'Türkiye'nin 75 günlük dövizi kaldı'
ABD'yle yaşanan gerilimin ardından kırmızı alarm veren Türkiye ekonomisinin 75 günlük ithalatı karşılayacak dövizi kaldı.
ABD’yle yaşanan gerilimin ardından kırmızı alarm veren Türkiye ekonomisinin 75 günlük ithalatı karşılayacak dövizi kaldı.
Türkiye’nin döviz rezervleri de kırmızı alarm vermeye başladı. Merkez Bankası’nın kur krizine faiz yerine döviz rezervlerini eritici müdahalelerle yaklaşması rezervlerdeki erimeyi hızlandırdı. Buna ek olarak son dönemde Hazine dahil Türk özel sektörüne dış borç kapılarının neredeyse tamamen kapanması, artan sıcak para çıkışı ülkenin gelecekte sadece dışarıya olan borçlarını ödemekte değil, ithalat yapabilme gücünün de etkileneceğine yönelik sinyaller veriyor. Merkez Bankası verilerine göre yapılan hesaplamalar Türkiye’nin döviz rezervi açısından en düşük kriteri bile karşılayamayacak hale geldiğini gösteriyor.
Merkez Bankası rezervleri 10 Ağustos’ta 101.2 milyar dolara gerilerken bu rakamını 22.1 milyar dolarını altın, 79.1 milyar dolarını ise döviz varlıkları oluşturuyor. Ancak söz konusu rakamların açıklanmasının ardından banka, 7 TL’nin üzerine çıkan doları frenlemek için 9 milyar dolarlık yeni bir müdahale yaptı. Bu tutarın 6 milyar doları döviz, 3 milyar doları da altından oluştu. Söz konusu rakam, munzam karşılıkları düşürme yoluyla gerçekleşti. Buna göre toplam rezervler 90 milyar dolar sınırına geriledi. Bu rakamın 29 milyar doları Merkez Bankası’nın kendi parası. Kalanı ise ülkedeki döviz ve altın mevduatı. Yani vatandaşın parası karşılığında Merkez Bankası’nda tutulan döviz ve altından oluşuyor.
’75 GÜNLÜK DÖVİZE SAHİP’
Söz konusu rakam Türkiye’nin ayda 20 milyar dolara yaklaşan ithalatını 4.5-5 ay karşılanabileceğini gösteriyor. Ancak konu o kadar basit değil. Çünkü Türkiye’nin geçmişten gelen ve hızla rekorlar kıran birikmiş ithalat borçları var. Ve Merkez Bankası’nın açıkladığı rakamlara göre son bir yıl içinde ithalat borçları dolar bazında yüzde 14 gibi hızlı bir büyümeyle Haziran sonunda 42.5 milyar dolara çıktı. Bu rakam önümüzdeki 1 yıl içinde ödenecek. Bu da, Merkez Bankası’nın gerçek rezervlerinin 50 milyar dolar düzeyinde olduğunu gösteriyor. Yani Türkiye aylık 20 milyar dolara yakın ithalatını ancak 2.5 ay karşılayabilecek dövize sahip.
Geçen ay Alman medyasına yansıyan haberlerde Türkiye’nin ithalat borçlarını ödemede az gelişmiş Afrika devletleri gibi en çok sorun çıkaran ülkeler listesine girmesine neden olmuştu. Alman ihracatçılar Türkiye’ye sattıkları bir malın ortalama ödeme süresinin dokuz ayı geçtiğini belirterek, bu durumun Türkiye’den yeni sipariş almaları önünde sürdürülemez bir problem haline geldiğini kaydetti.
Öte yandan söz konusu rakam uluslar arası alanda döviz rezervleriyle ilgili yeterlilik testleri konusundaki en yumuşak yaklaşımın bile altında kaldı. Geçmişte bir ülkenin döviz rezervlerinin yeterlilik göstergesi olarak 4-6 aylık ithalatı karşılaması gösteriliyordu. 2001 yılındaki IMF açıklamasında ise bu oran üç aya indirildi ve küresel düzeyde genel kabul gördü. Bu ilke, ülkenin dışı borç ve alacaklarından arındırılmış olarak ölçüm yapıyor. Yani söz konusu ülkenin hiç borç alıp-vermemesi durumundaki ithalat yapabilme kuvvetini, rezervlerin yeterlilik göstergesi olarak kabul ediyor.
Türkiye ithalat konusunda rezerv yetersizliği yaşayan ülke konumuna düşerken, aynı konuda bir başka kriter olan kısa vadeli borçların rezervlere oranı konusunda da sınıfta kaldı. ABD Merkez Bankası Fed’in eski başkanı Alan Greenspan’in de katkı sunduğu ve günlük rezerv ölçümlerinde önemli bir yöntem haline gelen ‘Greenspan-Guidotti Kuralı’na göre bir ülkenin rezervlerinin yeterli kabul edilmesi için kısa vadeli, yani 1 yıl içinde ödenecek dış borçlarından fazla olması gerekiyor. Bu yaklaşım ülkenin yurtdışından borç alabilme imkanının tamamen kapanması durumunda bir yıllık borcunu ödeyebileceği döviz varlığının olmasını temel olarak alıyor. Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere göre Türkiye’nin bir yıllık döviz borcu Haziran sonunda 119 milyar dolar düzeyindeydi. Bu rakama göre 90 milyar dolarlık rezervlerin dış borçlardan daha az düzeyde ve Türkiye kırmızı çizginin altına inmiş durumda.
Bu sorun son günlerde Türkiye’nin notunu kıran uluslar arası raporlarına da yansıyor. S&P, Moody’s ve Fitch’in raporlarında Türkiye’nin rezervlerinin ülkenin kısa vadede baş gösteren döviz krizine çare olmada yetersiz olduğu sık sık vurgulanıyor.
Son olarak Türkiye’nin notunu Yunanistan ve Arjantin’in düzeyine indirerek ülkenin uluslar arası tahvil piyasasından borç bulma olasılığına büyük darbe vuran S&P, yetersiz döviz rezervlerinin de etkisiyle bir ödemeler dengesi krizi riskinin arttığını açıkladı. Ödemeler dengesi krizi aynı zamanda ülkenin dış yükümlüklerini yerine getiremeyip iflas etmesi anlamına geliyor.