Bolivya darbesinin askeri ve sivil ayağı: Darbeciler kimler?
"Latin Amerika'da gerçekleşen hemen hemen bütün Amerikancı darbelerde olduğu gibi, sivil figürler tarafından ortam hazırlandıktan sonra özellikle güvenlik güçleri ve ordunun tavrı belirleyici oldu."
KUBİLAY CENK
Dünya kamuoyu Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’e yönelik Amerikancı darbeyi ve ardından yaşanan gelişmeleri konuşuyor. Morales’e yönelik darbe konuşulsa da, sivil-asker darbecilerin ABD ile ilişkileri genellikle konuşulmuyor.
20 Ekim’de gerçekleşen seçimlerin ardından Evo Morales’in usülsüzlük yaptığı ve seçimlere hile karıştırdığı iddia edildi. Ardından ilk önce yoğunlukla muhalefetin bulunduğu Cochabamba şehrinde, daha sonra La Paz ve Santa Cruz da dahil olmak üzere başka şehirlerde göstericiler sokağa çıktı. Gösteriler ikinci haftaya yaklaşırken polis protestocuların saflarına geçmeye başladı ve kısa süre sonra Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman, Devlet Başkanı Evo Morales’in istifasını istedi. İstifa eden Morales, Meksika’nın sığınma teklifini kabul ederek ülkeyi terketti. Bu yazının kaleme alındığı sıralarda ise Jeanine Áñez kendisini geçici devlet başkanı ilan etti.
Latin Amerika’da gerçekleşen hemen hemen bütün Amerikancı darbelerde olduğu gibi, sivil figürler tarafından ortam hazırlandıktan sonra özellikle güvenlik güçleri ve ordunun tavrı belirleyici oldu.
Kaliman’ın Washington geçmişi ve Amerikalılar Okulu
Darbenin kilit isimlerinden biri Morales’in istifasını isteyen Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman. Devlet başkanlığı döneminde Morales ile bilinen herhangi bir anlaşmazlığı olmayan Kaliman’ın Bolivya’nın askeri ataşesi olarak Washington’da bir süre bulunduğu biliniyor. Buna ek olarak, Kaliman’ın da aralarında bulunduğu altı üst düzey yetkili, ABD’nin rejim değişikliği için kullanılmak üzere Latin Amerika ülkelerinden gelen üst düzey subayları eğittiği meşhur Amerikalılar Okulu’nda askeri eğitim aldı. Bu okuldan çıkan subaylar, Latin Amerika ülkelerinde darbeler gerçekleştirmeleriyle biliniyorlar.
Darbenin gerçekleşmesinde polisin rolü de oldukça önemliydi. Göstericilerin tarafına geçen polislerin görüntüleri yayıldı ve ordunun sahneye çıkması için meşru zemini hazırladı. Polis güçleri içerisinde darbeyi destekleyen figürlerin bir kısmının bir değişim programı aracılığıyla Washington’da eğitim aldığı ortaya çıktı.
Öte yandan, Bolivya’daki darbeden sonra Küba Komünist Partisi’nin merkez yayın organı olan Granma’da yayınlanan bir makalede, 2016’da Morales’in talimatıyla kurulan Anti Emperyalist Askeri Akademi’de ders veren yetkili, ordu içerisindeki Amerikancı eğilimlere şu sözlerle dikkat çekiyor:
“(…) Bu durumu, Evo’nun davetiyle ülkenin üç silahlı kuvvetlerinin üst rütbeli subaylarına anti-emperyalizm kursu sunarken doğrulama fırsatı buldum. Bu olayda, bu kişilerin Soğuk Savaş döneminden kalma karşı-devrimci ABD sloganlarıyla, ülkenin yerli bir devlet başkanına sahip olmasına yönelik duydukları açık nefretle yaptıkları saldırıların boyutu karşısında dehşete düşmüştüm.”
Darbe sonrasında basına sızdırılan ses kayıtlarında da oldukça önemli detaylar var. Mevcut ve emekli polisler, askerler ve Morales karşıtı muhalefet arasından sivil figürlerin planladığı darbenin ABD tarafından açıkça desteklendiği anlaşılıyor. Bu kişiler ABD’nin Latin Amerika’daki rejim değişikliği prensleri Marco Rubio ve Ted Cruz ile iletişim halindeler. Cruz ve Rubio ikilisi geçtiğimiz yıl Venezuela’da yaşanan darbe girişiminde de kilit konumdaydı. Ses kayıtlarının tamamına buradan ulaşılabilir.
Bolivya muhalefeti ve kutsal ittifak
Latin Amerika’daki ABD destekli darbelerin çoğunda dikkat çeken bir detay var. Darbeyi gerçekleştiren muhalif gruplar ülkenin egemen sınıfları arasından çıkıyor ve köktendinci eğilimlere sahip oluyorlar. Bolivya’da da ordu, kilise ve elitler arasındaki “kutsal ittifakın” gerçekleştiği görülüyor.
Darbe gerçekleştikten sonra muhalefetin önde gelen isimlerinden Luis Fernando Camacho’nun başkanlık sarayında önünde İncil ile çekilmiş bir fotoğrafı sosyal medyada yayılmıştı. Panama Belgeleri’nde adı geçen Camacho demokratik yollarla herhangi bir seçim kazanamasa da Santa Cruz Gençlik Örgütü (UJC) adlı aşırı sağcı ve ayrılıkçı bir paramiliter grup tarafından desteklendi, 2002’de bu grubun başkanı seçildi. Grup, yerli halka, solculara ve gazetecilere olan saldırılarıyla biliniyor ve Devlet Başkanı Morales’e yönelik suikast girişimleri başarısızlığa uğradı. Ayrıca Camacho Venezuela’daki darbe girişimini de açıktan savundu ve Brezilya’nın faşist lideri Bolsonaro’ya destek mesajlarıyla gündeme geldi.
Kendini devlet başkanı ilan ederken elinde büyük bir İncil bulunan ve “İncil başkanlık sarayına geri döndü. Bolivya’yı Satanist yerli halktan kurtardık.” şeklinde açıklama yapan Jeanine Áñez’in sözlerinde de yine UJC’nin siyasal söylemleri öne çıkıyor. Zira UJC, Morales’in mensubu olduğu yerli halka olan ırkçı düşmanlığıyla biliniyor ve 2006’dan beri ülkenin Satanist gruplar tarafından yönetildiğini iddia ediyordu. Bolivya, Morales döneminde çok uluslu bir ülke statüsüne geçmiş, yerli halkın haklarını yasal olarak tanımıştı. Göstericilerin bazıları Whipala olarak bilinen yerli bayrağını yakarken, darbeden sonra polis güçleri kol bantlarında bulunan yerli halk bayrağını keserken görüntülenmişti.
Tarihte örnekleri bol bir darbe
Sivil ve ordu ayağıyla birlikte Bolivya’da Morales’i sürgüne gitmeye zorlayan darbe Latin Amerika coğrafyasında yeni değil. Muhalefetin emperyalizmle işbirliği, ırkçı ve köktendinci eğilimleri ve Bolivya güvenlik güçlerinin yaptıkları daha önce defalarca yapıldı. Figürler farklı fakat senaryolar aynı.
Evo es el presidente!