Levent Üzümcü konuştu: 'Siyasi açıklama yapmayacağım’ diye madde imzalatıyorlar
Oyuncu Levent Üzümcü, AKP Türkiyesi ve sinema sektöründeki baskı ve sömürü gerçeğine ilişkin konuştu.
Sinema ve tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü, sanat alanındaki baskılara ve sinema/dizi sektöründe yaşanan emek sömürüsüne ilişkin açıklamalarda bulundu.
DW Türkçe’de Nevşin Mengü’nün sunduğu ‘Bire Bir’ isimli programın konuğu olan Üzümcü, muhalif duruşu nedeniyle yapımcıların kendisini oynatmak istemediğini belirtirken, şu ifadeleri kullandı:
“Bugün yapımcılar televizyondaki oynadıkları dizilerde rol alan arkadaşlarımıza sözleşmede ‘siyasi açıklama yapmayacağım’ diye madde imzalatıyorlar. Çünkü toplumun dışarda gördüğü, beğendiği insanlar bunlar. Görüşlerini söyledikleri zaman işlerini kaybetme korkusuyla yaşarlarsa… Bundan daha etkili bir silah olabilir mi? Tanınan insanın sesini kısıyorsun. Ne yaparak? Ona para vererek. Resmen rüşvet aslına bakarsan bu. ‘Bu dizide oyna, ama hiç bir şey söyleme. Bak toplum seni beğeniyor. Bir şey yazarsan toplum etkilenecek. Onun için hiçbir şey yazma’ deniliyor.”
‘KÖŞEYİ DÖNENE KADAR KİMİ BULDUĞUMU SÖYLEYECEĞİM’
Üzümcü sinema/dizi sektöründe yaşanan sömürüyü de çarpıcı bir örnekle açıkladı:
“Bir arkadaşımız sendikalıydı. Bir yapımcıyla iş görüşmesine gitti. Dedi ki ‘Ben sendikalıyım. Bana 1 aylık sigorta yapacaksın’. Yapımcı diyor ki ‘Ama sen 1 ay çalışmıyorsun’. Arkadaşımız da ‘Hayır’ diyor, ‘Benim şartlarım bu. Ben sendikalıyım ve sendikanın şartlarını uygulayacaksın’. Yapımcı şunu dedi arkadaşımıza: ‘Ben bu şartlarda seninle çalışmam. Şimdi sen bu kapıdan çıkacaksın ya? Köşeyi dönene kadar ben seni arayacağım ve senin rolün için kimi bulduğumu sana söyleyeceğim’
‘UZLAŞACAK BİR ŞEY YOK’
Mengü’nün “Erdoğan Saray’a çağırsa gider misin?” sorusunu da yanıtlayan Üzümcü, “Hayır gitmem” derken, sebebini şu sözlerle açıkladı:
“Gezi Direnişi sırasında heyetin içinde de yoktum. Bir anlaşma, bir uzlaşma zemini bulabileceğimizi zannetmiyorum. Bunca yalanın dolanın içerisinde aklın, fikrin, mantığın ve vicdanın bir etki uyandırabileceğini zannetmiyorum. Zamanımı boşa harcamam. Çünkü buradan gerçekten kopmuş bir olma durumu var. Bu vatanın yetiştirdiği en parlak insanlara ‘vatan haini’ diyen bir grup var. Bunlar bir araya gelmişler tahtıravellinin bir ucunda duruyorlar. ‘Biz ne dersek o olur’ diyorlar.”