99 yaşındayız: Ülkenin komünist partisi yükseliyor!
99 yaşındayız, ne yolun başındayız ne de denenmiş yolların sonundayız. Ülkenin ve işçi sınıfının güçlü komünist partisinin temellerini atıyoruz. Ve çok umutluyuz!
Kurtuluş Kılçer
10 Eylül 1920 yılında temelleri atılan Türkiye Komünist Partisi, Türkiye sosyalist hareketinin bütün kollarını yaratan büyük bir ırmak. Kimi zaman coşkun aktı kimi zaman ise sessizce…
Ancak 99 yıllık tarihin dünden bugüne biriktirdiği Gelenek’i, geleceğe taşımak bugün bizlerin omuzlarında. Bugün, 12 Eylül sonrası yaşanan likidasyonun bir benzerini Türkiye sosyalist hareketinin bütününde gördüğümüz kesitte bir kez daha esen rüzgârlara karşı dik ve doğruda duracak bir siyasi iradenin şekillenmesi büyük önem taşıyor. Büyük önem taşıyor çünkü bugün en genel tabirle sol ya da özel olarak sosyalist hareket merkeze konduğunda, Türkiye’de çok büyük bir boşluk olduğu öncelikle saptanmak durumundadır.
Sosyalist solda büyük boşluk
Bu boşluğun, en başta yaşanan bir çeşit likidasyon süreciyle doğrudan ilgisi bulunuyor. Türkiye sosyalist hareketi, artık bazı kavramları, en azından siyasi mücadelesinden çıkartmışa benziyor. Devrim-evrim tartışması, sosyalist devrim-demokratik devrim, öncü parti-kitle partisi, düzen solu – düzen karşıtı sol, devrimci siyaset – kitle siyaseti gibi Türkiye solunun geçmişte yürüttüğü tartışmaların bugün yerinde yeller esiyor. Açıkçası bugün Türkiye solu, CHP ve HDP’nin çekimine kapılmış, siyaset bu iki partinin tutumları ve doğrultusuna göre yapılır bir biçime kaymış gözüküyor. Doğrudan düzen partilerinin içine girmek ya da bu partileri doğrudan desteklemek artık bir zamanların siyasi ittifak tartışmalarını önemsizleştiren bir somutlukta yaşanıyor. Eskiden ittifak tartışmaları yaşanırdı; bugün yerini iltihaka bırakmış durumda. Duruma uyum sağlamak için dillendirilen revizyonist tezlerle birlikte…
Bununla birlikte solun temel değerleri büyük bir dejenerasyon içinde. Emperyalizme mutlak karşıtlık, söz konusu Kürt siyaseti olunca akıllara gelmiyor. Sermayeye mutlak karşıtlık, söz konusu CHP olunca yanından geçiliyor. Gericiliğe karşı mutlak karşıtlık, son yılların popüler söylemi “AKP’nin geriletilmesi” söz konusu olduğunda unutuluyor, gözler yukarı kayıyor . 12 Eylül darbesi Türkiye sosyalist hareketinde büyük gedikler açmıştı, en azından örgütsel olarak. Ancak örgütsel darbenin, siyasal ve ideolojik duvarlarda da gedikler açtığını daha sonrasında görecektik. Özellikle Sovyetler Birliği’nin çözülüşü, 12 Eylül darbesi sonrasında örgütsel duvarlarda yaşanan gediklerden daha büyük, doğrudan siyasal ve ideolojik gediklere neden olmuştu. Bu gediklerin ardından duvar çökmüş, sadece Berlin Duvarı’nın değil, solun da duvarlarının çökmesi anlamına gelmişti. Bu açıdan yaşanan örgütsel darbeler bir yerden sonra kaldırılabilirdi, ancak ideolojik ve siyasal alanda yaşanan çözülmenin mutlak olarak liberalizme ve düzen siyasetine eklemlenmeyi getirdiği bir kez daha görülmüştü.
Bugün yaşanılan tablo benzer bir durum ihtiva ediyor. 2013 Haziran Direnişi’nden sonra Türkiye sosyalist hareketinde geriye gidiş engellenememiş, sosyalist sol adım adım CHP ve HDP’nin ilçe teşkilatlarına dönüşen bir sürecin parçası olmuştur.
Sermaye düzeni yeniden kurulurken
İkinci olarak, bugün Türkiye sosyalist hareketinin “likide olma sürecinin” aynı zamanda sermaye düzeninde yaşanan dönüşüm ve yeni durumla ilgili olduğunu da belirlemek lazım.
AKP’nin sıradan bir parti olmadığını ve Türkiye’de gerici dönüşümün başat aktörü olacağını yıllar önce yazmış, söylemiştik. İki kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya geçiş ve bugün çok kutuplu bir emperyalist dünya sistemine evrilen yaşadığımız dönem, aynı zamanda Türkiye sermaye düzeninin yeniden dizaynını ve sermaye devletinde yeni bir entegrasyon arayışını da beraberinde getirmişti. Türkiye sermaye düzeninin ve sermaye devletinin emperyalist-kapitalist dünya sisteminde koordinatlarını yeniden oluşturma ihtiyacı, Türkiye’de yeni bir rejimin tarihsel açıklaması olarak değerlendirilmeli. Devlet yeniden dizayn edilirken, Türkiye sermaye düzeninin ideolojik parametreleri de yeniden kurgulanıyor bugün. İki kutuplu dünyanın dengelerinde ayakta kalan sermaye düzeni, ABD emperyalizminin himayesi altında varlığını sürdürüp anti-komünist bir devlet geleneği yaratmış, bugün bu devlet geleneği yine işbirlikçi ama daha gerici ve emek düşmanlığını çıplak sergilemekten çekinmeyen bir niteliğe dönüşmüş durumdadır.
Zembereği kurmak
Bugün yeni bir rejim gerçeği karşısında sosyalist hareket de kendisini yeniden “kurmalıdır”. Buradaki kurma sözcüğü yeni bir parti ya da hareket kuruluşundan daha öte bir anlamda kullanılmaktadır. Saatin yeniden kurulması gibi Türkiye sosyalist hareketi de kurucu ayarlarından asla taviz vermeden, geleneğin bütün birikimini geleceğe taşıyacak ezberini bozmadan zembereğini yeniden kurmak durumundadır. Geçmişte kalmış onca tartışma başlığı aşılabilir, ancak geçmişten bugüne gelen temel ilkeler terk edilmeden yeni bir sürecin örülmesi mücadelesine girişilmelidir.
Ne likidasyon ne de patinaj
Leninist öncü parti, sosyalizm perspektifi, işçi sınıfının temsiliyetini üstlenme, anti-kapitalist bir mücadele programı, emek ile sermaye arasındaki uzlaşmaz çelişkide ısrar, bağımsız siyasal hat ve bütün bunlarla birlikte iktidar perspektifi geleneğimizin tarihsel doğruları olarak gelecekte yeniden örgütlenmelidir. Bunların terki likidasyon iken yeni durumu görmezden gelerek kendini tekrar etmek de patinaj anlamına gelecektir. O yüzden bir yandan tasfiyecilik (ideolojik ve siyasal likidasyon) diğer yandan patinaj bugün sosyalist hareketin mücadele etmesi gereken en önemli sorunlarıdır.
Bütün bu noktalar üzerinden ülkenin komünist partisinin mayası çalınmıştır. Önce bu hareketin, sınıfın güçlü ve gerçek partisini kuracak bir iradenin, öznenin, partiyi ayağa kaldıracak örgütün temelleri atılmalıdır, atılıyor. Bugün Türkiye’de işçi sınıfının sosyalist ve devrimci partisinin yokluğu emekçi sınıfların çaresizliğini daha da artırmaktadır.
Böylesi bir partinin örgütlenmesi için görev başındayız.
99 yaşındayız, ne yolun başındayız ne de denenmiş yolların sonundayız.
Ülkenin ve işçi sınıfının güçlü komünist partisinin temellerini atıyoruz.
Ve çok umutluyuz!