RÖPORTAJ | Antep'in komünist adayı konuştu: Halkımızın seçeneksiz olmadığını göstereceğiz

Gaziantep bağımsız komünist başkan adayı Sibel Altıntaş: Komünistlerin belediyelerinde rant yok, ihale yok, adam kayırma, yandaşlık yok, gerici vakıflara yer yok, kentsel dönüşüm adı altında emekçileri müteahhitlere ömür boyu borçlu kılmak yok.

RÖPORTAJ | Antep'in komünist adayı konuştu: Halkımızın seçeneksiz olmadığını göstereceğiz
HABER MERKEZİ

Gaziantep kenti, emperyalizmin 2011’de komşu Suriye’ye başlattığı müdahalenin en yakın tanıklarından bir tanesi. Gerek emperyalizmin taşeronu cihatçı çetelerin örgütlenme havzalarından bir tanesi olması ile gerekse Suriyeli sığınmacıların Türkiye’deki ilk adresi olması ile 8 yılı aşkın bir süredir savaşın bütün yıkıcılığına şahit oluyor kent halkı. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bu müdahalenin en büyük ortaklarından AKP’nin elinde de olsa kentte komünistler de var ve her geçen gün örgütlenmeye ve büyümeye devam ediyorlar. 31 Mart yerel seçimlerinde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın bağımsız komünist adayı Sibel Altıntaş ta bu isimlerinden bir tanesi.

1972 Halfeti doğumlu Altıntaş için ilkokul yılları, 12 Eylül darbesinin acımasızlığı nedeni ile tahribat içinde geçiyor. Köyündeki ilkokulunun bahçesinin içinin panzerlerle dolu olduğunu söylüyor ve ekliyor:

“Biz köylü çocuklar pek bir şey anlamıyorduk korkudan başka, biraz daha büyüyünce 12 Eylül’ün devrimcilere zulüm anlamına geldiğini öğrendik. İlkokula başladığımda babam trafik kazası geçirdi, 1 yıl kadar hastanede kaldı. O dönemin maddi yükleri nedeni ile de okulu bırakmak zorunda kaldım. Bu benim içimde hala taşıdığım bir yaradır.”

HİÇ KOPMAYAN YOLDAŞLIK

Bu tahribat nedeniyle 18 yaşına kadar devrimci olmaktan korktuğunu belirten Altıntaş’ın hayatı Gaziantep’e yerleştiğinde değişiyor. Bu düzeni değiştirmenin tek yolunun örgütlü mücadele olduğunu Gaziantep’te devrimcilerle tanıştıktan sonra anladığını ifade ediyor.

“Benim coğrafyamda yaşamak çok zordu küçücük bebeğimle köyüme giderken bebeğimin üzeri bile aranıyordu. Bu durum bana her defasında daha çok çalışmamız gerektiğini öğretiyordu bir de insan hakları savunuculuğunu” diye özetliyor mücadeleye adım attığı yılları. Sonra İHD süreci. Uzun yıllar İHD’de yöneticilik yapan Altıntaş, insan hakları mücadelesinden partili mücadeleye evrilen süreci şöyle özetliyor:

“İHD’de çalışma yapmaya başladım. Buralarda kadın ve iki çocuklu bir komünist olunca elbette zorluğu vardı. Git önce çocuğunu büyüt sonra yaparsın deniliyordu. Ama yağma düzeni çok acımasız saldırıyordu. Bir yandan da Kürt sorunu tüm yakıcılığı ile büyüyordu. Bir gün Sosyalist İktidar Partisi (SİP) üyesi arkadaşların bana verdiği emperyalizmle mücadele kitabı aracılığı ile Kürt sorununun çözümünün bütün meselelerde olduğu gibi emperyalizmle mücadeleden geçtiğini net bir şekilde anladım. Bir de 28 Şubat’la birlikte türbanın bireysel özgürlüktür söylemi Türkiye solunun büyük bölümü savunurken o gün ‘Türban Neyi Örtüyor’ bildirisi dağıtan bugün de birlikte yol yürüdüğüm arkadaşlarımla hiç kopmayan yoldaşlığım başladı.”

“DOSTLARIMIZ İDDİALARIMIZA SADIK KALDIĞIMIZI GÖRDÜLER”

Sohbetimiz yerel seçimler ve adaylık süreci ile devam ediyor. Adaylığını açıklamasının ardından nasıl geri dönüşler aldığını sorduğumuzda bizi şöyle yanıtlıyor:

“Aslında sanayi kenti olan bugünlerde rant ve gericilik ile anılan Gaziantep’te halkı seçeneksiz bırakmak olmazdı. O yüzden parti olarak bu kararı aldık. Bildiğiniz gibi adaylığımızı 3 Şubat’ta partimiz Türkiye Komünist Hareketi’nin Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda yaptığı etkinlik ile duyurduk. Haramilerin yağma düzenine karşı tek devrimci seçeneğe destek verin dedik. Gaziantep kamuoyundan çok güzel geri dönüşler oldu. Bizimle birlikte bu heyecanı yaşayan dostlarımız, yolumuza devam ediyoruz derken koyduğumuz iddialarımıza sadık kaldığımıza gördüler. Gaziantep’te sosyalizm adına umutlandıklarını bize hissettirdiler. Gaziantep’e döndüğümde çağrımızla heyecanlanan arkadaşlar hemen aramaya başlayıp seçim çalışmalarında biz de varız dediler.”

Gaziantep’te sağın sağla yarıştığını söyleyen Altıntaş, adayların şimdiden ihale pazarlıklarına başladığını vurguluyor ve ekliyor:

“AKP’nin karşısına 24 Haziran ‘da AKP’de milletvekilliği için aday adayı olmuş birini çıkarıyorlar. Bir diğer aday ise Türkiye’de belediyelerde ilk yağmayıilk özelleştirmeyi başlatan kişi. Hal böyle olunca yağma yok sosyalizm var diyen bizler halkımıza bunların hepsinin aynı olduğunu tane tane anlatacağız. Halkımızın seçeneksiz olmadığını göstereceğiz.”

“İNSANCA YAŞANACAK BİR DÜZEN VADEDİYORUZ”

Sohbetimizin son sorusu ise Altıntaş’ın adaylık sürecinde karşına sıkça çıkan ve çıkacak “Vaatleriniz ne sorusu” oluyor. Altıntaş, düzen partilerinin “komünistlere oy verirsen oyun boşa gider” söylemi ile yurttaşların oy hakkını kendi ipoteğine aldığını ve yurttaşları kul yerine koyduğunu vurgulayarak vaatlerini şöyle özetliyor:

“Komünistlerin belediyelerinde rant yok, ihale yok, adam kayırma, yandaşlık yok, gerici vakıflara yer yok, kentsel dönüşüm adı altında emekçileri müteahhitlere ömür boyu borçlu kılmak yok. Belediye işi gönül işi deyip seçilmek yok. Halkın parasını kendi parası gibi kullanacağı, o parayı seçim araçlarına yatırdığı, aşiret reislerini karşıma çıkan adayın kafasına sıkarım diyenleri bu memleket def etmeyi ve insanca yaşanılacak bir düzeni vadediyoruz.”