AKP'li Mahir Ünal'dan yine aynı hikaye: FETÖ vb yapılar baskı yüzünden ortaya çıkmış
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, "Bugün Türkiye'de işte Adnan Oktar gibi, eğer bugün Türkiye'de devletin doğrudan müdahale etmek durumunda kaldığı Alparslan Kuytul gibi ve bugün eğer Türkiye'de daha büyük oranda devleti ele geçirmek için harekete geçmiş FETÖ gibi yapılar varsa bunun temel sebebi dine ve dindarlara dönük baskıdır" gibi iddialarda bulundu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, TVNET‘te katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
17-25 Aralık sürecinin altıncı yılı olduğunun hatırlatılması üzerine Ünal, 40 yıllık ‘FETÖ’ yapılanmasının hem devlet hem toplum açısından oluşturduğu büyük sorunlar ve kırılmaların çok iyi anlaşılması gerektiğini ifade ederek, daha çok ‘FETÖ’cülerin yazışmalarına ve iddianamelere bakmak gerektiğini iddia etti.
‘HASTALIKLI YAPI’
Mahir Ünal, ‘FETÖ’ye ilişkin, dine ve dindarlara karşı ülkede baskı olduğunu bunun sonucu olarak bu tarz ‘hastalıklı yapıların’ ortaya çıktığını iddia ederek şöyle devam etti:
“Bugün önümüze şapkamızı koyup düşünelim, eğer bugün Türkiye’de işte Adnan Oktar gibi, eğer bugün Türkiye’de devletin doğrudan müdahale etmek durumunda kaldığı Alparslan Kuytul gibi ve bugün eğer Türkiye’de daha büyük oranda devleti ele geçirmek için harekete geçmiş FETÖ gibi yapılar varsa bunun temel sebebi dine ve dindarlara dönük baskıdır.”
Geçmişte dindarlara karşı yapılan baskılar olduğu iddiasında bulunan Ünal, “Bir dönem maalesef ordu da insanlar alkol kullanıyor mu kullanmıyorlar mı? Namaz kılıyorlar mı kılmıyorlar mı? Pantolonlarının ütüsünün bozulup bozulmadığından namaz kılıp kılmadıklarını anlamaya çalışıyorlardı. Eşlerinin başörtüsü var mı yok mu? Bütün bu anlayış maalesef bu hastalıklı yapıları doğurdu. Yani FETÖ ve benzeri yapılanmalar İslam dininin ve Anadolu’nun irfan geleneğinin ortaya çıkardığı yapılar değildir” şeklinde konuştu.
Mahir Ünal, 17-25 Aralık’ın ardından devlet FETÖ’ye karşı harekete geçtikten sonra da karşılarında CHP’yi gördüğü iddialarını tekrarlayan Ünal, “Bugün FETÖ’den dolayı bizi suçlayanlar, FETÖ’nün ne olduğu ortaya çıktıktan sonra maalesef FETÖ’ye sahip çıktılar. Yetmedi, 15 Temmuz’dan sonra da FETÖ’nün ‘tiyatro, kontrollü darbe girişimi’ söylemini ilk ağızdan seslendirdiler” dedi.
17-25 Aralık’ta yapının kendini ifşa ettiğini iddia eden Ünal, “17-25 Aralık’ın FETÖ’cü kolluğun, FETÖ’cü savcıların ve FETÖ’cü hakimlerin bir operasyonu olduğunu bugün çok daha net bir şekilde görüyoruz.” ifadesini kullandı.
O günden sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, bunların bir “terör örgütü” olduğuna ilişkin uyarılarda bulunduğunu buna rağmen siyasetin bir bütünlük göstermediğini iddia eden Ünal, şöyle devam etti:
“Meclis kulisinde CHP’li arkadaşlar tehlikenin farkındaydılar ve bize açık bir şekilde şunu söylüyorlardı; ‘Sağlam durun. Eğer bunlar başarıya ulaşırlarsa hiçbirimize hayat hakkı tanımazlar’ diyorlardı. Ama maalesef o gün onu söyleyen arkadaşlar, ne oldu bilmiyorum, bir süre sonra bir de baktık ki bunlar FETÖ’nün medya organları üzerinde, FETÖ’nün finans kurumları önünde adeta canlı kalkan görevi görüyorlar ve Genel Başkanları da bu montaj kasetleri Anayasa suçu olmasına rağmen, hukuki bir delil niteliği taşımayan bu tapeleri, hatırlayın TBMM’nin çatısı altında grup toplantısında hukuku hiçe sayarak bunları kullanıyordu.”
Devletin içerisinde, emniyette çok ciddi temizlik yapıldığını iddia eden Ünal, “17-25 Aralık’tan sonra siyaset ciddi anlamda AKP özelinde kendini temizledi. 17-25 Aralık’tan sonra AK Parti’den kimlerin ayrıldığına bir bakın” değerlendirmesinde bulundu.
‘CHP TEMİZLİK YAPMADI’
17-25 Aralık’tan sonraki bütün kongre ve seçimler ile yerel ve genel seçimlerde adayları ince eleyip sık dokuduklarını iddia eden Ünal, “Ama maalesef bu temizliği Cumhuriyet Halk Partisi yapmadı” dedi.
Mahir Ünal, Türkiye’nin hem ‘FETÖ’yle yüzleşip hem de temizlediğini iddia ederek, “Fakat sorun şu ki Cumhuriyet Halk Partisi diye bir yapı var, Kemal Kılıçdaroğlu diye bir Genel Başkan var, sürekli olarak FETÖ yargılamalarını ve Türk yargısını, mahkemelerimizi itibarsızlaştırıyor, zan altında bırakıyor ve bu yargılamaların adeta meşruiyetini tartışmaya açıyor” görüşünü paylaştı.