24 Haziran seçimlerinde herkesin kilitlendiği yer Başkanlık seçiminin ikinci tura kalıp kalmayacağı ve Meclis’te çoğunluğu kimin alacağı. Bütün hesapların buna göre yapıldığı bir seçim atmosferiyle sandığa gidilecek. Bugün AKP karşıtı muhalefetin konsantre olduğu yer burası ve özellikle Meclis’te AKP’nin çoğunluğu sağlayamaması üzerine inşa edilen bir seçim stratejisi ile karşı karşıyayız. Ancak kimse seçimlerin siyasal anlamını tartışmıyor. Hele hele Meclis’in siyasal niteliği ne olacak sorusu gündem bile olmuyor.
Oysa ki, 24 Haziran seçimlerine daha genel bir yaklaşım geliştirirsek ortadaki gerçek bam başka. Neredeyse Türkiye’nin bütün sağ partilerinin Meclis’e taşınacağı bir sonuç karşımıza çıkıyor. Gerici ve baskıcı AKP’nin geriletilmesi üzerine kurulan senaryo, gerici ve faşizan bir Meclis’in kapısını açıyor.
İşin tuhaf ve ürkütücü tarafı burasıdır.
Faşist kimliği ile bilinen MHP’nin Türkiye siyasetinde hep bir ağırlığı oldu Ancak en son 1999 seçimleri dışında MHP’nin düzen siyasetinde başat bir toplumsal ağırlığı temsil ettiğini söylemek çok mümkün değil. Her zaman Meclis’te kendisine yer bulan MHP içinde ilk bölünme BBP’nin ikinci bölünme de İyi Parti’nin kurulmasıyla gerçekleşmişti.
MHP’nin 1980 sonrası Meclis’te yüzde 10 barajını aşıp aşamaması düzen siyasetiyle doğrudan ilgili bir konu. Ancak BBP’nin yıllardır kendi başına Meclis’te olmadığı da başka bir gerçek. 24 Haziran seçimlerine de kendi başına katılsaydı, BBP’nin Meclis dışı kalacağı herkes tarafından görülen bir durum.
Bugün MHP içinde gerçekleşen yeni bölünmeyle birlikte MHP-İyi Parti adıyla ortaya çıkan iki faşist partinin kendi başlarına Meclis’e girmelerinin de çok mümkün olup olmayacağı tartışmalı. Bugünkü siyasal gelişmeler düşünüldüğünde MHP ve İyi Parti kendi başlarına ve ittifaksız seçimlere katılsaydı, her iki partinin de önünde baraj sorunu olacağı ve iki partinin de Meclis’e giremeyebileceği yabana atılamayacak bir opsiyon.
MHP ve BBP, AKP tarafından, İyi Parti de CHP tarafından bugün Meclis’e taşınmaktadır. 24 Haziran seçimleri, düzen siyasetinin faşist bütün güçlerinin Meclis’e taşınacağı bir seçim olarak tarihe geçecek. 3 faşist partili bir Meclis’te AKP’nin geriletilip, AKP zihniyetinin yarattığı tahribatın ortadan kaldırılacağını düşünmek ve buradan daha demokratik bir Türkiye hayal etmek tuhaf bir durum olsa gerek.
AKP, dinci bir parti. Milli Görüş geleneğinden koparak gelen ve 2001 yılında Fazilet Partisi’nin kapatılmasından sonra Saadet Partisi’ne gitmeyenler tarafından kuruldu. Milli Selamet Partisi-Refah Partisi-Fazilet Partisi çizgisi üzerinden tarif edilecekse “Milli Görüş” çizgisinin taşıyıcısı bir parti olarak karşımıza çıkıyor.
AKP, kurulurken Ilımlı İslam kavramı en çok tartışılan kavramların başında geliyordu. Aynı zamanda Fazilet Partisi-Erbakan çizgisi düşünüldüğünde Erdoğan ve AKP, yenilikçi kanadın temsilcisi olarak öne çıkıyor, eski geleneksel İslamcı anlayışı ise Saadet Partisi temsil ediyordu. Saadet Partisi çarşafı, AKP ise türbanı yani daha modernize edilmiş örtünme biçimini temsil ederken, aslında bölünmenin sırrı emperyalizmle ilişkilerde saklıydı. Ilımlı İslamcılık kavramıyla ortaya atılan mesele emperyalizmle uyumlu İslam’dan başkası değildi.
AKP’nin 16 yıllık iktidarının en temel eleştiri noktası laikliğin bizzat AKP tarafından ortadan kaldırılıp kağıt üzerinde bırakılması. AKP bunu milletin değerleriyle barışmak olarak kodlasa da bizatihi gericiliğin hem toplumsal hem de siyasi alanının genişletilmesi bizzat AKP’nin temel misyonu oldu. Toplumsal anlamda, AKP karşıtlığının en belirgin tarafı laikliği ortadan kaldırması iken bugün 24 Haziran seçimlerinde laikliğin konusu bile edilmemektedir.
İşin tuhaflığı da burada devreye giriyor. AKP’nin geriletilmesi adına daha gerici bir parti bugün AKP ile birlikte Meclis’e taşınıyor. Saadet Partisi, kendi başına seçime katılsaydı yüzde 10 barajını aşamayacakken bugün bizzat CHP tarafından Meclis’e taşınıyor.
AKP varken, şimdi bir de Saadet Partisi de gericiliği temsil eden bir parti olarak Meclis’te bulunacak.
24 Haziran seçimlerinde kimsenin üzerinde durmadığı nokta, Meclis’in siyasal ağırlığı ve anlamı. Örneğin bugün partilerin neyi temsil ettiğinden daha çok, AKP’nin mutlak iktidar olmasının önüne geçmek için oy istenmesi. Yine aynı şekilde AKP tabanından oy kotarmak için Saadet Partisi’nin ideolojisi, ilkeleri ya da programına bakılmaksızın desteklenmesi ve Meclis’e taşınması işiyle meşgul herkes.
Bütün bu tablonun doğal ve zorunlu bir sonucu olacak. O da Meclis’in büyük bir sağ ağırlık taşıyacağı. AKP, MHP, İyi Parti, BBP, Saadet Partisi, Demokrat Parti gibi partilerin bulunacağı Meclis’in Türkiye siyasetinde karşılığı belli.
Başkanlık seçimiyle Meclis’in öneminin daha da azaldığı, her politik kesimin kendisini Meclis çatısı altında ifade edebilmesinin önünün açıldığı bir tiyatroda, 24 Haziran seçimlerinde bütün sağ partilerin Meclis’e taşınacağı bir hesap bulunmaktadır.
24 Haziran seçimleri sağın sağla seçimi, bütün sağ partilerin Meclis’e taşınacağı seçim olarak tarihe geçecektir.
Bu haber en son değiştirildi 24 Haziran 2018 15:15 15:15
Ahmet Özer'in tutuklanmasının ve yerine kayyum atanmasının ardından belediyede kamu ve özel teşebbüse ait hizmetlerde…
Milli Savunma Bakanlığı, Kara Harp Okulu resmi mezuniyet töreni sonrasında yaşanan kılıç çatma töreni sonrasında…
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde itirafçı olan…
Hamas'ın siyasi büro üyesi Halil el-Hayye, Gazze'de ateşkes görüşmeleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. el-Hayye, "Gazze'nin…
Çocukları ilaçlarla manipüle ederek istismara uğradığına inandıran 'Profesör Kabus' olarak tanınan Salık Zoroğlu'nun kullandığı ketamin…
23 Derece hesabının sahibi Gökhan Özbek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla gözaltına alındığını duyurdu.