TBMM Başkanı Kahraman: Kudüs kararı Trump'a yakışmadı
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, ABD'nin İsrail Büyükelçiliği'ni Kudüs'e taşıma kararı alması nedeniyle Trump'a 'sitem' etti.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 26. Yasama dönemini düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi. Kahraman, 24 Haziran seçimlerinde 6 Cumhurbaşkanı adayından sadece HDP’li Demirtaş’ın cezaevinde olmasına ilişkin soruya, “Cezaevindeki bir kişi siyasi haklarını kullanma imkanına sahip değil, mevzuat müsait değil. Partisi bilerek aday yaptı” yanıtını verdi.
Kahraman, ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma kararı alması nedeniyle de “Kudüs’ün statüsü devam etmelidir. Başkanın büyük hatasıdır, yakışmayan hatasıdır.” dedi.
T24’ten Hülya Karabağlı‘nın aktardığına göre, Kahraman’ın Meclis tören salonunda düzenlendiği basın toplantısında gazetecilerin soruları ve yanıtlar şöyle oldu:
DEMİRTAŞ’IN TUTUKLULUĞU
Cezaevindeki bir kişi siyasi haklarını kullanma imkanına sahip değil, mevzuat müsait değil. Partisi bilerek aday yaptı. Bu noktada adaletin, yargının vereceği bir karar. Adaletin vereceği bir karar olarak görürüm. Hiçbir erk diğer bir erkin işine karışmamalıdır. Kendi vazifesi neyse o çerçevede devam etmelidir. Yargının vereceği kararı yürütme veya yasamanın vereceği kararı yargı yani kuvvetler birbirine karışamaz. Sayın Demirtaş’ın kaldırılan dokunulmazlık dosyaları var. 20 civarında dosyadan dolayı dokunulmazlıklarının kaldırıldığı yargı gereğini yerine getirmiş. Demirtaş’ın kaldırılan dokunulmazlıkları var. Şu anda kendisi tutuklu olarak bulunmakta, yargının vereceği karara hürmet etmek durumundayız. Partisi karar verdi, partisi durumunu bile bile kendisini aday gösterdi. Görünmekte olan bir davada Meclis başkanı olarak fikir beyan etmem mümkün değildir. Yargıya güvenelim ve onun kararını yerine getirmesine hürmet edelim.
DAMADIYLA İLGİLİ ‘FETÖ’ SORUSU
Kahraman damadının ‘FETÖ’den arandığı ve yurt dışında olduğu iddialarına ilişkin soruyu da cevapladı. Meral Akşener’in gündeme getirdiği bu iddia için önce “Hangi masal bu” karşılığını veren Kahraman, daha sonra da ‘’Onu ben bilemem. Şahıslara ait keyfiliktir. Meral hanımın beyanı kendine aittir, mesnetsizdir, yersizdir. Herhangi bir delile dayanmamaktadır. İnsanların, hele siyasetçilerin siyasi ahlaka sahip olması gerekir“ cevabını verdi.
‘GENEL AF’ TARTIŞMASI
Af yetkisi TBMM’nin var. Bu Anayasamızın 87’inci maddesinde yer alıyor. 104. Maddesinde de Cumhurbaşkanın af yetkisi var sağlıktan dolayı. Kişisel bir af yetkisi. Bir de TBMM’nin af yetkisi. Af hassas bir konu. Siyasi partiler böyle bir teklifi verebilirler. Kabulü Meclisteki 334 rakamına ulaştığında olur. Hangi kapsamda olacak, sosyal yapıya uygun mudur, değil midir bu teklifin ortaya çıkmasından sonra ele alınabilecek bir husustur. Siyasi partileri ilgilendiren bir hadisedir. Ciddi çalışmalar yapılıp, teklif verilirse Meclisten geçerse elbette ki kabul görür. Bu konuda yetki Meclise aittir. Siyasi partilerin bu noktadaki iradelerini ortaya koymaları mümkün. Görüşürüz, alınacak karar neyse hepimiz de o karara göre hareket ederiz.
SEÇİM SONRASI ‘KAOS’ İDDİASI
Hiçbir sistem ideal değildir. İdeale ulaşılmaz yaklaşılır. İdeal sonsuzdadır. Yeni bir sisteme gidiyoruz. Kervan yolda dizilir. Başkanlık sistemi Türkiye için uygundur. Bir arabada iki şoför olmaz. Fransa bunun sıkıntısını çekti. Daha önceden ittifak yoktu, bir başka partinin ismi altında birleşme vardı. Bir nevi hülleydi. Kanunlar kutsal metinler gibi değildir. Tatbikatı göreceğiz. İleride partilerin çokluğu değil, partilerin azalmasının gerçekleştiğini göreceğiz. Bir kaotik durum olacağını zannetmiyorum. Eksiksiz hiç birşey mevzu bahis olamaz.
ABD’NİN KUDÜS KARARI
Kudüs kutsal bir şehirdir. ABD başkanı bu yanlışı ortaya koyuyor; ama bunun devamını sağlayacağını zannetmiyorum. Kudüs’ün statüsü devam etmelidir. Başkanın büyük hatasıdır, yakışmayan hatasıdır. Neticesi alınamayacaktır.
LAİKLİK DÜŞMANLIĞI
Benim böyle bir algıya muhatap olmuş olmam yanlış. Laiklik uygun gördüğüm bir konu. Yalnız şu temennim var. Hiçbir kavram tarifsiz olmaz. Tarifinin yapılması lazım. Bizim Anayasamızda Diyanet İşleri Başkanı devletin bir kurumudur, din dersleri mecburidir, dini bayramlar resmi bayramdır, velhasıl dindar bir anayasa… Mesela Fransa’da laiklik başka türlü tarif ediliyor. Fransa Senato Başkanı’nın misafiri olarak Fransa’ya gittiğimizde akşam namazını kılmak istedim. Dedi ki ‘bu çatı altında herhangi bir dini töre yerine getirilemez. Size araba tahsis ediyoruz, 500 metre ileride milletvekillerimizin kaldığı bir bina var. Orada bir oda size ayırdık. Hangi din olursa olsun bu çatı altında bir töre olmaz’. Dolayısıyla bu konu üzerinde epey konuşuldu, yanlış spekülasyonlara vesile oldu. Bu algı da yanlıştır. Bendeniz demokrasiye, insan hak ve hürriyetlerine, bunlar doğuştan sahip olunan haklardır, buna dokunulmamalıdır. Onun kanun çerçevesinde kalması sebebiyle bunları yaşaması hakkıdır. Cumhuriyete inanıyorum. Demokrasi sandıktır. Saltanatçı değilim, cumhuriyetçiyim. Dinin serbestliğinden yanayım. Cumhuriyetin temel ilkelerinden yanayım. Bunun dışındaki algılamalar yakıştırmadır.”