Ermeni Sorunu: Yalanlar ve gerçekler (3)

Demir Silahtar yazdı: Ermeni Sorunu: Yalanlar ve gerçekler

Ermeni Sorunu: Yalanlar ve gerçekler (3)

DEMİR SİLAHTAR

AKP iktidarının I. Cumhuriyet’i tasfiye çabalarının “darbecilerle hesaplaşma”, “sivilleşme”, “özgürleşme” ve “demokratikleşme” yalanlarıyla süslenen ilk dönemlerinde AKP-FETÖ-liberal ittifakının ve çözüm süreci ile birlikte bu ittifaka angaje olan Kürt Siyasi Hareketi’nin 1923 Cumhuriyeti’nin tüm paradigmalarını bir yapı sökümüne tabi tutmaya çabaladığı biliniyor. “Geçmişle yüzleşme” adı altında yürütülen bu çabanın hedefi emperyalizmin bölgesel tasarımları ve AKP’nin siyasi hedefleri ile uyumlu yeni Türkiye’nin yeni resmi tarih yazımını inşa etmekti.

“Türkiye’de sol sağdır, sağ da sol” şeklinde özetlenebilecek İdris Küçükömer sivil toplumculuğu, Şerif Mardin-Atilla Yayla-Murat Belge-Nuray Mert-Birikim liberalizmi, Bediüzzaman Said Nursi-Rıza Nur-Mustafa Armağan gericiliği bulamacıyla karılan bu hamurdan bugün gelinen noktada püsküllü deli Kadir Mısırlıoğlu tarihçiliğinin boy atması AKP’nin “demokratik devrimi (!)”ne çok umutlar bağlamış liberalleri ne kadar tatmin etmektedir bilinmez ama bu yollarda beraber yürünmüş, yağan yağmurda beraber ıslanılmıştı.

I. Cumhuriyet’in tarih tezlerine dönük bu yapı söküm çabasının Kürt sorunu ile birlikte en öne çıkan başlıklarından biri de hiç şüphesiz Ermeni meselesi ve 1915 olaylarıydı. O süreçte, Rusya ve İran’ı kuşatma stratejisine dönük olarak ABD emperyalizminin dikte ettiği bilinen Ermenistan ile yakınlaşma siyasetinin belirlediği daha makro politik bir zemine de oturtulan 1915 tartışması, AKP’nin ilk dönemine damga vuran konulardan biri olarak öne çıkıyordu. Ergenekon, Balyoz ve Kafes başta olmak üzere AKP-FETÖ ittifakının devlet aygıtını ve iç siyasi dengeleri yeniden dizayn edilmesine dönük hamlelerinin bir ürünü olan siyasi davalara toplumsal meşruiyet kazandırılması amacıyla esas olarak devlet içindeki FETÖcü unsurlar tarafından organize edildiği günümüzde ayan beyan ortaya çıkmış olan alçak bir suikast ile Hrant Dink’in katledilmesi de, Ermeni sorununu tarihsel ve akademik bir tartışma olmaktan çıkarıp Türkiye’nin bugününe ve siyasi geleceğine dair daha güncel boyutlara taşımıştı.

Yurtsever aydın Hrant Dink’in derin devlet işi olduğu besbelli kalleşçe bir suikast ile öldürtülmesinin ilerici-sol kesimlerde yarattığı infial ve adeta bu öfkeyi fırsat bilen Taraf Gazetesi’nde odaklanmış Baskın Oran, Halil Berktay, Taner Akçam gibi liberal kalemlerin estirdiği entelektüel sindirme rüzgârı, Ermeni Sorunu’nun ve 1915’in sol içerisinde gerek akademik gerekse politik bakımından sağlıklı ve tutarlı temellerde tartışılmasını engelleyen bir işlev gördü. Karşıt ucunda Halaçoğlu, Kerinçsiz, Perinçek gibilerin ve resmi ya da sivil her soydan faşistin durduğu bu tartışmada, Türkiye solunun geniş kesimleri çoğu kez isabet kaydedebilen “devlet ne diyorsa tam tersi doğrudur” şeklindeki geleneksel refleksle tutum belirlemeye çalışırken, meseleyi bir “vicdan” sorununa indirgeyip geri kalan her şeyi teferruat olarak göstermeye çalışan liberallerin tezleri, pek de derin bilgi sahibi olmadığı bir alanda sol üzerinde ideolojik tahakküm kurmayı başardı. Ermeni sorununun Marksist bir analize tabi tutulması bir yana, at izinin it izine karıştığı liberal tezlerdeki tutarsızlıkların eleştiri konusu edilmesi dahi inkarcılık, ulusalcılık ve benzeri yaftalamalar için yeterli görüldü.

Konunun bir tabu sayıldığı geçmişe kıyasla bugün artık sadece Türk milliyetçi tarih yazımının değil Ermeni tarafının belge ve tezlerine, tehciri bizzat yaşamış Ermenilerin yayınlanmış anılarına ve batılı araştırmacıların eserlerine erişmek kolay hale gelmiştir. Ancak bu külliyatın çok büyük bir kısmının gerek Türk gerekse Ermeni hâkim sınıflarının çıkarları ve güncel siyasal amaçları doğrultusunda yalanlar, çarpıtmalar, abartılı ve kutuplaştırıcı yaklaşımlarla malul olduğu, her iki tarafın da kendi tarafının tezlerini haklı çıkarmak için bilimle ve gerçeklerle bağdaşmayan bir eğip bükme, tarihsel hakikatin bazı parçalarını öne çıkarıp diğerlerinin üstünü örtme tutumu içerisinde olduğu ortadadır. Postmodernitenin modası olan alt kimlikleri öne çıkarma dalgasının üzerine binerek resmi tarih yazımına alternatif olma iddiası ile ortaya çıkan liberal tarih yazımı da, meseleyi neredeyse bütünüyle Türk milliyetçi tarih yazımı yerine Ermeni milliyetçi tarih yazımını ikame ederek ele almakta ve bu tutuma getirilen eleştirileri devlet muhipliği, inkarcılık ve şovenizm olarak damgalamaya çalışmaktadır.

I. Cumhuriyet’in tasfiyesinin büyük ölçüde tamamlandığı ancak yerine yenisinin inşasının sancılarının yaşandığı günümüzde, geçmişte AKP’nin “statükoyla hesaplaşma”, “sivilleşme”, “demokratikleşme” yalanları karşısında yönünü yitirmiş olan kesimlerin birçoğunun ayağı, özellikle gericilik, laiklik ve Kürt sorunu gibi başlıklarda nihayet suya ermektedir. Bütün bu başlıklarda olduğu gibi, AKP’nin yeni bir tarih yazımı çabalarının yoğunlaştığı Osmanlı tarihi, Abdülhamit devri, erken Cumhuriyet dönemi gibi tüm konularda da sosyalistlerin milliyetçi, gerici veya liberal tarih tezlerinden kendilerini ayrıştırarak, tarihsel olay ve olgulara biricik bilimsel dünya görüşü olan Marksizm-Leninizm zaviyesinden bakmadıkça egemen sınıfların şu veya bu kesiminin değirmenine su taşımaktan kurtulamayacakları açık olmalıdır. Dolayısıyla Ermeni sorunu ve 1915’e de “devletin bekası” ya da bir “vicdan” meselesi olarak yaklaşmak sosyalistler açısından kabul edilemez birer hatadır.

Komünistler, insanlık tarihini parçalarının özgünlükleriyle birlikte bir bütün olarak ele alan diyalektik-tarihsel materyalist ve halkların acılarını birbirinin karşısına koymayan, yarıştırmayan, bu acıları ortak acılar olarak gören enternasyonalist bir bakış açısına sahip olmak ve bu yaklaşımı, mevcut siyasal atmosferin tüm olumsuz etkilerine göğüs gererek sürdürmek zorundadırlar.

Proletarya enternasyonalizminin kızıl bayrağını yurdumuz semalarında onurla dalgalandıran TKP’mizin sıra neferleri Aram Pehlivanyan, Sarkis Çerkezyan, Vartan İhmalyan, Jak İhmalyan, Şahabettin Bakırcıyan, Hayk Açıkgöz, Anjel Açıkgöz yoldaşların aziz hatırasına sonsuz saygıyla…

“Mürettip Refik’le Sütçü Yorgi’nin
Ortanca kızı çıkmışlar akşam piyasasına
Parmakları birbirine dolanmış
Bakkal Karabet’in ışıkları yanmış
Affetmedi bu Ermeni vatandaş
Kürt dağlarında babasının kesilmesini
Fakat seviyor seni çünkü sen de
Affetmedin
Bu karayı sürenleri Türk halkının alnına”

Nazım Hikmet

“Ermeni Sorunu: Yalanlar ve gerçekler” yazı dizisinin diğer yazıları

Ermeni sorununun doğuşu

1915’e evrilen tarihsel süreç