'Türk Telekom'daki kriz yeni krizlere gebe'
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Türk Telekom'da yaşanan yönetim ve borç kriziyle ilgili açıklama yaptı.
Borçlarını ödeyemez duruma getirilip bankalar tarafından yönetimine el koyulan Türk Telekom’da yaşanan sürece ilişkin Elektrik Mühendisleri Odası’ndan (EMO) açıklama geldi.
Açıklamada, “Özetle durum, Oger şirketinin özelleştirme bedelini ödemek için aldığı kredi karşılığında hisselerini rehin bıraktığı TT`den 10 yılda 5.7 milyar dolar kar payını alıp götürdüğünün; borç yükünü de Türkiye’nin sırtına bıraktığının açık kabulüdür. Şimdi bankalardan kamu mevduatlarıyla hem kendilerini hem de TT`yi kurtarması beklenmektedir” denildi.
Türk Telekom’u (TT) devralan OTAŞ’ın daha sonra imtiyaz sözleşmesine aykırı olarak TT hisselerini rehnettiği ve aldığı krediyle özelleştirme bedelini ödediği belirtilen açıklamada, şirketin bu krediyi geri ödeyemediği için 2013 yılında daha da fazla borçlanarak (refinansman) borç yapılandırmasına gidip yine TT hisselerini rehin bırakarak kriz yarattığı belirtildi.
OTAŞ’ın yarattığı krizin şimdi yeni bir krize doğru evrildiğine dikkat çekilen EMO açıklamasında “OTAŞ’a refinansman olarak verilen kredinin büyük bölümünü sağlayan 3 büyük bankanın ortak girişim şirketi aracılığıyla OTAŞ`ın Türk Telekom’daki yüzde 55 payını devralmak için Rekabet Kurulu’na yaptığı izin başvurusu, sürecin bankaların hisse rehnini işleme koyma dışında bir yola sokulduğunu gösteriyor” ifadeleri kullanıldı.
TT’nin mevcut piyasa değerinin OTAŞ’ın bankalara olan borcunu karşılamadığının ve bu borç yüküyle alıcı da bulunamadığının belirtildiği açıklamada, “Bankalar; tahsil edemedikleri krediyi önce idari takibe, ardından yasal takibe alır ve kredinin teminatını da nakde dönüştürmeye çalışırlar. TT’de ise bu süreç tam olarak işletilmemiş, teminat nakde dönüştürülmemiştir. TT’nin mevcut piyasa değeri ve kalan imtiyaz süresi üzerinden satışı yapılsa bile borcun tamamının tahsil edilememesi durumu bankaların zarar etmesi anlamına gelmektedir. Bankaların tahsil edemedikleri alacaklarını zarar hanelerine yazmaları da istenmemektedir. Borsadaki son veriler dolar kuru üzerinden hesaplama yapıldığında TT’nin piyasa değerinin 3.5 milyar milyon dolar civarına gerilemiş olduğu; OTAŞ’ın yüzde 55’lik payının değerinin de 1.9 milyar dolar düzeylerinde olduğu görülmektedir. OTAŞ’ın bankalara olan borcu ise 4 milyar 750 milyon dolardır” denildi.
“Türk Telekom’da yaratılan kriz yeni krizlere gebe, Türk Telekom’a bir garip el koyma” başlıklı açıklama şöyle devam etti:
İşte bu açmazlar içerisinde krizi gelecek yıllara öteleyen yeni bir formül bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu ara formül; Special Purpose Vehicles olarak adlandırılan bir uygulama olarak açıklanmıştır: Deyim yerindeyse bu uygulama, bir emlakçının içi kötü bir evi satın alıp, tadilattan geçirip daha karlı olarak satması yöntemidir.
Ekonomi literatüründe özel amaçlı şirketlerin 5-10 yıl gibi uzun vadeli olarak kuruldukları ve bu süre sonunda daha iyi duruma getirdikleri şirketi satarak kar etmeyi planladıkları belirtilmektedir. TT Genel Müdürü Paul Doany de 5 yıllık planlama yaptıklarını, normalde bunun 3-5 yıllık olabildiğini, sonra uzatılabildiğini ifade etmiştir.[2] Alacaklı bankalar kuracakları bu özel amaçlı şirket üzerinden OTAŞ`ın TT hisselerini devralırken, kredi borçlarını da yeniden yapılandıracaklardır. Bu durum, Türk bankalarındaki kamu mevduatları üzerinden yeni bir fonlamayı gündeme getirmektedir. Burada kredi yeniden yapılandırması TT`nin gelecek yıllarını da ipotek altına alacak şekilde borçlandırılması demektir.
Özetle durum, Oger şirketinin özelleştirme bedelini ödemek için aldığı kredi karşılığında hisselerini rehin bıraktığı TT`den 10 yılda 5.7 milyar dolar kar payını alıp götürdüğünün; borç yükünü de Türkiye`nin sırtına bıraktığının açık kabulüdür. Şimdi bankalardan kamu mevduatlarıyla hem kendilerini hem de TT`yi kurtarması beklenmektedir.
Bu özel amaçlı şirket oluşumuyla; bankalar açısından durum TT hisselerini rehin vererek borçlanan OTAŞ`ı aradan çıkarıp, doğrudan TT`nin nakit akışı üzerinden tahsilat yapmaya çalışmaları anlamına da gelecektir. Bankalar diğer yandan TT`nin mali yapısını güçlendirerek yeniden yapılandırılacak borcu karşılayacak şekilde satılabilir hale getirmek için uğraşacaklardır. Bu iki amacın çeliştiği noktada, yani yatırım mı borç ödeme mi çatışmasında hangisinin öne çıkacağı sorusu ortada durmaktadır.
TT Genel Müdürü Paul Doany, bankalarla yapılan anlaşmaya ilişkin olarak basına Haziran ayında yansıyan açıklamalarında, bankaların şirketi kontrol etmeyeceğini, sadece kreditör olarak şirket yönetimine katılacaklarını, mevcuttaki durumu kredi ve sermayeye dönüştüreceklerini ifade etmiştir. Yine Doany, aynı açıklamasında “Uzun vadeli borçlanmanız gerekiyorsa 5 yıllık 10 yıllık herkes yabancı kurdan borçlanıyor. Maliyeti düşük. Lira cinsinden tahvil ihracatı yapan şirketlerden biri olacağız. Merkez Bankası`yla görüşüyoruz. Aslında ilk 6 ayda yapmaya çalışıyorduk bunu, bir taraftan da yönetim kurulumuzla ile ilgili konular hallolsun onu bekledik. İlk seferde çok büyük miktarlara çıkmamalıyız. Miktarına şirket karar verecek” demiştir. Yani TT uzun vadeli olarak dövizin hızla yükseldiği bir ortamda yabancı para cinsinden de borçlandırılmak istenmektedir.
Bu borçlandırmaların boyutu bilinmemekle birlikte; TT`nin ödeyemeyeceği borç yükü altına sokularak mali yapısını daha büyük açmazlara itme riski göz ardı edilemez. Özellikle OTAŞ tarafından içi boşaltılmış TT`nin bir de uzun vadeli borçlandırılmış olarak imtiyaz süresi sonunda kamuya dönmesine izin verilmemelidir.
Bugüne kadar imtiyaz sözleşmesi, şirket anasözleşmesi, altın hisse sahibi olarak kamunun yönetimdeki söz ve karar hakkı; kamunun haklarını koruyacak şekilde kullanılmamış olduğu için TT bu hale düşürülmüştür. Öncelikle tüm sorumluların bunun hesabını vermesi gerekmektedir. Halen şirket anasözleşmesinde açıkça ifade edilen temerrüde düşen OTAŞ`ın yöneticilerinin yetkileri otomatikman düşmüş olmasına karşın kamu adına yönetim değişikliği bile gerçekleştirilmemiştir. Tam tersine bir de şirketin yöneticilerine hisse dağıtımı yapıldığını Doany`nin yönetim ekibinin de hisse aldığı açıklamalarıyla öğrenmiş bulunuyoruz. Doany, “Bu bankaların hisseleri devralacağı belli olsun ve duyulsun ondan sonra alalım diye tercih ettim ben. Duyurulduktan sonra aldık ki para kazanmak için yapıyormuşuz gibi olmak istemedik. Yönetim olarak biz ne olacağını biliyoruz ayrıcalıklı bilgi var çünkü bizde. Aslında bu yönetimin şirkete inandığını gösteriyor” diyor.
TT`de yönetimin köklü olarak değiştirilmesi zorunludur. Şirketin 19 Temmuz 2018 tarihinde (bugün) gerçekleştireceği Olağanüstü Genel Kurul bu açıdan da belirleyici olacaktır. TT`nin Türkiye`nin temel iletişim altyapısını işlettiği dikkate alındığında, her türlü idari önlem alınarak, altın hisse hakları kullanılarak gereken müdahalelerin yapılması zorunludur. Bunun için siyasi-ticari bağlantılarla hareket etmek yerine, özerk bir yapılanma ile TT`nin kamulaştırılması yoluna gidilmeli, TT`nin özelleştirilmesi tamamen gündemden kaldırılmalıdır.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
46. DÖNEM YÖNETİM KURULU
19 Temmuz 2018