İşçi sınıfının politik zaferi: DGM direnişi
21-10-2018 10:22Eylemler Meclis’e etki etmişti, yasa bir türlü çıkartılamıyordu. 11 Ekim 1976’da DGM yasası tümden yürürlükten kalktı. İşçi sınıfı bedel de ödeyerek politik bir zafer kazanmıştı. Maden-İş Sendikası üyesi metal işçileri zaferi slogan yapmıştı: DGM'yi ezdik, Sıra MESS'te
Kemal Parlak
Eylemler Meclis’e etki etmişti, yasa bir türlü çıkartılamıyordu. 11 Ekim 1976’da DGM yasası tümden yürürlükten kalktı. İşçi sınıfı bedel de ödeyerek politik bir zafer kazanmıştı.
Maden-İş Sendikası üyesi metal işçileri zaferi slogan yapmıştı: DGM’yi ezdik, Sıra MESS’te.
1970’lerde yükselen işçi sınıfı ve devrimci hareketi bastırmak için sermaye iktidarı her yöntemi deniyordu. 1971 Muhtırası’ndan sonra Anayasa’ya konulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), kuruluş yasasının 11 Temmuz 1973’te Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla kurulmaya başlandı. DGM’lerin kurulmaya başlanmasıyla ciddi itirazlar yükseldi ve sık sık Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurular yapıldı. AYM 8 Mayıs 1975’te Senato’da görüşülmediği gerekçesi ile DGM yasasının 1. ve 6. maddelerini iptal ederek yeni yasanın çıkması için 1 yıl süre verdi, yeni yasa çıkmadığı taktirde DGM’ler tümüyle kapatılacaktı.
Mücadele başlıyor
4 Aralık 1975’te Adalet Partisi yeni yasa tasarısını Meclis’e sunduktan sonra, DİSK yönetimi yeni tasarının sınıf mücadelesine karşı burjuvazi tarafından alına bir önlem olduğunu söyledi ve DGM’leri “tırmanan faşizmin basamağı” olarak tanımladı. Tasarıya karşı tepki büyüyordu, TKP geniş bir kampanya başlatmış, TİP, TSİP ve TEP birer bildiri yayınlayarak kamuoyunu tasarıya karşı çıkmaya çağırıyorlardı.
5 Temmuz 1976’da DİSK, DGM’lerin sınıf mahkemeleri, süresiz sıkıyönetim olduğunu açıklayarak, “DİSK’in işçi sınıfına ve kamuoyuna uyarı bildirisi” başlıklı uzun bir bildiri yayınladı. Bildiride DGM’lerle burjuvazinin karını arttırmak için baskı düzeninin pekiştirmeyi, düzene karşı mücadele eden işçi sınıfı hareketini ve tüm ilericileri susturup ezmeyi ve halkın bilinçlenmesini önlemeyi hedeflediği vurgulanıyordu.
DİSK bildirisi, “DGM’ler işçi sınıfının sendikal, siyasal ve düşünsel mücadelesini hedef alıyor”, “DGM’ler suçu ne olursa olsun tüm emekçi halkımızı, ilerici kişi ve örgütleri yargılayacaktır”, “DGM’ler siyasal iktidara bağlı mahkemelerdir ve Anayasa’ya aykırıdır”, “DGM’ler kurulduğu takdirde mevcut mahkemelerin yetkisi kalmayacaktır” ve “DGM’lerde savunma güvencesi ortadan kaldırılmaktadır” başlıklarıyla DGM’lerin kurulmasına karşı çıkılıyordu.
Bildiriden 4 gün sonra DİSK tüm kurullarını topladı, ülke genelindeki işyeri temsilcilerinin katıldığı İstanbul’daki toplantının tek gündemi DGM yasa tasarısıydı. Ayrıca Kemal Türkler diğer sendikalara ve ilerici kamuoyuna çağrıda bulundu.
Yaz dönemi olmasına rağmen Milliyetçi Cephe (MC) hükümeti Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırınca, DİSK yönetimi de olağanüstü toplandı. DİSK’in “Meclisler yaz tatiline girene dek, DİSK’e bağlı işyerlerindeki işçiler ile DİSK ve DİSK üyesi sendika yönetici ve kadrolarının yıllık ücretli izinleri ertelenmiştir. Bu konudaki gerekli talimat sendikalara gönderilmiştir” açıklaması üzerine Meclis yaz tatiline girince tasarı Eylül ayına ertelendi.
Meclis tatile girmesine rağmen tepkiler devam ediyordu. DİSK, 10 Temmuz 1976’da Bursa’da “Tırmanan teröre ve DGM’ye hayır” başlıklı büyük bir miting düzenledi. TÖB-DER ve Türkiye Barolar Birliği tasarıya karşı tüm güçlerin ortaklaşması çağrısı yaptılar. DİSK’in Türk-İş’e yaptığı birlik çağrılarına yanıt gelmedi. Ama Türk-İş Başkanı Halil Tunç, Demirel ile açıklama yapılmayan iki görüşmenin ardından DGM’lerin anayasaya uygun olduğunu söyleyerek eylemlere karşı çıktı. Bunun üzerine Türk-İş içerisinde sert tartışmalar yaşandı ve ilerici sendikalar eyleme katılma kararlarını açıkladılar.
Patron örgütleri de boş durmuyordu. DGM yasasının çıkması için TİSK çalışmaları yürütmek üzere MESS’i görevlendirdi. Hükümete sundukları raporda, işçi ücretleri dondurulmalı, toplu sözleşmelerle işçilere sağlanan haklara sınır konulmalı, işçilerin sendika kurma hakları konusunda yeni düzenleme yapılmalı, yasalardaki boşluklar ve devlet yönetimindeki zaaflar giderilmeli gibi talepler vardı. Demirel yasanın çıkacağını açıkladı.
Genel grev olmuyorsa “genel yas” var
Maden-İş Sendikası MESS’in işçi sınıfına savaş ilan ettiğini söyleyerek 2 Eylül’de Genel Yönetim Kurulu’nu topladı. Alınan kararlar karar defterine yazılmadı. Savaş başlamak üzereydi artık. MESS üretimin durmaması için her türlü önlemin alınacağını açıkladı. Üyelerine genel grevin siyasi bir eylem ve suç olduğunu, alınması gereken önlemleri yazan bir talimat gönderdi.
14 Eylül’de Meclis DGM yasasını görüşmek üzere toplandı. Aynı gün DİSK tüm örgütüne teyakkuz durumu çağrısı yaptı. 15 Eylül’de DİSK Yönetim Kurulu Başkanlık Konseyi ile ortak toplandı. İki günlük toplantı sonrasında “Genel Yas” kararı alındı. Karar gereği yürüyüşler, mitingler ve çeşitli eylemler yapılacağı duyuruldu.
Aslında alınan karar genel grevdi. Ancak genel grev yasaklandığından etrafından dolanmak için “Genel Yas” ifadesi kullanılmıştı. Karar 16 Eylül sabahı DİSK üyelerine ve işçi sınıfına açıklandı. Açıklamada DGM’lere neden karşı olduklarını anlattıktan sonra “ülkemizi MC’nin yarattığı karışıklık ve bunalımdan kurtarmak” diye başlayan beş maddelik gerekçeler ilan edildi ve kararın 16 Eylül günü saat 13’ten itibaren geçerli olacağı duyuruldu. Genel Yas kararı “İktidarın Anayasal ve demokratik yoldan düşürülmesi ve halktan bir iktidarın kurulmasına kadar” sürdürülecekti. Böylece MC hükümetinin düşürülmesi de hedeflenmişti.
Eylemler DİSK yönetiminin Taksim’deki anıta siyah çelenk koyması ile başladı. Öğle saatlerinde itibaren, İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Diyarbakır, Adana, Antalya, Mersin ve Manisa’da işçiler iş bırakma ve iş yavaşlatma yöntemleri ile direnişe geçti. Maden-İş, Lastik-İş, Genel-İş, Sosyal-İş, Petrol ve Kimya-İş ve Tekstil sendikalarının üyeleri direnişe aktif olarak katıldı. Fabrikalar durdu, büyük kentlerde otobüsler çalışmadı, çöpler toplanmadı, PTT ve TRT’de eylemler devam etti. Eyleme katılım ilk gün 100 bin, sonraki günlerde 300 bini aştı. Eylemlere TÖB-DER,TÜS-DER, TMMOB, TÜTED, TÜMÖD ve TÜMAS aktif olarak katıldı.
İşçi sınıfının canı pahasına kazandığı zafer
Patronlar panik halindeydi. Patron örgütlerinin temsilcileri Demirel’in odasında süreci birlikte izliyorlardı. MESS 17 Eylül’de üyelerine yeni bir talimat gönderirken işçilere yönelik büyük bir saldırı başlattı. 3 bine yakın işçi işten atıldı. DİSK yönetimi aldığı kararla işten atılanlara net ücretlerinin yarısını ödemeye başladı. TİSK ve MESS işten çıkarılan işçilerin listesini diğer işyerlerine de yollayarak büyük bir kara liste hazırladı.
22 Eylül’de DİSK yönetimi tutuklandı, üst mahkemeye yapılan itirazla serbest bırakıldılar. Eylemler etkisini göstermişti. Meclis’te DGM yasası görüşülemiyordu. İşten atılan arkadaşlarına sahip çıkmak için Profilo’da direniş devam ederken işçi Yakup Keser polis tarafından vurularak öldürüldü. 510 işçi gözaltına alındı, bir gün sonra 7 işçi tutuklanarak cezaevine konuldu. DİSK’e ve Genel Başkanı Kemal Türkler’e karşı TRT ve Tercüman gazetesi üzerinden karalama kampanyası başlatıldı.
Eylemler Meclis’e etki etmişti, yasa bir türlü çıkartılamıyordu. Sonuçta, 11 Ekim 1976’da DGM yasası tümden yürürlükten kalktı. İşçi sınıfı bedel de ödeyerek politik bir zafer kazanmıştı.
Maden-İş Sendikası üyesi metal işçileri zaferi slogan yapmıştı: DGM’yi ezdik, Sıra MESS’te.