15 Temmuz davasında yargılanan Tuğgeneral Partigöç: Bir savcı, 'şu işler bitse de bir rakı masasında konuşsak' dedi

Genelkurmay Çatı davasında sanıklardan eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç, bugünkü duruşmada savunmasını yaptı. Partigöç, 'Ben niye burada olduğumu biliyorum. 17 YAŞ toplantısında bulundum, dinledim. Ülke buraya nasıl geldi, niye biliyorum. Hatta bir savcı, 'şu işler bitse de bir rakı masasında konuşsak' dedi' ifadelerini kullandı.

15 Temmuz davasında yargılanan Tuğgeneral Partigöç: Bir savcı, 'şu işler bitse de bir rakı masasında konuşsak' dedi

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Genelkurmay Çatı davasında sözde sıkıyönetim bildirisinde imzası bulunan Mehmet Partigöç esas hakkında mütalaaya karşı savunmasını yaptı.

OdaTV’nin haberine göre, Partigöç’ün avukatı olmadığı için CMK’dan avukat beklenmesi sebebiyle duruşma gecikmeli başladı. Avukat gelince Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, Partigöç’e, “Konuşmak ister misin?” diye sordu. Partigöç kahkaha atıp, “Ne konuşayım?” karşılığını verdikten sonra savunmasına şu sözlerle başladı:

“Ben başlayayım, görüşmeyeyim. Sizin de başınız ağrımasın. İdare, ‘Biz bu adam avukat tutamasın diye bunca zulüm, baskı yaptık, bir hakim çıktı avukatla görüştürdü’ der. Kendimi değil sizi düşünüyorum. Bu 5’inci avukat. Bir gelen bir daha gelmiyor. Ya korkuyor ya tehdit ediliyor. O yüzden avukatla görüşmeyeyim. İdarenin hedefi bu. Tüm mal varlıklarıma el konuldu. 11 yıl önce emekli olan eşimi bile atıp, maaşını kestiler. İdarenin bu gayretlerine saygı duyuyorum. Çünkü devlete saygı bizim kültürümüzde var.”

“BİR SAVCI, ‘ŞU İŞLER BİTSE DE BİR RAKI MASASINDA KONUŞSAK’ DEDİ”

Delillerin değerlendirilmesi aşamasının atlandığını hatırlatıp, boşanma davasının 3 yılda sürdüğü ülkemizde binlerce yıllık hapis istenen bu davanın 2 yılda bitirileceğini belirten Partigöç, şöyle devam etti:

“Herhangi bir hazırlık yapmadım. Çünkü her yazdığım, konuştuğum takip edilip, çarpıtılıp, medyaya yansıtılıyor. Çamaşırlarımı yıkatmadığımı bile haber yaptılar. Her gün, ‘bu adamın savunması nerede?’ diye arama yaptılar. O yüzden hiç hazırlık yapmadım. Şiir okuyamam. Vaaz da veremem, çok dini bilgim yok. Yansı yapamam, çünkü generaller bu işle uğraşmaz, proje subayları yapar. Ama dairem komple tutuklu. Neyse hitabetime güveniyorum. İlk savunmamda işkence altında ne söylediysem, benimle aynı bölükte görev yapmış astsubay bana işkence yaparken ne söylediysem, onu söyleyeceğim. İddianameye cevap vermiyorum. Çünkü benim emrimde çalışan herkese işkence yaptılar. Baktılar olmuyor, Serkan Sağ’ın eşini getirip tehdit ettiler. Bir başkasının annesini getirdiler. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Siz bana sorsanız söylerdim. Çünkü astlarımın yaptığı veya yapmadığı her şeyin mesulü benim. Ben Hulusi Akar değilim. ‘Ben mesul değilim’ deyip, efelenerek gezmem.”

Partigöç, “Ben niye burada olduğumu biliyorum. 17 YAŞ toplantısında bulundum, dinledim. Ülke buraya nasıl geldi, niye biliyorum. Hatta bir savcı, ‘şu işler bitse de bir rakı masasında konuşsak’ dedi” dedikten sonra aleyhine ifade verenlerin iddialarını cevaplandırmaya başladı.

“O KADAR SALAK BİR DARBE EKİBİ Kİ…”

Gizli tanıklar Şapka ve Kuzgun kod Hakan Bıyık ile Halil İbrahim Yıldız’ın Savcı Okan Batu tarafından İzmir Casusluk davası için hazırlandığını, bu işin ucu Yaşar Güler’e dokunacak mı, dokunmayacak mı pazarlığı yapılırken, 15 Temmuz olunca burada kullanıldığını öne süren Partigöç, şunları söyledi:

“O kadar salak bir darbe ekibi ki, Foça’daki Halil İbrahim Yıldız’ı Ankara’ya çağırıyor. Hiçbir planlamada böyle bir şey yoktur. Mesela hendek operasyonu yapılacaktı, sadece Ali Osman Gürcan çağırıldı, çünkü onun birliği kritikti. Halil İbrahim niye çağırılır? Adam garabet Yurtta Sulh Konseyi’nde de değil.”

“BOŞUNA BESLEMEYELİM”

Partigöç, aleyhinde ifade veren dönemin Genelkurmay Destek Kıtaları Komutanı Cengiz Aydın’ı suçlarken de şunları anlattı:

“O gece vatandaşlar kapıya dayanmış, ‘Hulusi’yi isteriz’ diyor. Hulusi kim, bugünün milli kahramanı. Alsalar ne olacaktı? Ona da ‘FETÖ’cü’ denip, geçilecekti. Destek Kıtaları Komutanından habersiz bırakın içeri adam girmesini, kuş bile uçamaz. Herkes sorumluluktan kurtulmak için birbirini suçluyor. 2 bin kişilik Destek Kıtalarının olduğu Genelkurmay’ı 29 kişilik Fırat Alakuş’un ekibi teslim alıyorsa, hiç bunları boşuna beslemeyelim.”