Binali Yıldırım'dan 'kınama'
Binali Yıldırım, başbakanlık için kiralanan lüks aracını seçim kampanyasında kullanmasına ilişkin, "Bu ülkede Başbakanlık yapmış, Meclis Başkanlığı yapmış herkese, şahsına, gece-gündüz, 24 saat, hiçbir kısıtlamaya mahal olmadan araç verilir. Bu konuların gündeme getirilmesini kınıyorum." dedi.

Cumhur İttifakı’nın İBB Başkan adayı AKP’li Binali Yıldırım’ın başbakanlık için kiralanan lüks aracını seçim kampanyasında kullandığı ortaya çıkmıştı. Yıldırım bununla ilgili olarak olayın çarpıtıldığını öne sürdü ve “Bu konuların gündeme getirilmesini kınıyorum” dedi.
Doğu Güneydoğu Anadolu Kalkınma Vakfı üyeleriyle Tuzla Ay Yıldız Sosyal Tesisleri’nde yaptığı toplantının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Yıldırım, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Ben bu tartışmaları esefle izliyorum. Benim hakkımda başka buldukları bir şeyi olmayanlar, aracım, Başbakanlık evinde oturduğum gibi hakikati olmayan konularla uğraşıyorlar. Ben 17 yıldır bu ülkeye hizmet ediyorum. Milyarlarca lira bütçe yönettim. Her kuruşun hesabını verdim. Bundan sonra da vermeye hazırım. Olayları çarpıtmaya gerek yok. Bu ülkede Başbakanlık yapmış, Meclis Başkanlığı yapmış herkese, şahsına, gece-gündüz, 24 saat, hiçbir kısıtlamaya mahal olmadan araç verilir. Korumalar verilir. Kaldı ki, ben bunları en asgari düzeye indirmiş durumdayım. Bu konuda zaten haksız bir saldırıyla karşı karşıya olduğum için koruma bile doğru dürüst yanımda taşımıyorum. Bütün bu düzenlemeler benim dışımda yapılan şeyler. İstesem de bunları ret edemem. Çünkü, ben Türkiye Cumhuriyeti’nin 15 Temmuz darbesini yaşamış bir Başbakanım. Bu konuların gündeme getirilmesini kınıyorum.”
“ŞERİATIN KESTİĞİ PARMAK ACIMAZ”
Yıldırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İmamoğlu için “‘Valimiz seçim sonrası hukuki süreçte hakkını arayacaktır. Bu süreç Ekrem İmamoğlu’nun önünü de kesebilir, yargının kararıyla’dedi. Siz neler söylersiniz bu konuyla ilgili?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Türkiye bir hukuk devleti. Eğer birisi mağdur olmuşsa tabii ki hakkını arayacaktır. Ordu Valisi de olabilir, sade bir vatandaş da olabilir, bir belediye başkanı da olabilir. Türkiye adalet sistemi içerisinde bu meseleler ele alınır ve sonuç ortaya çıkar. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Peşinen kime ne karar verileceğini söylemek adil olmaz. Bizim işimiz değil, mahkemelerin işidir.”