Burjuvazi uyum istiyor
TÜSİAD Başkanı: Seçimlerden sonra Türkiye’nin büyüme menfaatleri açısından kritik olduğunu ve risklerin masada olduğunu söylüyoruz.
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, Habertürk‘ten Kübra Par’a açıklamlarda bulundu.
Erken seçim kararına çok sıcak bakmadığınızı söylemiştiniz. O açıklamayı yaptığınız günden bugüne kaygılarınızı haklı çıkaracak bir süreç yaşandı mı?
Üç seçim, bir referandum ve bir hain darbe girişiminin yaşandığı süreçten geçtik. Bu olağanüstü durumlara rağmen Cumhurbaşkanı’mızın ve Başbakan’ımızın da dahil olduğu bütün siyasi otoriteler, iş insanlarına ekonominin reforma ihtiyacı olduğunu ve kati suretle erken seçimden bahsedilmemesi gerektiğini söylemişti. Referandumdan sonra genel seçimler için 2.5 yıllık bir süre vardı, Türkiye gibi ekonomisi ve dinamizmi son derece yüksek olan bir ülkede bu süre muazzam derecede önemlidir. Bütün bu süreyi kesintisiz bir biçimde değerlendirmemizin daha iyi olacağını düşünerek erken seçimi benimsemediğimizi söylemiştik. Seçimler dolayısıyla ortaya çıkan belirsizliklerin negatif etkilerini hissediyoruz. Ekonominin beslendiği ve geldiği noktaya bakılırsa makroekonomik istikrarımızda negatif çizgiler oluşmuş vaziyette.
Bizim fikir beyan ettiğimiz konular ‘kutuplaşmanın daha fazla keskinleşmemesi’ üzerinedir. İkiye ayrılmış bir toplumdan bahsediyoruz ve bu uzun zamandır böyle. Kullanılan dil negatif olduğu takdirde seçim atmosferi maalesef bunu körükler ve bu kutuplaşmada ki keskinliği yukarı taşır.
“Şu anki seçim atmosferi bu kutuplaşmayı körüklüyor” mu diyorsunuz?
Maalesef körüklüyor. Aday olan bütün siyasi kesimlerde bunu izliyoruz. Uzlaşma kültürüne ve pozitif düşünceye daha fazla ihtiyacımızın olduğu bir süreçte bunu negatif olarak kullanıyoruz.
Kimi analistler ekonominin alarm verdiğini söylüyor. Seçim sonrası için beklentiniz ne yönde?
Şu an bulunduğumuz zemini iyi etüt etmemiz gerekiyor. Müthiş bir kur dalgalanmasının yaşandığı bir atmosferde yaşıyoruz. Enflasyon maalesef çift haneli, cari açık yüzde 6 civarında, özellikle özel sektörde döviz cinsinden olan borçlarımız üst sıralarda. Masanın üzerindeki risklere bakıldığı zaman, talebe dayalı yüksek büyüme iştahımızın yukarıda olduğu bir konumumuz var. Oysa katma değer üretimlerinin daha yüksek olduğu, ihraç kalemlerinin geliştiği bir ekonomik büyüme kompozisyonunun Türkiye’nin büyüme menfaatleri açısından kritik olduğu kesin. TÜSİAD olarak seçimlerden sonra risklerin masada olduğunu söylüyoruz. Bunların hiçbiri tamamen çözülemez değildir.
Eski Türkiye – Yeni Türkiye tartışması malum… Bu anlamda “TÜSİAD eski Türkiye’yi temsil ediyor” yorumlarına ne dersiniz?
Bu tartışmaların vakit kaybından öteye gittiğini düşünmüyorum. Gerek Türkiye için gerekse dünyada değişim ve yarış o kadar muazzam noktaya gelmiş ki eskiyeni tartışmasından öte artık teknolojik dönüşümün ön planda olduğu yepyeni bir yapılanma var. Bizim bunu kovalıyor olmamız gerekiyor. İyi eğitimli, sanayide yenilikçiliğe açık bir yeni dünya var. Dünyada ‘big data’,‘blockchain’ konuşulurken bizim de bunları konuşuyor olmamız gerekiyor.