CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran seçim çalışmaları kapsamında ziyaret ettiği Çananakkale’ye gittiği uçakta Hürriyet, Milliyet ve BirGün’e açıklamalarda bulundu.
CHP Lideri’nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:
“Bugün, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’le bu konuya dair ilk defa görüşeceğiz. Daha önce iki partinin heyetleri de bu konuda görüşmek için bir araya gelmedi. Parlamenter sisteme dönüşe ilişkin belirlenecek yol haritasını esas itibarıyla seçimden sonra, Millet İttifakı’nın TBMM’de çoğunluğu elde ettiği ve kendi Cumhurbaşkanı adayımızın seçimi kazanmasından sonraki süreçte tartışacağız.”
“Bu görüşme trafiğini Sayın Akşener planladı. Sayın Akşener, Saadet Partisi Lideri Sayın Temel Karamollaoğlu ile de bir araya gelecektir. Bütün bu görüşme trafiğinden sonra daha şekillenmiş, daha net bir tablo çıkacaktır ortaya.”
“Sayın Akşener ile görüştükten sonra düşüncelerimi ifade edebilirim ama eski sisteme dönmek gibi bir konudan söz etmiyoruz. ‘Eski sistem çok iyiydi’ gibi bir düşüncemiz yok. ‘Demokratik Parlamenter Sistem’den kastettiğimiz darbe hukukundan arındırılmış, parlamentonun güçlü olduğu, güçler ayrılığının sağlıklı bir zeminde gelişip büyüdüğü bir sistem. Eski parlamenter sistem değil. Daha ileri doğru, demokrasinin bütün standartlarını taşıyan, bütün ilkelerini taşıyan bir parlamenter sistem istiyoruz. Güçler ayrılığı ilkesi olan, yüzde 10 seçim barajının olmadığı, parlamentonun güçlü olduğu ve lider sultasının olmadığı, özgür iradesi ile karar veren bir sistem istiyoruz.”
“Düne kadar var olan sistemde, partinin lideri ya da başbakan veya şimdi Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişi, kendi parlamento grubunu etkileyip, onların iradesi üzerine ipotek koyabiliyordu. Çünkü 12 Eylül darbe hukuku böyle bir sonucun oluşmasına katkıda bulundu. Şimdi biz bundan tamamen arındırmak zorundayız. Milletvekili parlamentoda kendi özgür iradesi ile oturup karar vermeli, yasalara daha eleştirel bakmalı, yasama, yürütme ve yargı dediğimiz o güç dengesinin birbirini denetleyen yapıya sahip olması lazım. Bizim arzumuz budur.”
“Sürecin başından itibaren Sayın Muharrem İnce’nin 80 milyonun Cumhurbaşkanı olacağını söyledik. İnce de bu doğrultuda CHP rozetini çıkararak Türk Bayrağı rozetini taktı. Partimiz ve Muharrem İnce’nin ortak miting yapma konusu ise sadece bir fikirdi. Planlanmış, karar verilmiş bir şey söz konusu değildi. Sonrasında oturduk, tekrar bir değerlendirme yaptık. Çalışmaların bu şekilde, ayrı miting ve toplantılarla yürütülmesine karar verdik. Ortak miting konusu zaten planlanmış bir şey değildi dolayısıyla vazgeçtiğimiz söylenemez.”
“Yenikapı’daki mitingde, ‘Bir daha bu ülkede darbe olmamasını istiyorsak koşullar bunlar olmalıdır’ diye 12 madde sıralamıştık. Örneğin ‘yargı bağımsız ve tarafsız olmalıdır’ demiştik. ‘Medya özgür olmalı’ demiştik. ‘Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmesin’ demiştik. Getirdikleri düzende devlette liyakat sistemini bitirdiler. TESK’in verdiği iftar sofrasında bu dediğim anlayışın; cami, kışla ve adliyeye siyaset girmemesi anlayışının iflas ettiğini gördük. Bütün bunlar devlette liyakat sisteminin çöktüğünü, devletin bir hükümet devleti olduğunu gösteriyor. Devletin bütün kaynaklarının ve bürokrasinin hükümet için çalıştığını gösteriyor. Ordunun siyasete bulaştırılması kadar tehlikeli bir şey yoktur.”
“Geldiğimiz noktada ‘Devlet Memurları Kanunu’ tümüyle devre dışı bırakılmış durumda. Adı Devlet Memurları Kanunu olmakla birlikte uygulamada hükümet memurları kanununa dönüştü. Hükümete yakınsanız, onların anlayışını benimsiyorsanız, odacısından müsteşarına, teğmeninden genelkurmay başkanına kadar hepsini kendi siyasi anlayışınızla şekillendirmek istiyorsunuz demektir. AKP devlet olmak istiyor. ‘Her şeyi ben bilirim’ diyor ve bir kişi her şeye egemen olmak istiyor. Bu anlayış milli eğitimden orduya kadar devletin bütün kademelerini yerleşirse kaybeden Türkiye olur. Çünkü partili olmayan birisinin, devletten hizmet bekleme şansı olmayacak. Liyakat ve adalet yok olacak. Bu seçimlerin Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu bütün vatandaşların dikkatle izlemesi ve ona göre oy kullanması gerekir.”
“TESK’in Genel Başkanı’nın oğlu AKP’den milletvekili adayı. Kimin parasıyla iftar sofrası kuruyor? Esnafın parasıyla. Acaba o başkan esnafın derdini biliyor mu? Esnafın hangi şartlarda bir yaşam savaşı verdiğini biliyor mu? Esnafın borç batağında olduğunu biliyor mu? O sofra haram sofrası, helal sofrası değil. Devletin generali de, bakanları da aynı sofraya oturup, aynı haram lokmayı yerler.”
Bu haber en son değiştirildi 7 Haziran 2018 18:05 18:05
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyetiyle 11 yıl 8 ay hapis…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın danışmanı Ahmet Sever, Mustafa Varank’ın açtığı 'Ak trol' davasından…
"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan gazeteci Fatih Altaylı, "Olağan ve alışık…