Reklam
Kategoriler: İç Açı

“Anaokullarında din dersi verilmesi çocukları olumsuz etkiliyor”

Reklam

Yalova Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü’nün ortak protokolüyle anaokullarında çocuklara din eğitimi verilmesi için yeni bir proje başlatıldı.

Projenin başlatıldığını ilk olarak Cumhuriyet gazetesinden Ozan Çepni duyurdu.

“Dinimi Seviyorum, Öğreniyorum” adlı proje kapsamında müftülükçe görevlendirilecek eğitmenler, haftada en az altı kez anaokulu çocuklarına din eğitimi verecek.

VELİLER YARGI YOLUNA GİTTİ

Protokolde, projenin hedef kitlesinin 4-6 yaş arası çocuklar olduğuda belirtiliyor.

Deutsche Welle Türkçe’den Tunca Öğreten‘in haberine göre, anaokullarında değerler eğitimi adı altında din eğitimi verilmesi aslında yeni bir uygulama değil. Özellikle Anadolu’nun bazı kentlerinde üç, dört yıldır bu eğitim veriliyor. Hatta anaokullarında din dersi verilmesinin milli eğitim protokolüne aykırı olduğunu savunan bazı veliler ile öğretmenler, dava dahi açmış.

Eğitim-Sen Bolu Şube başkanı Zehra Kulalı Gezici, yargı sürecini başlatan eğitimcilerden biri.

Gezici, pek çok ildeki müftülükler ve il milli eğitim müdürlüklerinin imzaladığı protokollerle okul öncesi 30 saatlik ders programlarının, 24 saate indirildiğini söylüyor. Gezici sözlerine şöyle devam ediyor: “Altı saati müftülüklerce belirlenen eğitimciler tarafından din dersi verilerek kullanılıyor. Bu sene yenilenen bu protokolü, Bolu ve Edirne Eğitim-Sen olarak yargıya taşıdık.”

Gezici, din derslerini yargıya götürmelerini ise şöyle gerekçelendiriyor: “Çünkü yasalara göre Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğunda yürütülmesi gereken eğitim, başka kurum ve kişilere devredilemez. Burada açıkça hukuka aykırılık ve kamusal eğitim hakkı ihlali vardır.”

Eğitimci, Yalova’da imzalanan protokolü, anaokullarındaki din derslerine yargı yoluyla itiraz edilebilmesinin önüne geçmek için atılmış bir adım olarak da değerlendiriyor: “Mevcut iktidarın yasalaştırma pratiğini daha önceki süreçlerden biliyoruz. Önce fiili durum yaratıp, sonra bunun yasal ve mevzuat düzenlemesini yapıyorlar. Bu nedenle okul öncesi eğitim kurumlarında, 4-6 yaş grubundaki çocuklarımıza zorunlu din eğitimi verilmesinin önünün açıldığını görebiliyoruz.”

Adını gizli tutmak şartıyla DW Türkçe’ye konuşan bir anaokulu öğretmeni de, çalıştığı kurumda çocuklara din dersi verildiğini doğruluyor.

Öğretmen, işleyişi şu sözlerle anlatıyor: “Haftanın her günü 40 dakika süresince ailelerinin onay verdiği çocuklara, müftülükçe görevlendirilen öğretmen tarafından din eğitimi veriliyor. Önceleri çocuklarının din dersi almasına karşı çıkan az sayıda aile vardı. Ancak din dersine katılmayan çocuklar eğitim hakkından mahrum kaldığı, sınıfa alınmadığı için zamanla kararlarını değiştirmek zorunda kaldılar.”

Öğretmen, anaokulu öğrencilerinin yaşları gereği çok meraklı olduğunu ve soyut kavramları anlama konusunda zorluk çektiğini de söylüyor. Bu durumu ise, müftülükçe görevlendirilen eğitmenin, “kıyamet” ile ilgili konuşmasının ardından çocukların “kıyamet”e dair meraklı sorular sorduğunu, eğitimcinin ise konuya açıklık getirmekte yetersiz kaldığını söyleyerek özetliyor.

“OĞLUM, KADIN DİYE HALASININ ELİNİ TUTMADI”

Taner Kocakaymak, 42 yaşında bir elektrik teknisyeni. Anaokulundaki din dersi nedeniyle beş yaşındaki oğlunun psikolojisinin bozulduğunu söylüyor.

Din dersi sonrası oğlunun verdiği tepkileriyse şu örneklerle anlatıyor: “Bir gün halası okuldan almaya gitmiş. Ne halasına sarılıp öpmüş, ne de elinden tutmuş. Bana aktarıldığında neden böyle bir şey yaptığını oğluma sordum. Halasının kadın olduğunu ve dinen ona sarılıp, elini tutmamasının yasak olduğu yanıtını verdi. Bir defasında da çok sıkışmasına rağmen tuvalete sokmakta zorlandım. ‘Oğlum, tuvalete girsene’ dediğimde kendisine öğretilen ‘tuvalet duasını’ unuttuğunu, onu okumadan tuvalete giremeyeceğini söyledi.”

Uzmanlar ise, anaokulu çağındaki çocuklara din dersi verilmesini doğru bulmuyor.

Onlardan biri de Uzman Klinik Psikolog ve Öğretim Görevlisi Sinem Taşyaran Unan. Uzman, çocuk gelişiminde 0-6 yaş döneminin kritik bir öneme sahip olduğunu söylüyor. Bu nedenle çocuklara aktarılacak bilgilerde de özenli ve dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.

“Varoluş nedir, yok oluş nedir, ölüm, yaşam, sevap ya da günah gibi soyut kavramlar, çocuklarda altı ya da yedi yaşından sonra başlıyor. Bu gelişim evresi de 11-12 yaşına kadar devam ediyor” diyen Unan, “dolayısıyla bu dönemden önce öğretmeye çalıştığınız her soyut kavram, çocukta istenilenden daha farklı bir anlam bulabiliyor. Bu nedenle çocuklar kabus görme ya da kaygı sorunu yaşayabiliyor” ifadelerini kullanıyor.

Sinem Taşyaran Unan bir başka ciddi soruna da dikkat çekerek, “Bu dönemde çocuklar, yaptıkları en ufak bir hatanın bile çok büyük bedelleri ve sonuçları olabileceğini; kendisinin ya da sevdiklerinin başına bir felaket gelebileceğini düşünebiliyor. Bu da çocuğun gelişimini ve okul hayatını olumsuz etkileyebiliyor” diyor.

Resmi rakamlara göre Türkiye’de yaklaşık 23 bin okul öncesi eğitim kurumu ve bu kurumlarda eğitim alan bir milyonu aşkın çocuk bulunuyor.

Reklam

Önceki Haberler

Kan kardeşliği

Gazze’de yaşanan soykırıma ABD ve Batılı müttefiklerinin yanı sıra bunlarla ekonomik ilişkileri olan bazı müslüman…

10 Haziran 2025 13:59

ILO Filistin’i ‘gözlemci devlet’ statüsüne yükselterek resmen tanıdı

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Filistin’i ‘ulusal kurtuluş hareketi’nden ‘üye olmayan gözlemci devlet’ statüsüne yükselterek resmen…

10 Haziran 2025 13:49

AKP’lileri kongreye taşıyan özel tren seferinin ücret bilgisi verilmedi

Meclis'te, AKP Kayseri İl Başkanlığı'nın TCDD'ye ait trenle partilileri Ankara'daki kongreye taşımasının ücreti soruldu ancak…

10 Haziran 2025 13:17

Türkiye, işçiler için en kötü 10 ülke arasında!

Türkiye, ITUC’un 2025 Küresel Haklar Endeksi'nde bir kez daha en kötü 10 ülke arasında yer…

10 Haziran 2025 13:12

KRT TV emekçilerinin direnişi 7. gününde sürüyor

28 Mart'tan bu yana gasbedilen hakları için iş görmekten kaçınma haklarını kullanan KRT TV emekçileri,…

10 Haziran 2025 13:06

İBB soruşturmasında Ahmet Sari ‘etkin pişmanlık’tan yararlandı

İBB’ye yönelik başlatılan soruşturmalar kapsamında tutuklanan isimlerden Sarılar İnşaat’ın sahibi Ahmet Sari etkin pişmanlıktan faydalandı.

10 Haziran 2025 11:28
Reklam