SERBEST KÜRSÜ | Düzenin karanlığına karşı: Meşaleleri yaktık, karanlığın üzerine yürüyoruz!
Gençlik bu ülkenin aydınlık yüzü olarak umutsuzluk çemberini kırmak için mücadelede yerini almalı, bu düzenin umutsuzluğuna karşı kendi umudunu kendisi yaratmalıdır...
Bora Çolakoğlu
Türkiye son zamanlarda emekçiler için her şeyin daha da zorlandığı bir dönemin içinde. İşçiler, avukatlar, öğretmenler yaşamlarına ya kendilerini yakarak ya da kendilerini asarak son veriyor. Gençlik gelecek kaygısı içinde, kadınların, çocukların can güvenliği yok. Bununla birlikte sürekli üst üste eklenen zamlar, alım gücünün düşmesiyle yurttaşların temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelmesine sebep oldu. Kapitalizm doğası gereği krizler yaratır, bu krizler emekçileri yoksullaştırırken sermaye sınıfı için çarklar işlemeye devam eder.
Ekonomi için durum böyleyken bir de 24 Haziran korsan seçimlerinin getirdikleri var, götürdükleri de elbette… Siyasal İslamcılığın fıtratı olarak daha fazla gericilik getirdi, konu laik eğitimin tasfiyesine dayandı. Yeni rejim daha fazla bağımlılık getirdi. Ülkemizi Amerikan şirketlerine sattılar, emperyalist şirketlerle işbirliği yaptılar. Yeni rejim daha fazla işbirlikçilik getirdi, ülkemizi yeniden Düyun-u Umumiye tarafından denetlenebilir hale getirdiler, vazgeçtik dediler; işbirliği sürsün diye kırk takla attılar.
Geçtiğimiz dönemde IŞİD’in ideolojisi olan cihadı değerler eğitimi adı altında ders kitaplarımıza soktular, okullarımızdan bilimi ve laikliği silmeye çalıştılar. Niteliksiz eğitimin ve rekabetçi sınav sisteminin yanında “Her mahalleye bir İmam Hatip” diyerek, gençliği yerel yerleştirmelerle İmam Hatip Liselerine mahkum ettiler. Her yıl eğitim sistemini bir yerinden yamalama çabalarıyla gençliği geleceksizliğe ittiler. Ezberci ve bilim dışı bu sistemle 12 yıldır pompaladıklarını iki buçuk saatlik sınavlarla ölçmeye çalıştılar. Gençliğe gelecek kazandıracağız, diye nutuk attıkları yolda meslek liseleri eliyle gençliğin geleceğini ve hatta hayatını çaldılar! Staj adı altında asgari ücretin üçte birine gençliğin emeğini sömürmeyi meşrulaştırmayı eğitimin parçası saydılar.
Eğitimi şirket mantığına sahip özel okullarla piyasalaştırdılar. Yeni rejim daha çok piyasacılık getirdi. Özel okul sahibini eğitim bakanı yaptılar. Buradan gençliğe aydınlık bir gelecek çıkmayacağını çok iyi biliyoruz. Neredeyse her sınavdan sonra ÖSYM başkanları, yanlış yaptık diyerek istifa ediyor veya görevden alınıyor. Peki arkalarında bıraktıkları binlerce umutsuz genç için ne yapılmalı? Sorunun cevabı açık; iş başa gelmeden önce mücadele etmeli.
Bugün, gerici sermaye düzeninin gençliği getirdiği konum ortadadır. Geleceksizlik, korku, güvensizlik, umutsuzluk, yoksulluk, intiharlar ve dahası… Gençlik kendini sınavlar arasında geleceğini kara kara düşünürken bulmak istemiyorsa, gençlik sermaye düzeninin kirli karanlığına karşı insan kalmak istiyorsa; insanlık dışı bu sisteme karşı mücadele etmelidir. Bu hastalıklı düzene karşı sapasağlam bir seçeneğimiz var, Sosyalizm!
Gençlik bu ülkenin aydınlık yüzü olarak umutsuzluk çemberini kırmak için mücadelede yerini almalı, bu düzenin umutsuzluğuna karşı kendi umudunu kendisi yaratmalıdır. Gençlik kurtuluş yolunu gökten gelecek bir işaretle değil; yeryüzünde, Aydınlanma Okulları’nda düzene karşı mücadele ederek bulacaktır. Aydınlanma Okulları; umudun, kararlılığın, aklın, bilimin, yurtseverliğin, sosyalizmin ve mücadelenin okuludur. Kazanımızı yakıyor sermayedarların suyunu ısıtıyoruz. Ve öğrendiğimiz bir şey var: Bu ülkenin güzel yarınlarını çekip kazanacağız.
Meşaleleri yaktık, karanlığın üzerine yürüyoruz!