Lale Mansur işine devam ediyor: Atatürkçüler dindarları aşağıladı, hatalar bize döndü
'Yetmez Ama Evet'çi ünlülerden Lale Mansur, iktidarın yayın organı Sabah'a konuştu. Beklenildiği üzere sözlerinde ana kaygı, iktidarı eleştirmekten kaçınmak ve dincilerin bitmeyen "mağduriyet" argümanını canlandırmak oldu.
AKP’nin yayın organlarından Sabah‘ın 24 Haziran seçimleri sonrası Teoman, Bülent Ortaçgil, Derya Köroğlu gibi isimlerle röportajlar yaparak iktidara kültür sanat alanında meşruiyet devşirme operasyonu bu kez farklı bir isimle sürdü. Gazetenin bu seferki konuğu, Türkiye’nin AKP-Cemaat ortaklığıyla gerici dönüşümüne ‘sivilleşme’ adı altında destek veren isimlerden Lale Mansur oldu.
Cumhuriyet’in yıkımı için büyük köşe taşlarından birinin döşendiği 12 Eylül 2010 referandumu sırasında, liberallerin dincilerle el ele yürüttüğü “Yetmez Ama Evet” kampanyasının önde gelen yüzlerinden biri olan Lale Mansur, bugün iktidarın gazetesine konuşurken bir kez daha gericiliğin değirmenine su taşımanın peşinde düştü.
Röportjı yapan isim daha öncekilerde de olduğu gibi Tuba Kalçık’tı. Kalçık’ın “Dedeniz, Çanakkale’de Atatürk’ün silah arkadaşı Servet Paşa. Korgeneral olarak emekli olmuş babanız da kurtuluş mücadelesinin önemli isimlerinden Hüsrev Gerede’nin yeğeni. Ailenizde böyle Atatürk’ü yakından tanıyan kişiler olması sizin ona bakışınızı nasıl etkiledi?” sorusunu yanıtlayan Mansur, konuyu “başörtüsü” ve “dindar”lığa getirmeyi başararak “‘Atatürkçü’yüm’ diyenler geçmişte dindar insanları aşağıladılar” iddiasında bulundu.”Bugün yaşadıklarımızda geçmişte yapılan bu hataların çok büyük etkisi var.” diyen Mansur “Bu yapılan hatalar bumerang gibi bize geri dönecekti ve döndü” diyerek bugüne eleştiri yapmaya çalışırken dahi AKP politikalarını dolaylı olarak meşrulaştırmaktan çekinmedi.
Mansur’un o sözleri şöyle:
“Dünyada Atatürk kadar tarihi şahsiyet olarak bu kullanılan başka bir kişi var mı bilmiyorum. Bu ülke için çok önemli şeyler yaptı ama tapmak ayrı bir durum. Bugün kendini ‘Atatürkçü’yüm’ diye tanımlayan birçok kişi aslında son derece tutucu. ‘Ben Atatürkçüyüm’ diyenlerin geçmişte yaptığı birçok hata var aslında. Mesela ‘Atatürkçü’yüm’ diyenler geçmişte dindar insanları aşağıladılar, ‘Başörtüsünden dolayı bunlar üniversiteye gidemez’ dediler. ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyası yapıp sonra kızlar üniversiteye gelince de ‘Başörtülüler otursun, diğerleri devam etsin’ dediler. Çok tutarsız bir durum bu. Bugün yaşadıklarımızda geçmişte yapılan bu hataların çok büyük etkisi var. Bu yapılan hatalar bumerang gibi bize geri dönecekti ve döndü. Ve bunun Atatürk’le hiçbir alakası yok, bunu da belirtmek isterim.”