İstanbul Sancaktepe’de 3 Aralık 2015’te polis baskınında öldürülen Dilan Kortak hakkında Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda karar çıktı.
Amors News’in haberine göre, Kortak ailesinin avukatları aracılığı yaptığı AYM başvurusunda, Kortak’ın yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. Kararda, “Anayasa’nın 17. Maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine” ifadelerine yer verildi.
AYM, kötü müamele yaşadığının ihlal edildiğine dair iddianın kabul edilemez ve yaşam maddi boyutunun bu aşamada incelemesine yer olmadığına karar verdi.
Kararın gerekçesinin önümüzdeki günlerde açıklanması bekleniyor.
İstanbul Sancaktepe’de 3 Aralık 2015’te polisler tarafından yapılan ev baskınında Dilan Kortak öldürüldü. Kortak’ın ailesi olayın hemen ardından avukatlar aracılığı ile savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcı dosyaya gizlilik kararı getirdi. Olaydan 101 gün sonra savcılık “kovuşturmaya yer olmadığı”na hükmetti. 18 Mart 2016 tarihinde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu tarafından verilen kararda, operasyonu gerçekleştiren polislerin “Meşru savunma koşulları altında” hareket ettikleri ve tartışmalı bir şekilde meclisten geçen Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 16. maddesinde düzenlenen “silah kullanma yetkisi” gerekçe gösterildi. Bu kararın ardından dosyadaki gizlilik kararı da kalktı.
Gizlilik kararının kaldırılmasının ardından dosyaya bakabilen avukatlar, İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliğine, savcılığın “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin verdiği karara itiraz etti. Mahkeme ise yapılan itirazı, “Şikayet ve itiraz dilekçesi içeriğine, alınan beyanlara, toplanan delilere, itiraz ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda açıklanan gerekçeye, şikayet ve savunma ile toplanan delillerin anılan kararda tartışılıp değerlendirilmiş bulunmasına ve tüm soruşturma dosyası kapsamına göre itiraza konu kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu” gerekçesi ile reddetti.
Hakimliğin ret kararı üzerine Kortak’ın aile avukatlarından Ömer Çakırgöz ile Bülent Aşan, dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Avukatlar, başvuruda “güvenlik güçlerince güç kullanımı sonucu ölüm olayının meydana gelmesi ve olayla ilgili olarak etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının , yakınlarının vefatından duydukları üzüntü ve yaşadıkları bazı soruşturma süreçleri nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiğini” ileri sürmüştü.
Savcılık “Kovuşturmaya yer yok” dese de “kısıtlılık” kararı kaldırıldıktan sonra Kortak ailesinin avukatlarına ulaşan dosyada, her hangi bir delil araştırması yapılmadığı ortaya çıktı. Soruşturmanın dayanağını olay ardından polislerin hazırladığı tutanaklar oluşturdu. Savcılık soruşturma boyunca Kortak’ın kaldığı eve operasyon gerçekleştiren polislerin silahlarını incelemeye almazken, aynı şekilde polislerin ifadesini, el swaplarını, parmak ve ayak izlerini almadığı ve luminal incelemenin de gerçekleşmediği görülüyor.
Otopsi raporlarında Kortak’ın vücudunda 25 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet ettiği, 21 adet yaralanmanın her birinin tek başına öldürücü nitelikte olduğu, 4 adedinin ise öldürücü nitelikte olmadığına yer verildi. Bu atışlar içerisinde 27 ile işaretlenen atışın baş kısmına-ense bitişiğe yakın atış mesafesinden yapıldığına yer veriliyor.
Hazırlanan Balistik İnceleme Raporuna göre ise olay yerinde elde edilen ve polislere göre Kortak’a ait olduğu iddia edilen 3 adet silahtan tespit edilen 3 adet kovan ve 1 adet mermi çekirdeği ibaresine yer veriliyor. Aynı raporda çok sayıda mermi çekirdeği gömleği, mermi çekirdeği ve kovanın olay yerinde bulunduğu, parabellum tipi 68 adet kovan ve 32 adet deforme mermi çekirdeği, 4 adet mermi çekirdeği gömleğinin olay yerinde tespit edildiği belirtildi. Yine raporda olayda kullanılan silahların gönderilmesi halinde hangi silahtan kurşunların atıldığının tespit edilebileceği belirtilmiş; ancak savcılığın bu yönlü bir girişimi bulunmadığı da dosya da görülüyor.
Avukatlara verilen dosyada olay anına ait olay yeri inceleme kamera kayıtları ile fotoğraflara ve operasyona dair kamera kayıtları ile parmak izi inceleme raporları da yer almıyor.
Soruşturma ve operasyona konu olduğu iddia edilen ihbarın 3 Aralık 2015 tarihinde yapıldığı ve dosya esasına da 131 bin 280 sayısı ile kayıt edildiği, ancak bir gün sonra, 4 Aralık 2015 tarihinde ölüm olayı ile ilgili açılan dosya numarası 167 bin 239 olması da kuşku ile karşılanıyor. Savcılığın aynı şekilde tanık olarak da kimseyi dinlemediği ortaya çıktı.
Bu haber en son değiştirildi 29 Aralık 2019 21:04 21:04
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyetiyle 11 yıl 8 ay hapis…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın danışmanı Ahmet Sever, Mustafa Varank’ın açtığı 'Ak trol' davasından…
"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan gazeteci Fatih Altaylı, "Olağan ve alışık…