Düzenin her kurumunu tek tek ele geçiren AKP, sendikal alanı da yeniden düzenliyor. AKP, sarı sendikaların etkisizliğini yandaş sendikaların önünü açarak aşmaya çalışıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) yılda iki kez açıkladığı sendika istatistikleri Resmi Gazete’de yayınlandı. 2018 yılının Ocak ayına kadar olan kısmı kapsayan istatistiklere göre bir önceki döneme kıyasla sendikalı işçi sayısında artış gözlemlendi. 2018 yılının Ocak ayında toplam 1 milyon 714 bin işçi sendikalı oldu. Sendikalı işçi sayısının toplam işçi sayısına oranı yüzde 12,38 olarak saptandı. Bu oran 2017 yılı Temmuz ayında 11,95’di.
Sendikalı işçi sayısı 2013 Temmuz’undan bu yana artış kaydediyor. Bu dönem öncesinde sendikalı işçi oranı kayıtları sendikaların bildirimlerine göre belirlenirken, 2013’ten itibaren SGK kayıtları ve e-devlet üyelik verileri esas alınmaya başlandı. 2013 yılında sendikalı işçi sayısı 1 milyon 32 bin, oranı ise yüzde 8.88’di.
ÇSGB verilerine göre Türk-İş en büyük sendika konfederasyonu olmayı sürdürdü. Türk-İş sendikası içinde muhalif sendikaların oluşturduğu “Sendikal Güçbirliği” bu dönemde eridi. Hava-İş ve Petrol-İş gibi büyük sendikaların yönetimi AKP’li grupların eline geçti. Öte yandan Türk-İş’teki bu değişiklikle yetinmeyen AKP, kendi sendikasını da örgütledi. HAK-İŞ sendikası 2013’e göre dört kata yakın büyüdü. HAK-İŞ sendikası üye sayısını 176 binden 615 bine yükseltti.
Grafik 1:En büyük üç konfederasyonun dönemlere göre üye sayısı
Hak-İş konfederasyonunun üye sayısının bu denli artışı ise “büyük mücadele” kaynaklı değil. 5 yılda 400 binden fazla üye kaydeden Hak-İş, bu üye artışının yarısını genel işler sektöründe örgütlü Hizmet-İş sendikası sayesinde kazandı. Bir başka deyişle AKP’li belediyeler işçileri arasında görülen sorunları Hizmet-İş sendikasını devreye sokarak çözmeye çalıştı. Taşeron tipi çalışılan işyerlerinde örgütlenmenin önünü kapatan patronlar, söz konusu belediye işleri olunca önünü açtı.
Yandaş sendikanın “göz kamaştıran” başarısı sadece yerellerde işçiyi kontrol altında tutmak için değil. Aynı zamanda yasal temsiliyet gücünün de Hak-İş’e devredilmesi gündemde. Yasalara göre en çok üyeye sahip işçi konfederasyonu ulusal ve uluslararası birliklerde işçileri temsil ediyor.
Türk-İş içindeki operasyona rağmen zaman zaman içerideki basınç ve DİSK rekabeti Türk-İş’i pazarlıkçı bir tutum almaya itiyor. Bu durum başta her yıl toplanan Asgari Ücret Komisyonu ve uluslararası temsillerde AKP’yi zor durumda bırakabiliyor. Dolayısıyla AKP burada değişikliğe gitmek istiyor ve Hak-İş’i parlatıyor.
Sendikal istatistikler üye sayısındaki artışın işçileri daha örgütlü hale getirmediğini de gösteriyor. 2013 yılında 661 bin 929 işçi işçin toplu sözleşme imzalanmıştı. Bu sayı 2017 yılı sonunda 803 bin 471 işçiye çıkmış durumda. Ancak oransal olarak bir değişiklik yok. 2013 yılında işçilerin yalnızca yüzde 5,6’sı toplu sözleşme imzalarken, 2017 yılı sonunda bu oran yüzde 5,8 oldu. Bu durumda sendikaların yarısı kör topal durumda. İşçilerin hali de aynı.
Sendika üyeliğindeki sayısal artışın arka planındaki bir diğer neden ise bazı sektörlerde bu işin bir “meslek” haline dönüşmüş olması. İstatistiklere göre 2013 yılında avcılık, bankacılık ve iletişim sektörleri en örgütlü üç sektördü. 2018 yılına gelindiğinde ise savunma, genel işler ve bankacılık sektörleri en çok örgütlü sektörler oldu. Bu sektörlerde her üç konfederasyona ait kurulan yeni sendikalar ve eskileri “sendikacılık mesleğinin” en köklü şekilde yaşandığı sektörler.
Tablo 1: Yıllara göre karşılaştırmalı örgütlülük düzeyi
Öte yandan bazı sektörlerin kaderi ise hiç değişmiyor. İnşaat sektörü ve turizm sektöründe örgütlülük düzeyleri beş yılda en altlarda kalmaya devam etti. Her iki sektörün en derin sömürüye maruz kaldığı düşünüldüğünde işçiler için örgütlenme talebi en güncel başlık haline geliyor. Bu sektörlerde sendikal kalıplara sıkışmış bir örgütlülüğü önüne koymayanların “başarı” şansı daha yüksek. Özellikle inşaat sektöründe yeni kurulan İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) inşaat işçisinin kaderini değiştirmeye aday gözüküyor.
Sendikal alandaki bu değişim işçi aleyhine sonuçlar doğururken, işçiler açısından örgütlülüğün bugünkü dar sendikal çevrelere sığmadığı açığa çıkıyor. Dar sendikal çerçeve, Hak-İş’in yükselişi karşısında çaresiz kalıyor. Bu nedenle başta DİSK olmak üzere sendikal alanda yeni, mücadeleci, sınıf sendikacılığını temel alan ve sınıf örgütlülüğünü dar bir çerçeveye sıkıştırmayan bir bakış açısı dışında başka bir şans bulunmuyor.
Bu haber en son değiştirildi 8 Şubat 2018 17:31 17:31
Şahin, " Bilinmelidir ki RTÜK sansür kurumu değildir. Anayasamız net bir hükümle sansürü yasaklar" ifadelerini…
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, PKK lideri Abdullah Öcalan için yaptığı çağrının yankıları sürüyor. Cumhurbaşkanı…
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkardığı…
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…