Aşırı uzmanlaşma

Konu ne kadar daraltılırsa uzmanlaşma o derece etkili olur. Ancak diğer yandan, uzmanlaşmanın yaratıcılığı körelttiği de yine bilinen bir gerçektir. Çünkü uzmanlaşma belli düşünce kalıpları yaratır, düşünce biçimi kalıplaşır, belirli alternatifler içinde sıkışılabilir.

Prof. Dr. İzge Günal

 

Yazılarımı düzenli okuyanlar farkındadır, bir süredir sonuna geldiğimizi düşündüğüm bilimsel paradigmanın aşılması sorununu tartışıyorum. Doğru mu bilmiyorum ama çözümü, var olan sistemin tıkandığı noktalarda aramak gerektiği kanısındayım. Bunlardan bir tanesi de aşırı uzmanlaşma sorunu olsa gerek.

Aşırı uzmanlaşma ile anlatılmak istenen araştırmacıların çok dar, hatta mikro denilebilecek uzmanlık alanları içerisine sıkışıp, bunun dışına çıkamaması ve genel bilimin gelişmesinden kopması olarak tanımlanabilir. “Fragmantasyon” olarak adlandırılan bu durumun en büyük zararı, araştırmacıların üzerinde çalıştıkları problemin çözümünün diğer disiplinlerce bulunmuş olmasına veya çözümü kolaylaştıracak gelişmeler olmasına karşın, bundan habersiz olmalarıdır. Avrupa ülkeleri arasında düzenlenen bir çalıştayda İtalya, bunun araştırma etkinliklerinin güdük kalmasının temel nedeni olarak görüyordu.1

Tarihte ilk uzmanlaşmanın tıpta olduğu kabul edilmektedir. MÖ 5. yüzyılda yaşamış olan Herodot, döneminden 2000 yıl önce Mısır’da uzmanlaşmanın başladığını söylemekte ve “Tıp çalışanları o şekilde bölünmüştür ki her biri bir hastalığın iyileştiricisidir ve tüm ülke kimi diş, kimi göz, kimi de gizli hastalıklar üzerinde uzmanlaşmış hekimlerle doludur” diyerek hayretini dile getirmiştir.

İnsanın bir yenilik ya da buluş yapabilmesi için, elbette karşı çıkabilecek kadar iyi bildiği bir geleneğe sahip olması gerekir. İster sanatta olsun ister bilimde, yenilik ancak eski geleneklere karşı çıkılarak yapılır. Bunun için ise karşı çıkılan konunun tüm ayrıntılarının bilinmesi gerekir. Kısaca ifade etmek gerekirse bir konuda bir şeyler üretebilmek için, o konuda uzmanlaşmak gerekir. Konu ne kadar daraltılırsa uzmanlaşma o derece etkili olur. Ancak diğer yandan, uzmanlaşmanın yaratıcılığı körelttiği de yine bilinen bir gerçektir. Çünkü uzmanlaşma belli düşünce kalıpları yaratır, düşünce biçimi kalıplaşır, belirli alternatifler içinde sıkışılabilir. Ancak her alanda olduğu gibi, bilimdeki uzmanlaşmada çağımızın en etkili gerçekliğidir. Örneğin, hep aynı üç beş hastalığı tedavi eden bir kişi hekim olarak bu hastalıkların tedavisinde ustalaşabilir ama bu ustalığı ölçüsünde de bilimsel yaratıcılığı körelir ve uzmanlaşma ne kadar artar ne kadar fazla bölünürse, bütünü görme ve bütünün parçaları arasındaki ilişkiyi yakalama şansı da o kadar azalır.2

Yukarıda da değindiğim gibi aşırı uzmanlaşma tıpta çok daha eski ve belirgin. Ancak uzmanlaşmadan aşırı uzmanlaşmaya geçişin de sanayi devrimiyle, kapitalizmle birlikte olduğunu görmek gerekiyor.  Emeğin bölünmesinin kapitalist bir kural olarak tıptaki uzmanlaşmada da rol oynadığı genel olarak kabul edilmektedir. Aşırı uzmanlaşma veya bilimin parçalanması daha doğrusu bilim insanının bütünden uzaklaşması, yüzeysel bir yaklaşımla aslında kişiyi tatmin edici bir durumdur; insan dar alanın hâkimi görebilir kendini deyim yerindeyse. Ancak az sayıda merkez ve bu merkezlerdeki kişiler dar uzmanlık alanlarının sonuçlarının nasıl birleştirilebileceğine egemendir; tıpkı üretim bandında olduğu gibi. Aşırı uzmanlaşma aslında bilimde tekeller oluşturmanın yerel halidir. Bilim insanı, bilimin felsefesinden kopup, bir tür teknisyen düzeyine inmektedir. Ve uzmanlık alanı daraldıkça, sayısal (dijital) olarak ifade edilme olanağı, böylece de kontrol edilebilirliği artar.

Peki, bu bir yazgı mı? Değil elbette. İşte bu noktada uzmanlaşırken yaratıcılığı kaybetmemek gerekiyor çünkü iyi bir bilimsel çalışma yapmak için bu iki özelliği de gereksinim vardır. İşte bu işi başaran, çelişkiyi ustaca çözen kişi bilimci olabilir. Denge bozulup, çalışmaya özel yeni bir denge kurmaktır bu özünde. Bilimselliğin devrimciliği budur işte.

 

1Medical Research Systems in Europe. Elsevier, 1973.

2https://gazetemanifesto.com/2019/alan-degistirmek-289350/

Yazarın Diğer Yazıları
Bilim ve laiklik 1 Eylül 2024
Carmina Burana 18 Ağustos 2024