CHP’nin lideri değişirse memleket kurtulur mu?
"Baykal’dan koltuğu devralan Kılıçdaroğlu’nun AKP’den bıkan milyonlar tarafından ne büyük bir heyecan ve sempatiyle karşılandığını hatırlıyor muyuz? "
Doruk Aslı
Sancılı bir seçim sürecini daha atlattık. Yine bir seçim daha, beslenen büyük umutlara rağmen yerini hüsrana bıraktı. AKP iktidarı boyunca ısrarla yapılan hatalı tercihlerin muhasebesini yapma vakti geldi.
Aritmetik hesaplar, sağcı iktidarı devirmek için sağcıyla sağcılık yarıştırmak, parlamentoda koltuk kapmak için kendi kimliğinden sıyrılıp başka bir hale bürünmek, olağanüstü özelliklere sahip bir liderin gelip memleketi kurtarmasını beklemek gibi çeşitli taktikler(!) bu zamana kadar öyle ya da böyle denendi. Denendi ve her defasında aynı sonuç alındı: tartışmasız yenilgiler.
Hem de alınan yenilgiler öyle yenilgilerdi ki, seçimin ertesi gününe hiçbir bakiye devretmemiş, her defasında sıfırdan başlamak gerekmişti. Yenilgilerin faturaları dönemin ana-muhalefet partisinin liderine kesilmiş, lider değişirse bütün sorunların çözüleceği, hemen bir sonraki seçimde iktidara yürüneceğine dair bir yanılgı içine düşülmüştür. Bu bir kısır döngü haline gelmiş ve alınan son seçim yenilgisi sonrasında yine aynı mantık devreye girmiştir. Baykal’dan koltuğu devralan Kılıçdaroğlu’nun AKP’den bıkan milyonlar tarafından ne büyük bir heyecan ve sempatiyle karşılandığını hatırlıyor muyuz? Aynı bugün yaşadığımız sürece benzer bir şekilde Kılıçdaroğlu CHP’nin başına gelince CHP bir anda şahlanacak ve ilk seçimlerde iktidarı alacaktı. Ancak girilen ilk seçimle birlikte görüldü ki Kılıçdaroğlu da Baykal’ın estirdiği rüzgardan çok da öteye gidememişti. Gelinen noktada ise Kılıçdaroğlu’nun istifası istenmekte, Muharrem İnce’nin partinin başına geçmesi beklenmekte. Halbuki Kılıçdaroğlu’nun yerine İnce geçse de anlamlı bir farklılığın olmayacağı yaşadığımız son seçimde ortaya çıkmadı mı? Muharrem İnce’nin yürüttüğü kampanya, Kılıçdaroğlu CHP’sinin aldığı oy oranının çok da ötesine geçemedi.
Asıl farklılığı yaratacak olan noktanın CHP’nin liderinin kim olduğundan ziyade izlenen siyaset tarzının ve savunulan program olduğu ne zaman görülecek? Ne zaman asıl problemin seçim zamanı oy atmaktan başka bir sorumluluk almayan, memleketin kurtuluşu için elini taşın altına sokmayan örgütsüz halk kitleleri ve onu oluşturan siyasetsiz, programsız ve çoğu zaman rüzgarın estiği yöne doğru hareket etmeyi tercih eden bireyler olduğu görülecek? Yani bu yazıyı okuyan sen, ne zaman memleketin bu halde olmasının başlıca sebeplerinden birisinin senin örgütsüzlüğün, siyasetsizliğin olduğunu göreceksin?
Yoksulluk, geçim sıkıntısı, işsizlik, eğitimin kalitesizleşmesi, dışa bağımlılık… Ülkemizde birçok sorun bulunmakta. Bu sorunları CHP çözebilir mi? Asgari ücreti arttırarak mı yoksulluk çözülecek? Bizleri yoksullaştıran, soyup soğana çeviren TÜSİAD ile gülüp eğlenerek mi geçim sıkıntısı ortadan kalkacak? Özelleştirmeyi savunarak mı işsizlik sorunu giderilecek? İmam hatipler görmezden gelinerek mi eğitim düzelecek? Yönümüzün AB ve NATO olduğu savunularak mı dışa bağımlılık kesip atılacak? CHP bu sorunların hiçbirisini çözemez ve çözememesinin sebebi de genel başkan koltuğunda kimin oturduğu değil, parti politikalarına hangi sınıfın yön verdiği ile ilgilidir. CHP en kibar ifadeyle son tahlilde patronların çıkarlarını savunan ve sosyal demokratlığı bile tartışmalı olan bir partidir.
Memleketi kurtarmak isteyenler CHP’nin koltuğunda kimin oturduğuyla ilgilenmeyi bırakmalı ve kendi sorunlarına odaklanmalıdır. Örgütsüzlüğünü aşmalı, ait olduğu sınıfın çıkarlarını görmeli, asıl düşmanını tanımlı, her gün patronları tarafından sömürülen ancak yine de patronların çıkarlarını savunan partileri desteklemekten vazgeçmeli ve kafasını yukarı kaldırmalıdır. İşte orada bambaşka bir parti, bambaşka bir program, bambaşka bir örgütlülük görecektir.