İşte vahim durumun ayrıntıları: İşsizlikte gerçekler bildiğimizden de kötü
TÜİK her ay yayınladığı işsizlik verilerini açıkladı. İşsizlik verileri ekonomideki durumun emekçiler açısından ne kadar ağırlaştığının kanıtı olurken, gerçekler durumun vahametini arttırdı.
TÜİK her ay yayınladığı işsizlik verilerini açıkladı. İşsizlik verileri ekonomideki durumun emekçiler açısından ne kadar ağırlaştığının kanıtı olurken, gerçekler durumun vahametini arttırdı.
İşsizlik, Türkiye sermaye sınıfının çözüm bulamadığı ve bulmak da istemeyeceği sorunların başında geliyor. Uzun yıllardır ücretlerin baskılanması, sendikal örgütlenmenin engellenmesi, grev hakkının kullanılmaması için elde tutulan bir araç olan işsizlik, krizin etkileri ağırlaştıkça kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Kronik işsizlik oranı AKP’li yıllarda derinleşirken, AKP’den önceki on yılın ortalamasına göre yüzde 25’lik bir artış var.
Krizin etkisiyle beraber bu ortalamanın daha da artacağı gözlemleniyor. TÜİK her ay açıkladığı işsizlik verilerini açıklarken, durumun ne denli ciddi bir boyuta vardığı da açığa çıkmış oldu. Gazetemizin TÜİK verilerinden derlediği araştırmayla durumun “sanılandan” da kötü olduğunu gösteriyor.
TÜİK’in Eylül 2018 istihdam raporu açıklamasına göre istihdam edilenlerin sayısı 29 milyon 63 bin kişiye yükselirken, istihdam oranı ise binde 1 puan gerileyerek yüzde 47,8 oldu.Resmi işsiz sayısı Eylül ayında 3 milyon 749 bine yükseldi. TÜİK’e göre resmi işsizlik oranı yüzde 11,4’e yükselirken, böylece net olarak sene başından bu yana 300 bin kişi işinden oldu.
Kriz kadınları ve gençleri daha fazla etkiliyor
Krizin etkisi kadınlar ve gençler açısından daha da kötü etkiler doğurmuş durumda. Kadın istihdamı yüzde 30’lar da kalırken, kadın işsizliği yüzde 15 olarak ölçüldü. Tarım dışı işsizlik kadınlar için işsizlik oranını yüzde 19,6’ya çıkartıyor. Yani kentlerdeki kadınlar işsizliğin çok daha fazla pençesinde. Gençler açısından da durum aynı vahameti koruyor.
Özellikle kriz, ne eğitimde ne de iş yaşamında bulunan gençlerin oranını daha da arttırdı. Ne eğitimde ne de işte olan gençlerin oranı sene başından bu yana yüzde 4 artarak yüzde 27,4’e dayandı.
Gerçek işsizlik sanılandan daha fazla
Ancak durum, diğer işsizlik türlerini de işsizlik oranlarına katınca daha da ağırlaşıyor. Resmi işsizlik verileri iş bulma ümidini kaybedenleri, eksik istihdam edilenleri, mevsimlik çalışanları ve diğer nedenlerle çalışabilecek durumda olup çalışamayanları devre dışı bırakıyor. Bu kişilerin dâhil edildiği verilere göre, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 18,57 civarına dayanmış durumda. DİSK’in yaptığı araştırmaya göre ise bu oran 18,2.
Öte yandan resmi işsizlik verileri ile geniş tanımlı işsizlik verileri sene başına göre daha yakın seyir gösteriyor. Bunun nedeni geçici çalıştırma biçimlerinin, eksik istihdamın, kriz koşullarında patronlar tarafından fazla tercih edilmemesiyle alakalı. Ancak, ücretsiz aile içi çalışma biçimi daha fazla yaygınlık gösteriyor. Ücretsiz aile içi çalışma sene başından bu yana yüzde 15 artış gösterdi. Böylece ücretsiz aile içi çalışan sayısı 3 milyona dayandı.
Sanayi işçisini daha fazla sömürü bekliyor
İstihdamın sektörel dağılımı da göz önünde bulundurulduğunda, kriz koşullarında aile işletmelerine daha fazla sarılma eğilimi ortaya çıkıyor. Bununla beraber, sektörler arası değişkenlik ilginç sonuçlar ortaya çıkartıyor. İnşaat sektörünün payı sene başından bu yana sürekli gerileyerek yüzde 6,72 oldu. Sanayi istihdamının payı yüzde 19,79’a çıkarken, hizmet sektörünün payı yüzde 55,2’ye çıktı.
Ancak sanayi işletmelerin çalışan kapasitesi fazla bir artış kaydetmedi. Sanayide 130 bine yakın yeni ek istihdam yaratılarak 5 milyon 698 bin kişi bu sektörde yer aldı. Sanayi sektörünün kriz koşullarında üretim endeksi yüzde 5’lik bir gerileme yaşarken, bu durum sanayi işçisinin sömürü koşullarının artacağı ve ücretlerin baskılanacağı gerçeğini açığa çıkartıyor.
2019 beklenenden daha işsiz geçecek
Kriz koşulları emekçiler açısından tüm ağırlığıyla yaşanırken, iktidarın Yeni Ekonomik Plan çerçevesinde açıkladığı işsizlik hedefine erken varılması “dikkat” çekti. Plan çerçevesinde 2018 yılı sonunda işsizliğin yüzde 11,3’e varması planlanırken, 2018 Eylül ayında bu oranın aşılması, 2019 beklentisi olan yüzde 12’nin çok daha üstünde bir işsizlik ile karşı karşıya kalınacağını gösteriyor.
Bu durumda emekçilerin tüm gücüyle örgütlenmesi ve işsizlik tehditine, sermaye politikalarına ve AKP iktidarına karşı siyasal bir güç olarak ortaya çıkması zorunluluk hale dönüşmektedir. Önümüzdeki günlerde bu durumun nelere gebe olduğuna hep birlikte tanıklık edeceğiz.