AKP'den 'türban' atağı: Darbe de çıkardılar
AKP, Meclis'te dün yaşanan 'Bülent Ecevit' tartışmasını kısa sürede 'türban' konusuna ve atağa çevirmesini bildi.
Dün akşam Meclis’te çıkan ‘Bülent Ecevit’ tartışması sırasında CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin için Meclis Başkanına ‘Bu kadına haddini bildirin’ demesi üzerine AKP türban siyaseti üzerinden yeni bir “mağduriyet” hali oluşturma çabasına girdi.
İkinci Cumhuriyet rejiminin bir nevi bayrağı haline gelen türbanla ve temsil ettiği dincilikle kavga etmeye ne mecali kalan ne de niyeti olan CHP’yi bu “en zayıf” yerinden yakalayan AKP, eline geçirdiği fırsatı bir kez daha siyasi/ideolojik egemenliğini sağlamak üzere kullanmasını bildi.
Yaşanan gerginliğin AKP medyasında Özkoç’u ve CHP’yi hedef alarak “İkinci Ecevit vakası” gibi manşetlerle şişirilmeye çalışılmasının akabinde bugün AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da konuyu gündemine taşımayı kaçırmadı. Partisinin il başkanlarına seslendiği toplantıda Erdoğan, “Grup başkan vekilimiz olan bir hanımefendiye saldırdılar. Özlem Hanım’a ‘Susturun şu kadını’ diye bağıran CHP’liler var. Zamanında Bay Ecevit, bir bayan milletvekilimize aynı şekilde davranmıştı. Bir başkan vekilimize, bir milletvekilimize böyle davranan edepsizlere parlamentonun ceza vermesi lazım. Cezai müeyyide neyse uygulanmalı. Başkanları şahsıma hakaret ediyor biliyorsunuz. Gereği neyse aynen cevabını vereceğiz. Burası yol geçen hanı değil. Hanım kardeşimizin hukukunu korumak görevimiz” ifadelerini kullandı.
İŞARETİ ALDILAR, ‘KILIK KIYAFET’ DEDİLER
Erdoğan’ın AKP’nin konuyu en üst düzeyde gündemine aldığını gösteren bu sözlerini daha sonra AKP’li kadın vekillerin Meclis’te toplu açıklaması izledi. Açıklamada, Özkoç’un ifadelerinde kılık kıyafete değinilen bir yan olmamasına rağmen “Türkiye’de insanların hayat tarzlarının, kılık ve kıyafetlerinin, ne yapıp yapmayacaklarının tamamen kendilerine, fikirlerine, inançlarına, dünya görüşlerine ait bir konu olduğunu, onların nasıl davranacakları, ne giyip giymeyecekleri tamamen kendi takdirleri olduğu” belirtilip, “Başkalarının çeşitli kılıklar altında bir otoriteye atıf yaparak insanların ne yapacaklarına karar verme hakkını kendilerinde görmeleri, bu doğrultuda ısrar etmeleri, kendilerini hakikatin otoriteyle teçhiz edilmiş adresi olarak görmeleri, buna uymayan görüntüler karşısında hezeyana kapılarak had bildirmeye kalkışmaları asla kabul edilemez.” denildi.
HEYBEDEN ‘DARBE’ DE ÇIKTI
‘Türban’ simgesi üzerinden zorlama bir çabayla gericiliğe siyasal meşruiyet taşıma uğraşlarında daha sonra da sırayı AKP Sözcüsü Ömer Çelik aldı. “Son zamanlarda sokaklarda, metroda insanlara hayat tarzı yüzünden, düşünceleri yüzünden benzer saldırılar meydana geldi.” diyen Çelik, konuyu “darbe destekçiliği”ne kadar vardırmayı başardı ve şöyle konuştu:
“Şimdi bu saldırı zihniyetinin maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde CHP Grup Başkanvekili’nin şahsında somutlaşması bizim için şaşırtıcı değil ama Türkiye için tabii ki üzüntü verici bir durumdur. Bu saldırıyı yapan şahsı, kullandığı ifadeleri lanetliyoruz ve kınıyoruz. Arkasından açıklama yapıyor ‘Türkiye’nin gündemi başka, sayın Cumhurbaşkanı bizi tehdit ediyor.’ diyor. Asıl tehditi yapanlar kendileridir kendilerinin siyasi geleneği bir tehdit geleneğidir, bir vesayet geleneğidir. Bunlar geçmişte de ‘Susturun.’ diye başlarlar, ‘Haddini bildirin.’ diye devam ederler, daha sonra da işi darbe destekçiliğine vardırırlar.”
AKP ve temsil ettiği İkinci Cumhuriyet için bu kadar “kullanışlı” olan türban konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP yerine partisini suçlamış ve “sanane kardeşim?” demişti.
Bu tartışma vesilesiyle, yerel seçimler öncesi düzen siyasetinde “türban” konusunu ve örttüğü çelişkileri ele aldığımız “Gericiliğin dümende olduğu denizlerde: Aynı gemide miyiz?” başlıklı Pusula yazısını bir kez daha okurlarımızla paylaşıyoruz: