RÖPORTAJ | Suriye Devlet Televizyonu’ndan Ahmad Al İbrahim ‘Suriye Noeli’ni anlattı
Yaklaşık 8 yıldır, emperyalizm eliyle ve onun taşeronu cihatçı terörle kan gölüne çevrilen Suriye’de ‘yılbaşı hazırlıkları’ çoğunlukla garipsenerek haberleştirildi. Ajanslar kameralarını Şam’a, Emevi Meydanı’na, Suriye topraklarındaki ‘Noel ağaçları’na çevirdi. Yıllardır süren türlü saldırılara bu kez bir yenisi eklendi: ‘Esad yanlıları Noel kutluyor’ denildi.
Yaklaşık 8 yıldır, emperyalizm eliyle ve onun taşeronu cihatçı terörle kan gölüne çevrilen Suriye’de ‘yılbaşı hazırlıkları’ çoğunlukla garipsenerek haberleştirildi. Ajanslar kameralarını Şam’a, Emevi Meydanı’na, Suriye topraklarındaki ‘Noel ağaçları’na çevirdi. Yıllardır süren türlü saldırılara bu kez bir yenisi eklendi: ‘Esad yanlıları Noel kutluyor’ denildi.
Gazete Manifesto olarak, Suriye Devlet Televizyonu Türkçe Bölüm Şefi Ahmad Al İbrahim ile hem bu kutlamaların, Noel’in, yılbaşının Suriye’deki kökenini, hem de bu vesileyle Suriye’deki demografik yapıyı, halkların ve inanışların savaştan önceki ve sonraki etkileşimlerini konuştuk.
Gazete Manifesto: Şam ve Halep’te Noel hazırlıkları başladı. Noel kutlamaları, savaştan önce de tekrarlanan bir ritüel miydi Suriye’de?
Ahmad Al İbrahim: Sadece Şam ve Halep değil, Suriye’nin tüm bölgelerinde hazırlıklar başladı. Bu ritüel hakkında konuşmadan önce önemli bir noktayı belirtmemiz gerek… Suriye, İslamiyet’ten önce Hristiyan bir ülkeydi ve Suriyelilerin bilinçaltında bu ritüeller; yani fark etmeden kendi bayramlarını kutluyorlar. Gerek Noel, gerekse yılbaşı bayramları tüm Suriyeliler tarafından kutlanıyor; ama hicri yılbaşı kimse tarafından ne zaman geldiği ve ne zaman gittiği fark edilmeden geçiyor. Yani bu gelenek Hz. İsa doğmadan önce de vardı; çünkü bu bayram, Suriye’de güneşin yaratılış bayramıydı. Müslüman Kardeşler ve Siyasal İslamcıların yaydığı tüm nefretlere rağmen, bazı muhafazakar ve siyasal İslam’ın etkisi altındaki Sünniler dışında tüm Suriyeliler kutluyor bu bayramı.
G.M.: Suriye’nin dinler ve mezhepler açısından demografik yapısını özetleyebilir misiniz?
A. Al İbrahim: Arapça, hem resmi dil hem de halk arasında yaygın konuşulan dildir. Aramice ve Süryanice, Suriye’nin en eski dilleridir ve halen Süryani lehçeleri ve Suriye’deki pek çok köyün sakinleri tarafından konuşulmakta. Örneğin, Jibadin, Baha, Ma’alula ve Sidnaya ve Yabrud’un birçok sakinleri… Suriye’nin kuzeyinde de Süryani lehçeleri konuşulmaktadır. Suriye’de yaygın olarak konuşulan yabancı diller İngilizce ve daha az ölçüde Fransızcadır.
Suriye devleti laik bir çizgi izlediği için şimdiye kadar Suriye’de nüfus cüzdanımızda din ve mezhep yazılmamaktaydı. Bu yüzden din ve mezhep bakımından resmi ve kesin bir nüfus sayımı bulunmasa da Suriye’de dini dağılım konusunda tahminler var. Suriye, Müslüman Sünniler, Aleviler, Dürziler, İsmaililer, Hıristiyanlar ve Şiilerlerden oluşmakta, Suriye’nin %80’i Sünniler, %10’u Aleviler, %5’i Hıristiyanlar, %5’i Dürziler ve İsmaililerdir.
ABD’nin araştırmalarına göre nüfusun %77’sinin Sünni Müslüman, %10’unun Aleviler ve Mürşidiler, %3’ünün Dürzi ve İsmaili , %8’inin çeşitli mezheplerden Hıristiyan olduğunu ve Yezidi azınlığın Irak sınırındaki Jabal Sinjar bölgesinde olduğu tahmin ediliyor.
Tüm bu çeşitliliğe rağmen Suriye’de ayrımcılık diye bir şey yok; çünkü İslam çemberinde Araplar, Kürtler, Türkmenler ve Çerkesler buluşuyor. Arapçılıkta ise Müslüman ve Hıristiyanlar buluşuyor.
Suriye’de Müslümanlar çoğunluktadır ve Arapçılık çemberi Hıristiyanlarla birlikte büyük bir çoğunluğu oluşturmaktadır. Benzer biçimde, Suriye’de Araplar çoğunluktadır ve Kürtlerle, Türkmenlerle, Çerkeslerle İslam çemberi içinde büyük bir çoğunluğu oluşturmaktadır.
Peki savaştan önce? Mezhepler ya da dinler arasında herhangi bir sorun yaşanıyor muydu Suriye’de?
Suriye’de hiçbir zaman ne mezhepsel ne de etnik bir sorun yaşanmadı; hatta diyebiliriz ki Hafız Esad, Suriye’nin ilk Arap başkanıdır ve daha önceki cumhurbaşkanlarının çoğu ya Kürt ya da Türkmendir. Buna rağmen Suriyeliler, hiç bir zaman ‘benim başkanım Kürt veya Türkmen olmasın’ demedi, bunu düşünmedi bile. Savaş başladıktan sonra bile Sünnilerin çoğu devlet kontrolü altındaki bölgelere göç etti. Teröristler havanları en çok Sünnilerin yaşadığını bildikleri bölgelere atıyorlardı. Bunu da düşünmemiz gerekiyor, Sünnilerin yüzdesi 77 veya 80 olsun, resmi görevlerini bıraksaydılar, devlet ekonomik olarak hemen düşerdi.
Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
Teşekkür ederiz, Gazete Manifesto’ya yayın hayatında başarılar dileriz.