AKP'nin İdlib yalanları: Mutabakata kim uymadı?
AKP Hükümeti İdlib'de cihatçıların uğradığı her hezimet sonrası Suriye'yi Rusya'yla imzalanan mutabakata uymamakla suçluyor. Peki gerçekte durum ne? Manifesto olarak geçen yıl Soçi'de imzalanan mutabakatı tekrar ele aldık...
HABER MERKEZİ
Suriye ordusunun cihatçıların kontrolündeki İdlib’e yönelik ilerleyişinin her safhasında rahatsız olan ve tepki gösteren AKP Hükümeti, Şam yönetimini ‘Soçi mutabakatını ihlal’ etmekle suçlayıp durmaya devam ediyor.
Ordunun son olarak TSK’nın gözlem noktasının da yakınlarında bulunduğu Han Şeyhun’u geri alması sonrası devam eden bu suçlamanın haklı bir tarafı olduğunu iddia edebilmekse anlaşma maddelerine ve buna karşılık bölgede yaşananlara bakıldığında akla ve gerçeğe aykırı görünüyor.
17 Eylül 2018 tarihinde Rusya’nın Soçi kentinde Türkiye ile Rusya Cumhurbaşkanları arasında gerçekleşen zirvede imzalanan sözkonusu anlaşma doğrultusunda imzalanan bu anlaşma, İdlib’de güvenli bölge oluşturulması ve güvenli bölgenin şartlarını içeriyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya lideri Vladimir Putin’in görüşmelerinin ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun imzaladığı zaptın maddeleri şöyle idi:
1. İdlib gerginliği azaltma bölgesi korunacak. Türkiye gözlem noktaları güçlendirilecek.
2. Rusya Federasyonu, İdlib’de askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli önlemleri alacak ve mevcut statüko korunacak.
3. Silahsızlandırma bölgesi oluşturulacak ve bölge 15 – 20 km derinlikte olacak.
4. Silahsızlandırma bölgesinin sınırları sahadaki çalışmalarla belirlenecek.
5. Tüm radikal terörist gruplar silahlasızlandırma bölgesinden 15 Ekim’e kadar çıkarılacak.
6. Çatışan taraflara ait tüm tanklar, çok namlulu roketatarlar, toplar ve havanların da aralarında olduğu ağır silahlar 10 Ekim’de İdlib’deki silahsızlandırma bölgesinden çekilecek.
7. Silahsızlandırma bölgelerindeki denetimler Türk ve Rus askerleri tarafından yapılacak. Denetimler insansız hava araçlarıyla havadan da yapılacak.
8. M4 – M5 otoyolu güvenliği yıl sonuna kadar sağlanacak ve trafiğe açılacak.
9. İdlib’de sürdürülebilir ateşkes rejiminin sağlanabilmesi için etkili önlemler alınacak. İran, Türkiye, Rusya ortak koordinasyon merkezi geliştirecek.
10. İki taraf her türlü tezahürde Suriye’deki terörizmle mücadele konusunda kararlılıklarını yineledi.
KİM UYMUYOR?
AKP hükümeti, özellikle Suriye’yi suçlayarak anlaşmanın Suriye tarafından bozulduğunu iddia etse de İdlib’de son günlerde ortaya çıkan yeni gelişmeler, Türkiye ve Rusya arasında imzalanan anlaşma ve Rusya tarafından yapılan açıklamalar tam tersi istikamette.
Bugün Erdoğan ve Putin arasında yapılan telefon görüşmesinde Erdoğan’ın “Suriye’nin İdlib’deki ateşkes ihlalleri ve saldırılarının büyük bir insani krize yol açtığını, bu saldırıların çözüm çabalarına zarar verdiğini ve Türkiye’nin milli güvenliği bakımından da çok ciddi bir tehdide dönüştüğünü” belirtiği Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamayla duyuruldu.
Özellikle İdlib kentinin güneyinde bulunan stratejik bir kasabanın (Han Şeyhun) Suriye Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve Türk askeri gözlem noktasının Suriye Ordusu tarafından kuşatılması sonrasında yapılan bu açıklama, gözlerin bir kez daha Soçi mutabakatındaki maddelere çevrilmesine neden oldu.
Oysa Rusya tarafından yapılan açıklamalar ise tersi yönde olduğu biliniyor. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “kentin daha önce yüzde 50’si terör kontrolündeyken, bugün yüzde 90’ı terör örgütlerinin kontrolüne geçti” diyerek mutabakatın yerine getirilmediğini söylemiş oldu. Özellikle Türkiye tarafından da “terör örgütü” olarak kabul edilen HTŞ gibi güçlerin güvenli bölgeden çıkartılamaması, otoyolların güvenliğinin sağlanamaması Suriye ve Rusya’nın iddiaları arasında.
AKP VE YANDAŞ MEDYA NEYİ SAKLIYOR?
AKP medyası her ne kadar tersi yönde yayınlar ve haberler yapsa da çıkan çatışmaların nerede gerçekleştiğine bakıldığında Soçi mutabakatının Türkiye tarafından verilen sözlerin yerine getirilemediği görülüyor.
Bölgede en son Türk askeri konvoyuna saldırı yapılmış ve Türkiye tarafından 3 ‘sivil’in öldüğü söylenmişti. Ancak bu sivillerin aslında cihatçı çetelere mensup kişiler olduğu daha sonra hem ‘muhalif’ kaynaklar hem de aralarında BBC Türkçe’nin de olduğu medya tarafından yazılmıştı.
Hem güvenli bölgenin cihatçı çetelerden temizlenememesi ve ağır silahların çektirilmemesi, hem otoyolların güvenliğinin sağlanamaması ve hem de Türkiye’nin “terör örgütü” olarak saydığı cihatçı güçlerin geri çekilmek yerine İdlib’in neredeyse bütünü kontrol eder noktaya gelmesi Suriye ve müttefiklerinin operasyonlara dayanak olarak gösterdiği gerekçeler olarak kaydediliyor.
Bu tabloya bakıldığında AKP ve kontrolünde bulundurduğu medyanın yaptığı ‘ihlal’ suçlamalarının arkasında günü kurtarma kabilinden akılsız politikaların yanı sıra Ankara’nın ABD’nin bölgedeki eli olduğunu unutmadığını da söylemek gerek.