Akşener: Bizler şükretmeyi ve kul hakkını öğretir, sınıfsal çelişkileri çözeriz
'İyi Parti' Genel Başkanı Meral Akşener, İBB'deki israfı eleştirirken 'kul hakkı' ve 'şükretme'nin öneminden bahsedip bunların sınıfsal çelişkileri çözmekteki etkisinden bahsetti.
‘İyi Parti’ Genel Başkanı Meral Akşener, bu sabah Fox TV canlı yayınında İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım’ın katıldığı canlı yayına ilişkin konuşan Akşener, bunun bir geleneği yeniden başlatmak adına önemli olduğunu belirtirken “İstanbul’da oy kullanacak olup kararsız olup seçmen açısından bir karar verme imkanı sundu” ifadelerini kullandı.
Akşener, İBB’nin borç yükü ile ilgili de “1994’te İstanbul belediyesinin borcu 2 milyar dolardı, bugün 20 milyar dolar olduğu söyleniyor. Bu borç İstanbul’a harcansaydı, trafik sorunu çözülür, iş imkanları artardı. İnanılmaz bir israf var.” derken “Bizim gibiler, yani orta karar aileler, şükretmek ve kul hakkından korumayı öğretir. Sizi belli konularda dikkatli olmaya yöneltir; bu sınıfsal bir bakış açısıdır. Sınıfsal çelişkileri şükretmeye yönelterek çözer.” ifadeleriyle, sağın ve partisinin misyonunu yeniden ortaya koydu.
Akşener’in sözlerinden bazıları şöyle:
“YILDIRIM ‘YAYIN BİTSE DE GİTSEK’ MODUNDAYDI”
“Sayın İmamoğlu’nu canlı yayında oldukça motive gördüm. Ama en önemlisi Sayın Yıldırım’ı incitici bir sözü olmadı. Bunu çok önemli görüyorum. O kadar yorulduk ki.. Kandil ile şahsen benim ve sayın Karamollaoğlu’nun sözleşme yaptığı ilan edildi. İllet olduk, FETÖ’cü olduk… 23 gün sabahtan akşama kadar çalıştık, sayın Kılıçdaroğlu ile ortak mitingler yaptık. Gittiğim ilçelerde adayların değil sayın Erdoğan’ın resimleri vardı. Vatandaşlara adayları değerlendirmelerini, hizmet anlayışlarını değerlendirmelerini istedim. Bu bir genel seçim değil. Beka ile ilgisi olmadığını anlattım. Seçimden sonra komşularınızla, akrabalarınızla görüşmeye devam edeceksiniz dedim. 23 Haziran’daki seçimde de bazı Ak Partililer düşmanlaştırıcı dili devam ettirdiler. Sayın Yıldırım yayında bitse de gitsek modundaydı. Ak Partililer her şeyden muaf görüyor kendilerini. İstanbul’daki gökdelenlerin sorumlusu CHP’ymiş. Hukuki olarak Şehircilik Bakanlığı ve Büyükşehir Belediyesi’nin iznine tabi o gökdelenler. O izinlere bakıldığında siyasi iradeyi görürsünüz.”
“KÖŞEYE SIKIŞTIĞINDA ‘FETÖ’ DEDİ”
“Sayın Yıldırım köşeye sıkıştığı anda FETÖ dedi. Ekonomiden sorumlu damat bey o gelenekten geliyor. Asıl olan şu: FETÖ’nün 15 Temmuz’da ortaya koyduğu o darbe girişimi sonrasında hiç der almamışlar. Vakıf önemli bir şey, Osmanlı’dan beri gelen bir gelenek. Şimdi belediye nakit para vermeyebilir ama dağıttığı kaynaklar var. FETÖ vakıflar üzerinden geldi. Sayın İmamoğlu’nun dediği gibi devlete güvenip resmi kurumlar üzerinden iş yapmak gerekir. Böylece akrabalar üzerinden bir vakıflaşma söz konusu olmaz. Türkiye’de her şeyin olduğu gibi bu anlayışın da cılkı çıktı. Ben sayım Yıldırım’ın FETÖ ile ilişkisi vardır diyemem ama Bakanlık yapmış bir isim…”
“BİZİM GİBİLER ŞÜKRETMEYİ ÖĞRETİR”
“FETÖ ile etkin mücadele yapılmıyor. Kallavi FETÖ’cüler dışarıda, sıradan kişiler hapiste… TBMM’nin eski Başkanı’nın damadı FETÖ’den kaçak… Pek çok iş adam, otellerinde kalınan kişiler dışarıda… Bakanlıklar paylaşıldı, bürokrasi, ihaleler paylaşıldı. Bu dönemin parsasını toplayanlar serbest, garibanlar içeride. 1994’te İstanbul belediyesinin borcu 2 milyar dolardı, bugün 20 milyar dolar olduğu söyleniyor. Bu borç İstanbul’a harcansaydı, trafik sorunu çözülür, iş imkanları artardı. İnanılmaz bir israf var. Bizim gibiler, yani orta karar aileler, şükretmek ve kul hakkından korumayı öğretir. Sizi belli konularda dikkatli olmaya yöneltir; bu sınıfsal bir bakış açısıdır. Sınıfsal çelişkileri şükretmeye yönelterek çözer. Eğitim bize o zengin çocuğu ile, iyi okulları kazanabilmeyi ve iyi bir hayat yaşamayı iyi çalışmayı, bu ülkenin önemli görevlerinde bulunma umudunu aşılar. Cumhuriyetin en büyük özelliği budur. Muhtar olamaz dendi, Başbakan oldu, Cumhurbaşkanı oldu, saray yaptı… Saray yaptırınca ayrı değerler sistemi oluşur, israfı göremezsiniz.”
“AÇILIMIN AYAK SESLERİ GELİYOR”
“Mitiliden vazgeçildi. Sayın Erdoğan’ın dediğinin dışına ne sayın Bahçeli ne de sayın Yıldırım çıkabilir. Ülkücüler Türkiye ile ilgili hassasiyetleri yüksek insanlardır. 180 öncesinde bu konuda büyük mücadeleler vermişlerdir, aralarından bir tane muhbir çıkmamıştı. Yıllarca cezaevinde yatmış ağızlarından bir kelime çıkmamış abilerim var. İstanbul’da MHP’nin oyu yüzde 8,1 onun 4 puanı sayın İmamoğlu’na gitti. Sayın Bahçeli bekanın karşılığını 5 harfliler olarak tanımladı. Siz onun içini boşaltırsanız Türkiye gerçek bir beka sorunu ile karşılaştığında vatandaşınıza anlatamazsınız. Şimdi de İstanbul’da seçim yenileniyor, Türkiye’nin gözü bunun üzerinde. Açılımın ayak seslerinin duyulduğu bir sürece gidiyoruz. Sayın Bahçeli, bebek katili, İmralı canisi diyordu şimdi Öcalan’ın avukatları ile görüşmesinde sakınca yoktur diyor. Bu durum 180 derecelik bir dönüş olarak adlandırılır. 29 belediye meclis üyesi arkadaşımızı 3 oy için terörist diye yaftaladılar, şimdi açılımın ayak sesleri geliyor. Ülkücülerin kendilerini bu resimde bulmaları mümkün değil. MHP’ye son iki seçimde oy veren seçmenlerin tavırları çok başka olacak.”