HÜSEYİN TOPALOĞLU
Ülkemizdeki işçi sınıfının en büyük sorunlarından birinin şüphesiz “birleşememek” olduğunu az çok hepimiz biliriz. Maalesef işçi sınıfı, bunun farkında olsada birleşmek adına pek bir uğraş göstermiyor yada gösteremiyor.
Tabi ki bu ayrışmanın siyasi, kültürel ve bölgesel gibi farklı nedenleri olsa da bizim için en önemli etken tabanda örgütsüz olmamızdır. Dışarıdan bakıldığında sendikalı olan her işçi topluluğunun örgütü olduğu fikrine kapılırız. Oysa ki gerçek örgütlülük, tabanda birleşerek birlikte hareket etme kabiliyetiyle ortaya çıkacaktır.
Üzülerek görüyoruz ki, günümüz sendikalarının üzerine çöken sendikal bürokrasi, isçi sınıfının örgütünü bütünüyle kontrol ediyor. Bürokrasinin hakim olduğu sendikalarda, işçi sınıfının hak ve hukukunu savunamayan bir görüntü oluşturuyor. İşçi sınıfının çıkarlarıyla sendikacı bürokratların çıkarları birbirinden farklı olduğu için bu nereden geldiğini unutan sözde işçi temsilcileri, örgütü kendi çıkarları adına rahatça kullanabiliyorlar. Tabanda örgütlenmenin buna engel olacağını bildikleri içinde, iktidar ve muhalefet algısı içinde işçiyi gerçek gücünden alıkoyacak bir vaziyette bölüyorlar.
Ülkemizdeki tüm sendikalı iş yerlerine baktığımızda proleteryamızın “iktidar destekçileri – muhalefet – sendika yönetimi” denklemiyle oluşan saç ayağının üzerinde durduğunu görmekteyiz. Bu denklem aslında siyasi partiler, odalar, dernekler gibi sivil toplum kuruluşlarında oluşturulan düzenin bir eklentisidir. Zamanla işçi sınıfının örgütsel mekanizmaları olan sendikalara bu denklem uyarlanmıştır. Şimdi ise bu denklem ile sonuca gitmenin çok zor olduğunu, “iktidar destekçileri – muhalefet – sendika yönetimi”nin oluşturduğu bu saç ayağının işçi sınıfını taşıyamadığını görmekteyiz. Bunun ise nedeni çok açıktır. İşçiler, önlerine çıkan engellere karşı güçlerini birlik olmalarından alırlar. Sürekli iktidar – muhalefet kavgasının olduğu ve sendika yönetimi tarafından dahada ayrıştırıldığı bir ortamda işveren ile mücadele ne seviyede olur hepimiz biliyoruz. Bu nedenle üzerinde durduğumuz saç ayağının daha sağlam bir şekilde yere basması için ayaklarının değişmesi şart olmuştur!
Öncelikle iktidar ile muhalefeti tek bir çatıda toplayıp “işçi” ayağını oluşturmalıyız. Şimdi oluşan denklemimiz “işçi – sendika yönetimi” kurgusuyla iki ayaktan oluşacaktır. Üzerinde durabileceğimiz saç ayağının oluşması için gerekli olan ve işçi ile sendikacı arasındaki köprüyü oluşturacak olan son ayağa da “komite” diyelim. Böylece yeni denklemimiz “işçi – komite – sendika yönetimi” şeklinde oluşturulacak ve değişimin en önemli kısmı gerçekleştirilecektir. Bu sayede “iktidar destekçileri – muhalefet – sendika yönetimi” denklemi ortadan kalkacaktır. İşci sınıfı şunu unutmamalıdır ki; mücadelesinin hayati değeri olan örgütlülüğünün başlayacağı ve bu örgütü yönlendiren kararların alınacağı yerler fabrikalardır, işyerleridir.
Proleteryamızın kurtuluşu için yeni kuracağımız bu denklem, birleştirici ve demokratik olacaktır. “İşçi – komite – sendika yönetimi” üçlemi altında oluşan bu denklemde;
İşçi; örgütü ve kendi çıkarları adına kararlar alacak
Komite; İşçilerin karar almasına yardımcı olacak, alınan kararların uygulanmasında öncülük edecek, İşçi adına sendika yönetimini takip edecek. Sorgulayacak ve denetleyecek.
Sendika yönetimi; işçiyi, aldığı kararların uygulanması adına temsil edecek.
Yeni kurulacak bu denklem ile birlikte mevcut olan sistem tamamen değişecek, bürokrasinin yerini demokrasi alacak, işçi tabanda örgütünü kurarak birleşecek, asıl görevini unutan sendika bürokratları da özüne geri dönecektir. Değişen bu yeni denklemde “muhalefet” in yerini “komite” alacak ve “İŞYERİ KOMİTELERİ ANA TÜZÜĞÜ” İle resmileşecektir. Böylelikle muhalefetin yapması gerekenler olan sorgulamayı, denetlemeyi yada yol göstermeyi komiteler yapacaktır. Kısacası komite; muhalefetin resmileşen yeni adı olacaktır.
Hamas yöneticilerinden Sami Ebu Zuhri yaptığı açıklamada en önemli önceliklerinin İsral saldırılarının durdurulması olduğunu ifade…
Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen heyelanda 9 işçinin hayatını kaybettiği…
İçişleri Bakanlığı’nca kayyum atanan Tunceli Belediyesi Eş Başkanı Birsen Orhan, savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle…
Narin Güran cinayetinde amca Salim Güran ve baba Arif Güran'ın araçlarının içinde bulunduğu 5 araç…
Şahin, " Bilinmelidir ki RTÜK sansür kurumu değildir. Anayasamız net bir hükümle sansürü yasaklar" ifadelerini…
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…