Yeni Şafak yazarı ekonomik krizden halkı sorumlu tuttu: Erik dalı gevrektir giden bizim çeyrektir
Yeni Şafak gazetesi yazarı Yaşar Süngü bugünkü köşe yazısında ülke ekonomisi ile ilgili ilginç önerilerde bulundu.
Gerici Yeni Şafak gazetesi yazarı Yaşar Süngü, bugünkü “Ben gelince o çıkar” başlıklı yazısında, doların yükselmesi sonucu ülkede yaşanan ekonomik krizin yükselmesine karşı vatandaşı “Egolar tavan yaptırılmış. Herkes her şeyin en iyisi en pahalısını en güzelini hak ettiğine inandırılmış.” diyerek eleştirdi.
Yaşar Süngü’nün Yeni Şafak‘ta çıkan yazısındaki ifadeleri şöyle:
“Hani şu anlatılan hikayedeki gibi;
İnsanoğlu çamurdan yaratılırken, organlar tek tek yerleştiriliyormuş.
Kenardan seyreden şeytan akla sormuş “senin yerin neresi”
Akıl; Kalp demiş.
Biraz sonra nefis gelmiş.
Ona da “senin yerin neresi” diye sormuş.
Nefis, “kalp” deyince, şeytan şaşırmış ve sormuş;
“Az önce akla sordum o da yerim kalp dedi, sen de kalp diyorsun, ikiniz oraya nasıl sığacaksınız” deyince nefis cevaplamış; Ben gelince o çıkar.
İşte o nefis tasarruf açığının, borçlanma iştahının, bugünkü ekonomik krizin baş sebebi.
Egolar tavan yaptırılmış.
Herkes her şeyin en iyisi en pahalısını en güzelini hak ettiğine inandırılmış.
Kredi kartları, Truva atı gibi herkesin ellerine tutuşturulmuş.
Ondan sonra ver coşkuyu; Erik dalı gevrektir, giden bizim çeyrektir.
**
Etrafınızda borçlu olmayan vatandaş, borçlu olmayan şirket kaldı mı?
Devletlerin en büyük borçlu ABD olmak üzere hepsinin de borç krizinde olduğunu açıklanan verilerden biliyoruz.
Büyük şirketlerin bankalarla tekrar oturup borç yapılandırmalarına girdiğini de basından takip ediyoruz.
Bugünkü ekonomik sistem nasıl çalışıyor?
Krediyle.
Kredi nedir?
Borç paradır.
Borç nedir?
Senin olmayan daha sonra ödeyeceğini söyleyerek aldığın, ödeyemediğinde fazladan faiz ödediğin paradır.
**
Ekonomide ne zaman borçla yani krediyle büyüyenlerin akıllı, öz sermayesiyle büyümeye çalışanların aptal olduğuna yönelik algı arttıysa, bilin ki, kriz kapınıza dayanmıştır.
Bugün hem vatandaş hem şirketler hem de devletler adına kredi denen borçlanmayla gemisini yürütmeye çalışıyor.
Doların uçuşa geçmesi ile borçlanmaların maliyetinin ödenemeyecek kadar yüksek olduğu yakında anlaşılacak.
Ve gönüllü sıkmadığımız kemerler bundan sonra çok daha fazla ve zorunlu olarak sıkılacak.
Şimdiden tüketim harcamalarını yeniden gözden geçirmekte fayda var.
Egonuza tavan yaptıran gereksiz harcamalarınıza son verme zamanı.
Asgari temel ihtiyaçlarınızla geçinmeye çalışanlar bireysel olarak borç batağında boğulmaktan kurtulabilir.
Yoksa hazin hikayelerin baş aktörü olabilirler.”