17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının ardından istifa eden veya görevlerinden alınan 4 eski bakanla ilgili TBMM’de araştırma komisyonu kurulmuştu.
TBMM Başkanlığı, 21 Kasım 2014’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazı göndererek, komisyon tarafından yürütülen soruşturmayla ilgili basın ve yayın organlarınca, soruşturmanın gizliliğini ihlal edici ve masumiyet karinesini zedeler şekilde yayınlar yapıldığı belirterek soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için yayın yasağı talep etmişti. Başsavcılığın talebi üzerine mahkeme soruşturma bitene kadar yayın yasağı almıştı.
Mahkeme “kişilik haklarının zedelenmesinin önlenmesi, şöhret ve diğer haklarının korunmasının sağlanması” bakımından, TBMM Soruşturma Komisyonu’nun istemiş ve getirtmiş olduğu bilgi ve belge içerikleri ile komisyonun tanık, bilgi sahibi, bilirkişi sıfatıyla veya diğer ilgililer olarak beyanlarına başvurduğu kişilerin komisyona vermiş oldukları beyanlarına yönelik olarak yayın yasağına karar vermişti.
Euronews‘te yer alan habere göre, itirazları reddedilen Halk Radyo ve Televizyonculuk AŞ son olarak AYM’ye başvurarak ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğini savunmuştu. AYM, Halk TV’nin başvurusu üzerine ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçeli kararında AYM yayın yasaklarının keyfiliğine dayanmaması gerektiğini bildirdi.
AYM kararında Anayasa’nın 28. maddesininde ifade ve basın özgürlüğünün önleyici tedbir niteliğindeki yayım yasaklarıyla geçici olarak sınırlanmasına izin verdiğine dikkat çekerek “… ‘yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi’ sebebi dışında olaylar hakkında yayım yasağı konulamayacağı ifade edilerek yayım yasağı yönünden sınırlama sebeplerinin de sınırlandığı görülmektedir.” değerlendirmesini yaptı.
AYM, ifade ve basın özgürlüğü yönünden oluşturduğu tehlikenin ağırlığı doğrultusunda yayım yasağının; “kamu otoriteleri tarafından gerçekleştirilebilecek muhtemel suistimalleri engelleyecek belirli ve kesin kurallar ile sıkı denetim öngören özel bir kanunu düzenleme uyarınca gerçekleştirilmesi” gerektiğini kaydetti.
Kanunilik ölçütünün sınırlamaya ilişkin kuralın “erişilebilirliği” ve “öngürülebilirlği” ile kesinliğini ifade eden “belirliliğini” garanti altına aldığını bildiren Yüksek Mahkeme, “Belirlilik, bir kuralın keyfiliğine yol açmayacak bir içerikte olmasını ifade eder… Böylece hukuk güvenliği sağlanarak kamu gücünü kullanan organların keyfi davranışların önüne geçilmiş olur.” değerlendirmesini yaptı.
Kararın oy biriliği ile alınması ise dikkat çekti.
Meclis Soruşturma Komisyonu yolsuzluk ve rüşvetle suçlanan 4 eski bakanın Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar vermişti.
Bu haber en son değiştirildi 17 Eylül 2019 10:51 10:51
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'nın TUSAŞ saldırısına yönelik tezkeresi kabul edildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), TUSAŞ'a yönelik terör saldırısını en şiddetli şekilde kınayarak, saldırının sorumluları,…
İspanya'da sol koalisyon hükümeti, son yıllarda artan ev kiralarına karşı özel üniversitelere öğrencilerine kalacak yer…
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, PKK lideri Abdullah Öcalan için yapılan çağrı ve 'çözüm süreci'…
MHP TBMM Grup Danışmanı olarak görev yapan Oğuzhan Güngör, Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan çağrısını eleştirdiği…
Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetinde, babası Arif Güran ve…