TKH'den Newroz açıklaması | Kürt emekçilerinin tek kurtuluş yolu var: Sosyalizm
Türkiye Komünist Hareketi Newroz dolayısıyla bir açıklama yayımladı
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Newroz dolayısıyla açıklama yayımladı. ‘Kürt emekçilerinin tek kurtuluş yolu var: Sosyalizm’ başlıklı açıklamada, “Kürt emekçilerinin kurtuluş yolu bellidir. Bunu uygulayacak ve örgütleyecek bir güç gelecek Newrozlar’ın hakkının verilmesini sağlayabilecek yegane güç olabilecektir. Komünistler bu gücü örgütlemeye adaydır. Sosyalizm tüm Ortadoğu halkları için olduğu gibi Kürtler için de en büyük ihtiyaçtır” ifadelerine yer verildi.
TKH’den yapılan açıklama şöyle:
Kürt emekçilerinin tek kurtuluş yolu var: Sosyalizm
2018 yılı Newroz’unu Ortadoğu’nun emekçi halkları büyük bir kan gölünün ortasında karşılıyor. Zulme ve baskıya karşı direnişin günü olan Newroz’da emperyalizm Ortadoğu’da baskı ve zulmün adı olmaya devam etmektedir.
Bugün ülkemizi de kapsayacak şekilde Ortadoğu’da oluşan kan denizinin neden oluştuğu çok açık olmalı: Emperyalizm.
Başta ABD olmak üzere emperyalist politikaların yatağı haline dönüşen Ortadoğu’da özellikle iki ülke bu süreçte nasibini almıştır. Biri Irak, bir diğeri de Suriye…
2003 yılında Irak ABD tarafından açık bir şekilde işgal edilirken, Irak’taki Kürt siyasi hareketleri ABD yanlısı bir tutum aldılar ve emperyalizm tarafından özgürlük, barış ve demokrasi geleceğine inandılar. Kürtlerin emperyalizme bağımlı bir şekilde özerklik, federasyon ya da statü kazanabileceğini düşündüler. Bu sayede 2000’li yıllar sonrasında ABD’nin bölgeye girişinin yolu açıldı.
İkinci kesit Suriye’ye dönük emperyalist müdahale ile birlikte açıldı. 2011 yılında itibaren Suriye’deki meşru iktidarı yıkmak için cihatçı örgütler aracılığı ile müdahalelere başlayan emperyalizm, 2014 yılından itibaren IŞİD ve cihatçı örgütlere karşı Suriye’deki Kürt siyasi hareketi ile işbirliğine gitti. Geçmişteki suçlarını örtmek ve kendine meşruiyet kazandırmanın yolunu arayan başta ABD olmak üzere emperyalist ülkeler Suriye’deki Kürtlere özgürlük, özerklik ve statü vaad etti. Bunun için Kürtler silahlandırıldı, askeri, siyasi işbirliğine gidildi. Bununla birlikte ABD bölgeye bir kere daha giriş yaptı.
Gelinen noktada emperyalizmin bölge politikaları bir kere daha güncellenmiş ve özellikle Suriye’de işgal ve parçalama siyasetine denk düşmeye başlamıştır.
Gerici AKP iktidarının ülkemizi sürüklediği Afrin operasyonu da bu siyasetin parçası olarak gündeme gelmiş, AKP iktidarı Kürt düşmanlığı ve milliyetçilik üzerinden iktidarını sağlama alma arayışına girmiştir.
Bunun karşılığında Kürt siyasi hareketi emperyalizmle olan ilişkisini koparmak yerine oradan medet umma siyasetine devam etmiştir.
Halbuki, ABD ile işbirliği yapan Kürt siyasetine ve emperyalizme karşı Afrin operasyonunu yaptığını iddia eden ve milliyetçi hamaseti yükselten gerici AKP iktidarının planları Kürt emekçilerin anti-emperyalist bir çıkışı ile bertaraf edilebilirdi. Aynen Türk emekçilerinin AKP’ye karşı anti-emperyalizm bayrağını yükseltmesi gibi.
Ancak bu başarılamamıştır. Dolayısıyla, Suriye’yi bölmeye çalışan ABD’nin planları işlemektedir. Fırat’ın doğusunda Kürtler ile yaptığı işbirliği üzerinden Suriye’yi işgal planını işleten ABD, gelecek planlarını da, Irak üzerindeki emellerini de bunlar üzerinden gerçekleştirecektir. AKP iktidarı ABD’ye kafa tutuyor gibi görünse de son noktada bu planların ilerletilmesine hizmet edecektir.
Buna izin verilmemelidir. Bunun için Kürt ve Türk emekçilerinin gericiliğe, emperyalizme ve sömürüye karşı ortak mücadelesinin büyütülmesi gerekmektedir. Bu aşamada ülkemizdeki devrimcilere ve komünistlere düşen görevler daha da belirginleşmiştir.
Kürt emekçilerinin sosyalizm mücadelesi geri plana itilmiştir. Yerine emperyalistlerden ya da burjuva iktidarlardan demokrasi bekleyen bir anlayış yerleşmiştir. Bu anlayış ile hesaplaşılmalıdır.
Kürt yoksullarının kapitalizme karşı bir dinamik olma potansiyeli kötürümleştirilmiştir. Başta ülkemiz olmak üzere Kürt halkının sömürüye karşı mücadelesi sadece ulusal demokratik hakların mücadelesine hapsedilmiştir. Kürt proleteryasının kapitalizme karşı olan yüzü açığa çıkarılmalıdır.
Ulusal kurtuluş mücadelesinin içermesi gereken ve olmazsa olmazı sayılabilecek anti-emperyalist mücadele hattının tam zıddı bir eksene geçilmiştir. Emperyalizmle işbirliği bağımsızlıkçılığın yerini almış, işbirlikçilik Kürt emekçilerini “ölümü gösterip sıtmaya razı etmekten” başka bir anlam taşımayan statü taleplerine hapsetmiştir. Emekçi halkları sosyalizm fikrinden uzaklaştıran liberal tezler Kürt devrimcileri tarafından reddedilmelidir.
Kürt emekçilerinin kurtuluş yolu bellidir. Bunu uygulayacak ve örgütleyecek bir güç gelecek Newrozlar’ın hakkının verilmesini sağlayabilecek yegane güç olabilecektir. Komünistler bu gücü örgütlemeye adaydır. Sosyalizm tüm Ortadoğu halkları için olduğu gibi Kürtler için de en büyük ihtiyaçtır.
O yüzden gelin, silahlarımızı emperyalizme karşı doğrultalım. Sömürüye ve gericiliğe karşı ayağa kalkalım, sosyalizm için büyük bir mücadele başlatalım.
Kurtuluş yolu bu şekilde yakındır.
Newroz, başta Kürt emekçileri olmak üzere tüm Ortadoğu halkları açısından sosyalizmle anıldığı oranda gerçek bir anlam kazanabilir. İşte tam da bu yüzden Newroz günü gericiliğe, sömürüye ve emperyalizme karşı bayraklar yükseltilmelidir.
Yaşasın devrim! Yaşasın sosyalizm!
Yaşasın Türk ve Kürt emekçilerinin emperyalizme karşı ortak mücadelesi!
Yaşasın Newroz!