Emperyalizmle işbirliğinin perdesi
10-06-2018 08:5524 Haziran’a giderken birer birer açıklanan seçim beyannamelerine baktığımızda emperyalizmle işbirliğinde yarışan düzen partileri dışında bir gerçeklik görmüyoruz.
ZAFER AKSEL ÇEKİÇ
“Cumhur İttifakı”nı oluşturan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), “Millet İttifakı”nı oluşturan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İyi Parti (İP) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) bir bir seçim beyannamelerini açıkladılar.
Beyannamelerin dış politikaya dair sayfalarını karıştırdığınızda ise AKP’nin en büyük başarısızlıkları yaşadığı dış politikada düzen partilerinin farklı bir önerisi olmadığını hemen görebiliyorsunuz. AKP’nin kendisini aklamak için süslediği dış politika sayfaları diğer partilerin beyannamelerinde ise özünde farklı olmayan bir halde emperyalizmle işbirliğini perdelemek için.
AKP’NİN ANLATTIĞI DIŞ POLİTİKASI ŞAŞIRTIYOR
AKP’nin seçim beyannamesinde öne çıkan noktalar hakkaniyet, bağımsızlık, inisiyatif almak, şefkat, merhamet, adalet gibi sözcüklerle süslenmeye çalışılıyor. Bu satırları okuduğunuzda son 15 yılda başka bir dünyada yaşadığınız hissine kapılmanız çok normal. Bir zamanlar komşularla sıfır sorun diyen AKP’nin geldiği komşularını parçalamak için emperyalizmin taşeronluğuna dönüşen ve bunu da eline yüzüne bulaştıran halin “dünyayla bütünleşen ülke menfaatleriyle uyumlu vizyoner ve gerçekçi bir dış politika geleneği” olarak pazarlanması hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir başlangıç oluşturuyor.
Meydanlarda emperyalizmle nasıl dövüştüğünü anlatan AKP’nin seçim beyannamesinde Avrupa Birliği sürecini bazı üye ülkelerin iç siyasi emelleriyle tıkamasından şikayet etmesinin ya da ABD’yi “köklü müttefik” olarak tanımlayıp süregelen “sorunları” ortaya çıkan görüş ve yaklaşım farklılıkları olarak tanımlamasının şaşırtıcı sayılmaması gerekiyor. Aksine AKP’nin emperyalizmin bu ülkedeki en etkin işbirlikçilerinden biri olduğu bu satırlarda gizli.
Yine emperyalist kuruluşlar olan IMF ve Dünya Bankası nezdinde üstlenilen görevler de AKP’nin en büyük gurur kaynakları olarak seçim beyannamesinde yerini alırken Avrupa Birliği stratejik hedef olarak görülüyor ve ABD ile yaşanan sorunların aşılması arzusu, yakın işbirliğinin korunması da açıkça ifade ediliyor.
KOLTUK DEĞNEĞİ MHP’NİN DIŞ POLİTİKASIZLIĞI
AKP’nin zor zamanlarında yaptığı müdahalelerle önünü açan küçük ortak MHP’nin seçim beyannamesinde de genel beylik lafların ardından Batı dünyası ile ilişkilerin temelini oluşturan demokratik değerlerin ülkenin stratejik birikimi sayılmasıyla işbirlikçiliğe giriş yapılıyor.
MHP’nin ABD ile ilişkiler için söyleyebildiği NATO müttefiki ABD ile ilişkilerin Avro-Atlantik bölgesi ve hatta dünya barış ve istikrarı açısından taşıdığı kritik öneme uygun ve Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda işlemesi dışında bir şey olmuyor. Yine beyannamede Avrupa Birliği’ne de köklü bir karşı çıkış görülmüyor.
MHP’nin tüm partiler içinde dış politikayı en az ele alan parti olmasının, esas olarak bir Türklük vurgusu dışında söyleyeceği özel bir şeyin olmadığı anlamına geldiği söylenebilir.
CHP’NİN DERDİ İTİBAR
AKP iktidarına karşı en büyük düzen muhalefeti partisi olan CHP’nin seçim beyannamesinde ise vurgunun “itibar” kavramına yapıldığı görülüyor. CHP’nin köklü bir farklılığının olmadığı ancak AKP’nin yetersizliğini öne çıkardığı dış politika bölümünde CHP’nin temel önermesinin daha geleneksel politikalara dönük olduğu görülüyor.
CHP AKP’nin mezhepçi, çatışmacı, yanlı ve maceracı dış politikasına yönelik eleştirisi ve Suriye’deki savaşı sona erdirmeye ilişkin taahhüdü ise esasında yine Türkiye’nin yalnızlaşması ve itibar kaybetmesi dışında bir somutluğa bağlanmıyor.
Sonuçta CHP’nin önerileri Avrupa Birliği ile ilişkilerde üyelik hedefinden uzaklaşılmasını engellemek, ABD ile stratejik ve askeri ilişkilerle sınırlı olmayan ekonomik, bilimsel ve kültürel etkileşime açık yeni ortaklıklar kurmak ve NATO üyelerinin sorumluluklarının gereğini eksiksiz ve zamanında yapmalarını isteyip ittifakın BM Güvenlik Konseyi ile uyum içinde hareket etmesini sağlamak olarak sıralıyor.
İP’İN CHP’DEN FARKLI BİR DERDİ YOK
Türkiye sağının son denemesi olan İP’in de kökenini aldığı MHP’den farksız kaldığı dış politikada da temel önermesinin “milli, itibarlı, barış odaklı, gerçekçi” bir dış politika olduğu görülüyor. Ancak sonuçta İP’in dış politikasının da bağlandığı yer “ahde vefa” diyerek özünde ABD ve NATO’ya bağlılık anlamına gelen uluslararası yükümlülüklere uymak oluyor.
Bu haliyle bakıldığında AKP-MHP karşısında CHP-İP ittifaklarının özünde emperyalizmle mücadele etmekten çok uzakta bir hizmet yarışında oldukları görülüyor. Suriye’deki konumlanış farkının ise bunu değiştirmeye yetmeyeceği açık olmalı.
HDP DE KENDİSİNİ KURTARAMIYOR
HDP’nin “Eşitlikçi, Özgürlükçü, Barışçıl Dış Politika” diye sunduğu seçim beyannamesinde yazdıkları esas olarak Suriye’nin kuzeyinde ABD ile geliştirilen işbirliğiyle var edilmeye çalışılan yönetimin korunmasına yönelik kalıyor.
HDP, emperyalizm ve emperyalist müdahalelerden şikayet eder gözükse de ABD desteğiyle geliştirilen yönetimleri “halkların kendi siyasi geleceklerini özgürce belirlemeleri ve halkların kendi kendilerini yönetmeleri” olarak pazarlıyor. Türkiye’nin müdahalelerine ise yine bu perspektiften karşı çıkıyor.
AB’ye ilişkin tam üyelik iddiasını yineleyen HDP, insan haklarına riayet, yerel demokrasi, güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü gibi ilkelerin AB’nin öne çıkardığı ve paylaştıkları ilkeler olduğunu ileri sürecek kadar da AB’ci bir profil çizmekten geri durmuyor.
Seçimlere katılan düzen partilerinin özünde hiçbir farklılık içermeyen seçim beyannamelerinin dış politika sayfaları birbirlerinden farkları olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor.
PUSULA | DÜZEN PARTİLERİNİN SEÇİM BEYANNAMELERİNDE NE VAR?
Düzen siyasetinde taşlar yerine oturuyor: Laikliğin tasfiyesinde mutabakat
İşçiler seçimin neresinde?: Seçimlerin unutturduğu ve unuttukları
Düzen muhalefetinin ufku sermaye politikaları ile sınırlı: Restorasyon mu dediniz?