılmak istedikleri için öldürülüyor.
2018 yılının ilk 6 ayında işlenen kadın cinayetleri incelendiğinde katledilen 206 kadının;
– 85’inin kim tarafından öldürülüğü tespit edilemezken,
– 56’sı evli olduğu erkek tarafından
– 16’sı erkek arkadaşı tarafından
– 11’i oğlu tarafından
– 11’i akrabası tarafından
– 8’i ayrıldığı erkek arkadaşı tarafından
– 5’i babası tarafından
– 10’u tanımadığı biri tarafından
– 4’ü ise boşandığı erkek tarafından öldürüldü.
Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri rakamları günden güne artarken; 2018 yılının ilk 6 ayında en az 63 çocuk annesiz kaldı.
Kadınlar kimlik değiştirmek durumunda kalıyor!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre 2017 yılında şiddet gören 300 kadın kimlik değiştirmek zorunda kaldı. Kimlik değiştirmek zorunda kalan kadınlar sistemde artık görünmediği için çocuğunu okula yazdıramamak, devletten yardım alamamak gibi birçok mağduriyet yaşadı.
‘Koruma kararı’ kadınları korumuyor
İçişleri Bakanlığı’nın geçtiğimiz 2017 Mart ayında bir soru önergesine verdiği yanıta göre; son üç yıl içerisinde 20 kadın koruma kararı olduğu halde katledilmişti. Şiddet gördükleri gerekçesiyle, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında haklarında “geçici koruma tedbiri” verilen kadınların, “Çağrı Üzerine Koruma” usulüyle korunduklarını belirten İçişleri Bakanlığı, 2015-2017 yılları arasında, 20 kadının ani gelişen olaylar sebebiyle polise çağrıda bulunamadan öldürüldüğünü açıklamıştı.
2018 yılında da ‘koruma kararı’ kadınları koruyamadı. Koruma kararı verilen kadınlar boşanmak istedikleri eşleri tarafından hayattan koparıldı.
– Denizli’de Oktay Şahin, boşanma aşamasındayken eşi Ayşe Şahin’i ve 13 yaşındaki kızları Nurdan Şahin’i öldürdü. Ayşe Şahin’in öldürülmeden iki gün önce eşi Oktay Şahin’i savcılığa şikayet ettiği ortaya çıktı.
– Şırnak’ta yaşayan 32 yaşındaki Esra Köşker boşanmak istediği için eşi Vehbi Köşker tarafından öldürüldü. Köker’in koruma kararı bulunuyordu. Genç kadın koruma kararına rağmen katledildi.
Kadınlar canice katlediliyor
2018 yılının ilk on ayında basında yer alan kadın cinayeti haberleri, acı tabloyu bir kez daha gözler önüne seriyor:
– Aksaray’da 43 yaşındaki Nuray Çil, evli olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Ramazan Çil tarafından ateşli silahla, satış yaptığı tezgahın önünde öldürüldü.
– Bursa’da 28 yaşındaki Belma Yavuz, çocuklarının gözleri önünde evli olduğu ve boşanmak istediği Emrah Yavuz tarafından kesici aletle öldürüldü.
– İzmir’de 19 yaşındaki Yusufcan Ö., kendisinden ayrılmak isteyen M.Y’nin evine gidip bıçakla saldırıda bulundu; kızını korumak isteyen M.Y’nin annesi Fadime Y. saldırı sonucu hayatını kaybetti.
– Gaziantep’te 4 Mart’ta kaybolan 28 yaşındaki Gül Ayalp günler sonra ateşli silahla öldürülmüş halde bulundu. Evli olduğu ve evliliği boyunca şiddet gördüğü Kemal Ayalp, aracında deliller bulunması sonucu tutuklandı.
– İstanbul Maltepe’de boşanmak istediği için eşi tarafından tehditlere maruz kalan Dilek Çakır’ın çocukları Elif Mina ve Miray Hira, babaları tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Çocuklarını öldüren Ali Yardım, olay sonrası intihar ederken; daha önce de gözaltına alındığı öğrenildi. Dilek Yardım ise daha önce karakola gidip şikayette bulunduğunu, ancak hiçbir işlem yapılmadığını ifade etti.
Kadın cinayetlerinin failleri ‘iyi hal indirimleri’ ile ödüllendiriliyor
Kadın cinayetleri ve kadına şiddet davalarında failler ‘iyi hal indirimi’ ve ‘haksız tahrik indirimleri’ ile ödüllendiriliyor. Bu indirimler yeni kadın cinayetlerinin önünü açıyor.
– 15 yıldır imam nikahıyla yaşadığı Dilek Mamalı’yı öldüren Mehmet Sabırlı, mahkemede ‘mağdur’ olduğunu iddia etti. Mahkeme müebbet hapisle yargılanan katile iyi hal indirimi yaparak 25 yıl ceza verdi.
– Elena Carnelia’yı döverek öldüren İbrahim Timur’un müebbet hapis cezası, kravat taktığı gerekçesiyle 25 yıla düşürüldü.
– İzmir’de cesedi naylon poşete sarılı halde bulunan Funda Gülmez’in bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili yargılanan, genç kızın erkek arkadaşı Ümit Şentürk, tutuklu yargılandığı davada önce ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Şentürk’ün cezası, duruşmalardaki iyi halinden dolayı 25 yıla düşürüldü.
Ekonomik krizin bedelini kadınlar hayatları ile ödüyor
Bu yıl kadın cinayetlerinde ve kadına yönelik şiddet haberlerinde karşımıza çıkan bir başka konu ise ekonomik kriz sebebiyle kadınların şiddete maruz kalmasıydı. Ekonomik kriz sonucu ortaya çıkan işsizlik, her gün yenisi eklenen zamlar ve yoksulluk, kadına yönelik şiddeti yükseltirken, kadın cinayetlerini de arttırıyor.
Ekonomik kriz dönemlerinde ilk işten çıkarılan kadın işçiler olurken, kadınlar ekonomik krizin bedelini hayatlarıyla ödüyor.
– Mersin’de uzun süredir işsiz olan Mehmet Kaya, eşi Zehra Kaya ve çocuklarını ateşli silahla öldürdükten sonra intihar etti.
– Denizli’de borcunu ödeyemeyince icra sonrası evi satılan Ali Arslan bu durumu bahane ederek 13 yaşındaki kızı Sevgi Arslan’ı ve eşi Esma Arslan’ı boğarak öldürdü. Ali Arslan eşi ve kızını öldürdükten sonra intihar etti.
Kadınlar iş cinayetlerine kurban gidiyor
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin yayınladığı rapora göre, 2013-2017 yılları arasında 580 kadın işçi, tarlaya çalışmaya giderken geçirdikleri trafik kazasında, ev işçisi olduğu evin camını silerken düşerek, bir aracın altında ezilerek ya da işyerini basan bir erkek tarafından vurularak hayatını kaybetti.
İSİG Meclisinin 2018 raporuna göre kadın işçilerin en çok iş cinayeti sebebiyle hayatını kaybettiği iş kolu, bu yıl da kayıt dışı çalışmanın en yüksek olduğu alan olan tarım/orman oldu.
Raporda, “Kayıtlı kadın istihdamındaki en ağırlıklı sektör hizmet sektörü iken en çok ölümün tarımda yaşanması bu sektörde çalışan kadınların ne denli kötü çalışma koşullarında çalıştıklarını göstermesi bakımından çarpıcı bir gerçeği ortaya koyuyor” denildi. Uzun çalışma saatleri ve kayıt dışı çalışma oranlarının yüksek olduğu konaklama-eğlence iş kolu da kadınların en fazla yaşamını yitirdiği ikinci iş kolu oldu.
Raporda, yaşamını yitiren kadın işçilerin yüzde 90’ından fazlasının sendikasız olduğu, yüzde 75’inin ise kayıt dışı çalıştırıldığı belirtildi.
Çocuk istismarı sürüyor
Türkiye’de artan çocuk istimarı verileri ise bir başka acı tabloyu gözler önüne seriyor.
Adalet Bakanlığı’nın 2017 Adli Sicil İstatistikleri, Çocukların Cinsel İstismarı Suç ve Karar Sayıları tablosuna göre 2010-2017 yılları arasında çocukların cinsel istismarı suçundan açılan davalardaki suç sayısı toplam 134 bin 960 olarak karşımıza çıkıyor.
Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği’nin ASUMA (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Suç ve Şiddetle Mücadele, Uygulama ve Araştırma Merkezi) ile ortak yayımladığı ‘2018 Türkiye’de Çocuk İstismarı Raporu’na göre cinsel suç mağduru çocukların sayısı 2014’ten 2016’ya yüzde 33 arttı. Çocuk mağdur sayısı 2014’te 74 bin 064 iken, 2016’da 83 bin 552’ye yükseldi.
Nisan ayında meclis komisyonundan geçen çocuk istismarında yaş sınırını düşürmeyi ve çocuk istismarı haberlerine yayın yasağı getirmeyi öngören yasa teklifi, toplumda tepkiye neden oldu. Suçun ortaya çıkmasını engelleyen ve caydırıcı çözümler sunmayan yasa tasarısı askıya alınırken; çocuk istismarı haberleri artarak devam etti.
– İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 5 aylık süreçte gelen, yaşları 18’in altında 115 çocuğun hamile olduğu tespit edildi.
Çocuklardan 39’unun Suriyeli olduğu belirtildi. Çocukların durumunun yasa gereği adli birimlere bildirilmesi gerekirken gerekli bildirimin yapılmadığını ortaya çıkararak savcılığa şikayette bulunan hastane görevlisi hakkında inceleme başlatıldı ve görev yeri değiştirildi. Valilik ise hastane başhekimi için soruşturma izni vermedi.
– Antalya’da düştü denilerek hastaneye götürülen 2.5 yaşındaki Suriyeli bebeğe istismar uygulandığı ortaya çıktı, bebeği hastaneye getirenler ise gözaltına alındı.
– Edirne İl Genel Meclisi Kadınları ve Kız Çocuklarını Koruma Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre 2017 yılında Edirne’de 186 çocuğun hamile olduğu tespit edildi.
Çocuk istismarının bir başka boyutunu ise çocuk yaşta evlilikler oluşturuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’de geçen yıl gerçekleşen 569 bin 459 resmi evlilikten 23 bin 906’sını 16-17 yaş grubunda evlendirilen kız
çocukları oluşturuyor.
TBMM ‘Kadın – Erkek Eşitliği Komisyonu’nun verilerine göre Türkiye’de çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının oranı yüzde 31 olarak belirtiliyor. Her üç evlilikten birinin erken yaş evliliği olduğu ifade ediliyor.
Kadınlar boyun eğmiyor!
Bugün içinde bulunduğumuz tablo göstermektedir ki kadına yönelik şiddetin farklı pek çok boyutu bulunmakta, AKP’nin gerici politikaları ve ekonomik krizin emekçilere fatura edilmeye çalışılmasıyla ortaya çıkan yoksulluk toplumda kadına yönelik şiddeti tırmandırmaktadır.
Bugün kadına yönelik şiddeti önlemek hamasi söylemlerin ötesine geçmeyi gerektirmektedir. Biz kadınlar sömürüye, şiddete, kadın cinayetlerine ve gericiliğe karşı örgütlü mücadelemizi büyütmeli başta yaşam hakkımız olmak üzere bütün haklarımız için direnmeliyiz.
– Kadınları aşağılayan her türlü söylem, yayın ve propaganda nefret suçu kapsamında değerlendirilmelidir.
– Basın yoluyla yapılan kadınları aşağılayıcı yayınlar yasaklanmalı ve cezai yaptırım uygulanmalıdır.
– Kadın cinayetlerinde, kadına yönelik şiddet ve istismar davalarında tahrik ve iyi hal indirimlerine son verilmelidir.
– Türkiye’nin taraf olduğu ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen; “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi” sözleşmesinin gerekleri yerine getirilmelidir
– Kadına yönelik şiddetin önlenmesine dönük hazırlanan 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulanmalıdır.
İLERİCİ KADINLAR DERNEĞİ”