Suriye notları: TIR'lar geliyor, plan işliyor...

ABD Suriye’nin kuzeyindeki varlığını arttırmak adına geride bıraktığımız hafta bir adım daha attı ve Fırat'ın doğusunda Türkiye sınırına gözlem noktaları kuracağı haberi kamuoyunun gündemine düştü.

Suriye notları: TIR'lar geliyor, plan işliyor...

HABER MERKEZİ

Tarihin en büyük emperyalist çullanmalarından bir tanesi ile 7 yılı aşkın bir süredir mücadele eden Suriye, savaşın tansiyonunun kimi yerlerde düştüğü kimi yerlerde ise yükseldiği bir haftayı geride bıraktı. Suriye açısından geçtiğimiz hafta kuşkusuz gündemin en başında yer alan başlık, cihatçı militanların Halep’in Halidiye mahallesine yönelik gerçekleştirdiği klorin gazı yüklü havan mermisi saldırısı idi. 24 Kasım’da gerçekleştirilen bu saldırıda 70’e yakın sivil yaralanırken Suriye devlet televizyonu tarafından yapılan açıklamada klorin gazı nedeniyle solunum rahatsızlığı yaşayan kişilerin hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındığı belirtildi.

Cihatçı çetelerin saldırısının ardından, Suriye ordusu militanlara ait mevzileri vururken Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, saldırı konusunu Türkiye ile görüşme niyetinde olduğunu bildirdi. Konaşenkov, “Rus tarafı bu olayı, İdlib’deki gerilimi azaltma bölgesinde silahlı muhaliflerin ateşkes düzenine uyulmasının garantörü olarak Türk tarafıyla görüşmek istiyor” dedi.  Bilindiği gibi Rusya ve Türkiye savunma bakanları 17 Eylül’de İdlib bölgesindeki durumun istikrara kavuşturulması ve silahlardan arındırılmış bölge oluşturulması konusunda mutabakat imzalamıştı. İşin Türkiye’yi ilgilendiren boyutu bir yana, bu saldırı cihatçı çetelerin elinde bulunan kimyasal silahların boyutunun ne olduğu sorusunu akıllara getirdi.

KOALİSYONUN HEDEFİNDE YİNE SİVİLLER VAR

Suriye’de geçtiğimiz hafta yaşanan bir başka gelişme de 23 Kasım ve 24 Kasım tarihlerinde ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyonun Suriye’nin Deyr ez Zor bölgesine yönelik düzenlediği iki ayrı hava saldırısı idi. İki saldırıda da koalisyon kamuoyunu yine şaşırtmayarak sivilleri hedef almış ve 23 Kasım tarihli Deyr ez-Zor bölgesindeki Şaafa köyüne yönelik saldırıda en az 10 sivil, 24 Kasım tarihli Deyr ez Zor bölgesindeki Hacin kentine yönelik saldırıda ise 9’u çocuk 20 sivilin yaşamını yitirdi.

Bilindiği gibi Suriye hükümeti Ekim ayında koalisyonun gerçekleştirdiği saldırıların ardından Birleşmiş Milletler’i (BM) koalisyonun Suriye’deki yasadışı varlığına son vermeye çağırmıştı. Geçen yıl Suriye ordusunun IŞİD unsurlarının varlığına son verdiği Deyr ez Zor bölgesi, yeraltı kaynakları ve petrol rezervleri bakımından ABD’nin iştahını kabartan bir bölge. Koalisyonun artık olağan hale gelen saldırıları da bu bölgede ABD’nin denetim kurmak için attığı ve bedelini sivil halkın ödediği adımlardan bir tanesi.

ABD VARLIĞINI ARTTIRMAYA DEVAM EDİYOR

ABD Suriye’nin kuzeyindeki varlığını arttırmak adına geride bıraktığımız hafta bir adım daha attı ve Fırat’ın doğusunda Türkiye sınırına gözlem noktaları kuracağı haberi kamuoyunun gündemine düştü. 22 Kasım tarihli haberlere göre gözlem noktaları, Menbiç kentinden Derik kentine kadar olan bölgeler arasında kurulacak. YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından konuyla ilgili yapılan bilgilendirmede gözlem noktası sayısının ilk etapta 12 olması hedeflenirken, ilerleyen zamanlarda bu sayının arttırılacağı bildirildi.

Gözlem noktalarına ilişkin ayrıntı da Türkiye sınırında yer alan Kobane, Tel Abyad, Resulayn, Kamışlı, Amude, Dırbesiye ve Derik kenti sınırları içerisinde kurulacağı ve gözlem noktalarının dışında ABD askerlerinin de SDG militanlarıyla birlikte zırhlı araçlarla ortak devriyeler atacağı yönünde.

ABD’nin bu adımının hem Türkiye’yi memnun etmek, hem YPG ile işbirliğini arttırmak hem de Suriye’nin kuzeyindeki varlığını sağlamlaştırmak gibi üçlü bir fonksiyonu olduğunu söylemek mümkün. ABD Bakanı James Mattis geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada gözlem noktalarına ilişkin Türkiye’nin “içine su serpecek” şu açıklamayı yapmıştı;

“Türkiye’nin, Suriye sınırında yer alan bir NATO ülkesi olarak kaygılanması için birçok nedeni var. Bu kaygıların hiç birini ciddiye almıyor değiliz. Suriye’nin kuzeyine bir kaç bölgede gözlem noktası kuruyoruz. Bu şimdi bir değişikliktir. Suriye’nin kuzey sınırı boyunca birkaç yerde gözlem noktaları kuracağız, çünkü en azından bizim faaliyet alanımızdan kaynaklı bir şey gördüğümüzde Türkleri uyarmak istiyoruz. Bu konuda Türkiye ile yakın işbirliği içindeyiz. Türkiye’yle bu konuda yakından görüşüyoruz. Hem ordu, hem de Dışişleri Bakanlığı onlara danışıyor. Türkiye’ye yönelik ortaya çıkabilecek ve gördüğümüz her türlü tehdidi takip etmeye çalışacağız”

Türkiye’nin yanı sıra ABD’nin bu adımın SDG açısından da memnuniyetle karşılandığı Suriye Demokratik Meclisi (SDM) Yöneticisi Ekrem Husso’nun konuyla ilgili yaptığı açıklamada da görülebilir.

Hatırlanacağı üzere ABD ile ilişkilerinin daha iyiye gittiğini belirttiği açıklamasında Husso şunları kaydetmişti;

“ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Türkiye’nin Fıratın Doğusuna girmemesi için sınırda gözlem noktaları oluşturacaklarını ve ortakları DSG’ye bir müdahalenin olmaması için çaba göstereceklerini söyledi. ABD ile birçok konuda ittifaklarımız var. ABD, Suriye’de bizimle IŞİD terörüne karşı mücadele veriyor. ABD’nin bizi bırakacağını düşünmüyoruz. ABD, Suriye’den çıkmayacak. Askeri varlığını daha da artıracak. Suriye’de askeri üs sayısını 18’e çıkartacak. SDG ile ortaklığını bırakmayacak. ABD’nin Suriye’nin Kuzeyi yönetimiyle olan ilişkileri iyi gidiyor”

SİLAH SEVKİYATI DEVAM EDİYOR

Bilindiği üzere ABD ve SDG/YPG arasındaki işbirliği 19 Ekim 2014 tarihine kadar uzanıyor. Bu tarih doğrulanan ilk silah sevkiyatının gerçekleştiği tarih.

Geçtiğimiz hafta ABD’nin SDG’ye yaptığı ağır silah yardımlarına bir yenisi daha eklenerek, Hejin operasyonu kapsamında 300 TIR, silah ve zırhlı araç gönderildi. 21 Kasım’da gerçekleşen sevkiyata gerekçe olarak, Suriye-Irak sınırındaki Hejin ile Bagoz kasabasının IŞİD’den alınması gösterilirken, sevkiyatın tepki çekmemek adına gizlilik içerisinde yapıldığı ve silahların önce ABD üslerindeki depolarda tutulduğu ardından ise ihtiyaca göre bölgelere dağıtıldığı gelen bilgiler arasında.

SONUÇ YERİNE

Emperyalizmin Ortadoğu’daki planlarının boşa düşürülmesi için direnişinin mutlak zaferle sonuçlanması zaruri olan Suriye, geçtiğimiz haftayı derlediğimiz bu gelişmeler ile kapattı. ABD’nin bölgedeki varlığını arttırmak için attığı adımlara yenilerinin eklendiği haftaya ilişkin aktarımlarımız elbette yüzlerce gelişmeden yalnızca gündemde ağırlığı daha fazla hissedilenler. Suriye lehine onlarca güzel gelişmeyi es geçtiğimiz sanılmasın.