ÇEVİRİ ODASI | Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni ilgilendiren tarihsel meseleler

Tarih üzerinde oynama yapılamaz ve gerçekler tartışmasızdır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi uzun zamandır Çin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve asla ‘’Doğu Türkistan’’ olarak adlandırılmamıştır.

ÇEVİRİ ODASI | Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni ilgilendiren tarihsel meseleler
Çeviren: Barış Tunca

 

Önsöz

Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Çin’in kuzey  batısı ve Avrasya bölgesinin iç kısmında bulunur. Sekiz ülkeye komşuluk etmektedir:  Moğolistan, Kırgızistan, Rusya, Kazakistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan. Tarihte, Ünlü İpek Yolu’nun çeşitli kültürlerin toplandığı dünyanın geri kalanından Çin’e bağlandığı bir yerdi.

Çin çok uluslu, birleşmiş bir ülkedir ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki çeşitli etnik gruplar uzun zamandır Çin ulusuna mensuptur. Uzun tarihi boyunca Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin gelişimi, Çin’in gelişimiyle yakından bağlantılı olmuştur. Yine yakın zamanlarda Çin’in içinden ve dışından muhalif güçler, özellikle hizipçi kutup, radikal dinciler ve teröristler tarihi çarpıtarak Çin’i ayırıp bölmeyi denedi. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin antik zamanlardan beri Çin bölgesinin, içinde farklı etnik grupların yaşadığı bir parçası olduğu,  birçok kültürün birbiriyle iletişim halinde olduğu ve farklı dinlerin bir arada varlık sürdürdüğü gerçeklerini reddediyor. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni ‘’Doğu Türkistan’’ olarak adlandırıp bağımsızlık için yaygara koparıyorlar. Farklı etnik grupları ve Çin kültürüne entegre olmuş çeşitli etnik kültürleri Çin’den ayırma çabası içindeler.

Tarih üzerinde oynama yapılamaz ve gerçekler tartışmasızdır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi uzun zamandır Çin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve asla ‘’Doğu Türkistan’’ olarak adlandırılmamıştır.

Uygur etnik grubu tarih sahnesine uzun süren göçler ve entegrasyon süreçleri sonucunda çıkmıştır; yani Çin ulusunun bir parçasıdır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde farklı kültür ve dinler bir arada var olmuştur ve etnik kültürler Çin medeniyetinin kapsamında büyüyüp gelişmişlerdir. İslam Uygurlar’ın ne yöresel ne de temel inanç sistemi değildir. Köklerini Çin kültüründen almış ve doğruca Çin içinde büyümüştür.

I. Sincan Uygur Özerk Bölgesi uzun zamandır Çin’in ayrılmaz bir parçası olmuştur

Çok uluslu, birleşmiş bir ülke olarak Çin, tarih sahnesine ekonomik ve sosyal gelişmeler sonucunda çıkmıştır. Tarihsel olarak, günümüz Çin ulusunun atalarını besleyen Doğu Asya,  hem göçebeliğin olduğu hem de tarım yapılan alanlara sahipti. Farklı geçim ve hayat tarzlarına sahip çeşitli etnik gruplar iletişim kurup birbirlerini tamamladılar, birlikte göç edip yaşadılar*. Çatışma ve entegrasyon süreçlerini yaşayıp Çin’i birleşmiş bir ülke olma yolunda ileri taşıdılar. Çin tarihinde Xia, Shang ve Zhou hanedanları,  Sarı Nehir’in orta ve aşağısını kaplayan çok geniş bir alan olan Merkezi Ovalar’ da başarılı bir şekilde tarih sahnesine çıkan ilk hanedanlardır.  Komşu klanlar, kabileler ve kabile ittifakları ile ortak isimleri Zhuxia ve Huaxia olan daha büyük etnik gruplarla uyum içinde yaşamışlardır. İlkbahar ve Sonbahar döneminden Savaşan Devletler dönemine kadar Huaxia toplulukları komşu klanlar, kabile ve kabile ittifaklarıyla iletişim kurup karışmaya devam ettiler ve kademeli olarak yedi bölge (Qi, Chu, Yan, Han, Zhao, Wei ve Qin) oluştu. Bunlar, doğuda Yi, güneyde Man, batıda Rong ve kuzeyde Rong gibi etnik gruplara iletişimlerini sürdürdüler. Milattan önce 221 yılında Qin imparatoru ilk birleşik feodal hanedanı kurdu. Milattan önce 202 yılında ismi daha sonradan İmparator Gaozu olarak bilinecek olan Liu Bang, Han adında başka bir birleşmiş feodal hanedan kurdu. Han döneminden orta ve geç Qing dönemlerine kadar Sincan bölgesindeki Tanrı Dağları’nın kuzey ve güneyi Batı Bölgeleri olarak adlandırılıyordu. Han hanedanında Sincan resmi olarak Çin topraklarına dahildi. Kimisi güçlü kimisi zayıf olmak üzere Merkezi Ovalar’ da daha sonraki hanedanlar, Batı Bölgesi’ ile ya daha sıkı ya da daha gevşek iletişim kurdular ve merkezi otoriteler ya daha hareketli ya da daha uyuşuk şekilde yönettiler. Ama bütün bu hanedanlar Batı Bölgeleri’ni Çin toprağı olarak gördüler ve Sincan üzerinde yargı hakkını kullandılar. Çin’in birleşmiş birçok uluslu ülkeye dönüşmesindeki uzun ve şekillendirici süreç boyunca çok sayıda etnik grup geniş topraklarını geliştirmek ve Çin ulusunu inşa etmek için beraber çalıştı. Çok uluslu Çin’in birleşmesi, Sincan’daki etnik gruplar dahil olmak üzere bütün Çin ulusunun ortak bir çabası sonucudur.

Erken Batı Han Hanedanlığı döneminde Çin’in kuzeyindeki göçebe Xiongnu halkı Batı Bölgeleri’ni kontrol etti ve zaman zaman Merkezi Ovalar’a saldırdı. İmparator Wudi tahta geçtikten sonra birkaç askeri ve politik karşılık verdi. Milattan önce 138 ve 119 yıllarında hükümet Rouzhi ve Wusun halklarını bir birlik oluşturup Xiongnu’ya karşı savaşmaya ikna eden Zhan Qian’ı Batı Bölgeleri’ne elçi olarak atadı. Milattan önce 127 ve 119 tarihleri arasında üç farklı tarihte Batı Han yetkilileri Xiongnu’ya ağır kayıplara mal olan güçlü birlikler yolladı*. Sonra Merkezi Ovalar ve Batı Bölgeleri arasındaki önemli geçiş noktalarına 4 makam- Wuwei, Zhangye, Jiuquan ve Dunhang- kurdular. Milattan önce 101 yılında Batı Han, Luntai gibi birkaç bölgedeki boş arazileri tarıma elverişli hale getirmek için garnizon birlikleri yolladı ve onları yönetmesi için yerel subaylar atadı. Milattan önce 60 yılında doğu Tanrı Dağları’nın kuzeyinde hüküm süren Xiongnu kralı teslim oldu. Bu teslimiyet Batı Bölgeleri’ni  Han topraklarına kattı. Aynı sene Batı Bölgeleri’nin askeri ve politik idaresi için  Batı Bölgeleri Öncü Yönetimi kuruldu. 123 yılında Batı Bölgeleri Öncü Yönetimi yerini Batı Bölgeleri’ni yönetmeye devam edecek olan Batı Bölgeleri Garnizonu’na bıraktı. Üç İmparatorluk Dönemi’nin Wei Krallığı Batı Bölgeleri’ni yönetmek için bir garnizon komutanı konuşlandırarak Han sistemini benimsedi. Batı Jin Hanedanlığı askeri ve politik yönetimi sağlamak için bir garnizon komutanı ve bir vali atadı. Üç İmparatorluk Dönemi ve Jin Hanedanlığı süresince Xiongnu, Xianbei, Dingling, ve Çin’in kuzeyinde bulunan Wuhuan ülkenin iç kısımlarına göç edip Han etnik grubuna entegre oldular. 327 yılında Eski Liang rejimi Batı Bölgeleri’ne makam ve vilayet sistemi ile yayıldı ve Turfan Havzası’na  Gaochang  Bölgesi’ni kurdu. 460 yılından 640 yılına kadar Turfan Havzasında Gaochang merkezli Uygur Krallığı ve nüfusun temelini oluşturan Han halkı Kan, Zhang, Ma ve Qu aileleri tarafından başarılı bir şekilde yönetildiler.

Sui Hanedanlığı Merkezi Ovalar’daki bu uzun süreli bölünmüşlüğe son getirdi ve makam ve vilayet sistemine adapte olmuş olan Batı Bölgeleri’ne yayıldılar.Türk, Tuyuhun, Dangxiang, Jialiangyi, Fuguo ve bazı etnik gruplar Sui otoritesine boyun eğdi. Tang hanedanlığında merkezi hükümet Büyük Anxi Önce Yönetimi ve Büyük Beiting Öncü Yönetimi’ni kurarak Batı Bölgeleri üzerindeki hakimiyetini sağlamlaştırdı. Khotan Krallığı(milattan önce 232-1006)ı’nın yönetici klanı, Tang imparatoru ile kan bağı olduğunu iddia ederek soyadını Tang imparatorunun soyadı olan Li olarak değiştirdi. Song hanedanlığında Batı Bölgeleri’ndeki yerel rejimler Song’a hürmet ettiler. Karahanlılar Song imparatoruna hürmet için elçiler gönderirken Uygur kralı kendini ‘’Batı Bölgeleri’nin yeğeni’’ Song imparatorunu ise ‘’amca’’  olarak adlandırıyordu. Yuan Hanedanlığı’nda merkezi hükümet askeri ve politik işlerin idaresi için Batı Bölgeleri’nde Beiting Hükümeti ve Uzlaştırma Görevlileri Ofisi* ni kurarak yönetimini sağlamlaştırdı. 1251 yılında Batı Bölgeleri’nde idari vilayetler sistemi benimsendi. Ming Hanedanlığı’nda imparatorluk mahkemesi Hami Garnizonu’nu ve akabinde Jiayu Geçidi ve Kumul arasında altı garnizon şehri-Anding, Aduan, Quxian, Handong, ChijinMengu, Shazou- kurdu. Qing Hanedanlığında emperyal mahkeme Junggar rejimi tarafından yönetilen ve kuzeybatı sınırını tarif eden bir isyan bastırdı. Sonra Sincan’ı yönetmek için daha sistematik politikalar benimsedi. 1762 yılında Qing hükümeti İli Yönetici Makamı’nı kurarak askeri ve politik yönetimin kombinasyonu olan bir sistem benimsedi. 1884 yılında bir eyalet kurup adını ‘’Xinjiang (yeni iade edilen arazi)’’ olarak değiştirdi.1911 Devrimi’ne karşılık olarak Sincan, Çin Cumhuriyeti’nin idari yönetimine girmiştir*.

II. Sincan Uygur Özerk Bölgesi asla “Doğu Türkistan” olmamıştır

Türkler(Çince’de Turjue) kökleri altıncı yüzyılın ortalarının Altay Dağları’na dayanan göçebelerdir. Türkler  552 yılında Cücenler Hanlığı’nı bitirerek 583 yılında Altay bölgesinin iki yanına da yerleşecek olan Göktürk Kağanlığı’nı kurdular. Tang Hanlığı Doğu Göktürk Kağanlığı’nı bozguna uğrattı(583-630) ve Batı Göktürk Kağanlığı’nı saf dışı bırakmak için Uygurlar ile işbirliği yaptı (583-657), böylece Batı bölgeleri üzerinde otoritesini sağlamlaştırdı. Kuzeyde göç ettirilen Doğu Türkleri Tang hanedanlığına karşı ayaklandılar ve İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı’nı kurdular. Bu ayaklanma 744 yılında Tang Hanlığı ve Mobei’ deki Uygur ve Karluk halkları tarafından bastırıldı. Uygurların lideri Kutlug Bilge Khagan’a Tang sarayında bir unvan verildi ve o da Mobei bölgesinde bir kağanlık kurdu. Sekizinci yüzyılda göçebe Türkler son kağanlıklarının çöküşü sebebiyle dağıldılar. Orta ve Batı Asya’ya olan göçleri sırasında yerli kabileler ile karıştılar ama yeni oluşan bu halklar antik Türkler’den farklıydılar. O zamandan beri Türkler Çin’in kuzey bölgelerinden yok oldular.

Çin tarihinde Sincan asla ‘Doğu Türkistan’ olarak anılmamıştır ya da ‘’Doğu Türkistan’’ diye bir eyalet hiçbir zaman var olmamıştır. 18. Yüzyıldan 19. Yüzyılın başlarına batı nın çeşitli Türk dilleri(Altay dillerinin kolları)  arasında bir ayrım yapmasından ötürü bazı akademisyen ve yazarlar, kabaca Doğu Sincan’dan Orta Asya’yı kaplayan Tanrı Dağları’nın güneyi ve Afganistan’ın kuzeyini  ifade etmek için ‘’Türkistan’’ deyimini buldular. Pamir Dağları’nın iki tarafını da ‘’Doğu Türkistan’’ ve ‘’Batı Türkistan’’ olarak isimlendirdiler. 20. Yüzyıl başında ‘’Pan-Türkizm’’ ve ‘’Pan-İslamizm’’ Sincan’a tecavüz eder duruma geldiği gibi Çin’in iç ve dışından ayrılıkçılar coğrafi konseptleri  politize edip, Türkçe konuşan ve İslamiyet’e inanan halkları teokratik bir ‘’Doğu Türkistan’’ devleti kurma amacıyla kışkrtmıştır. Bu sözde devletin savunması Çin’i bölmeye kalkışan ayrılıkçıların politik aracı ve programı haline gelmiştir.

III. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki etnik gruplar Çin ulusuna aittir

ULUS

Tarihsel olarak Çin ulusu Merkezi Ovalar ve diğer bölgeler arasında iletişim, değiş-tokuş ve entegrasyon sonucu oluşmuş ve gelişmiştir. Qin dönemi öncesinde ortaya çıkan Huaxia halkı çeşitli halklarla yıllar süren entegrasyon  ve özellikle 500 çalkantılı Sonbahar, Bahar ve Savaşan Devletler Çağları boyunca özellikle Qin ve Han Hanlıkları çatısı altındaki halklar ile kaynaşma sonucu Merkezi Ovalar ve Çin tarihinin çoğunluğu olan Han halkını oluşturdular. Jin, Wei, Kuzey ve Güney Hanlıkları dönemleri süresince özellikle kuzeydeki etnik azınlıklar olmak üzere birçok farklı halk büyük ölçekler halinde göçler ettiler ve bu göçler etnik bir karışma ile sonuçlandı. Yuan Hanlığı’nın kurulması ile beraber 13. Yüzyıl eşi görülmemiş bir politik merkezileşme akabinde eşi görülmemiş şekilde çeşitli etnik grupların Yuan bölgesine göç etmeleri ile sonuçlanan bir sürecin kapısını açtı.

Bu uzun süreç boyunca Çin’in farklı ve özgün etnik grupları birbirleri ile yer değiştirip Çin’in her tarafına yerleşti. Çok ulusluluk Çin’in belirgin bir özelliğidir. Etnik gruplar Çin’in geniş arazileri ve kaynaklarını beraberce keşfedip görkemli ve uzun tarihini oluşturdular.

Sincan antik zamanlardan beri Merkezi Ovalar ile yakın temas halindeydi. Shang Hanlığı’na kadar uzanan bu tarihte Batı Bölgeleri Merkezi Ovalar ile yeşim taşı ticareti yapardı. Han Hanlığı’nda imparatorluk elçisi Zhang Qian, üzerinde tüccar ve devlet görevlilerinin seyahat ettiği İpek Yolu’nu açtı. Tang Hanedanı’nda Merkezi Ovalar ve Batı Bölgeleri’nden tüccarlar at ve ipek ticareti yapıyorlardı. Bu devasa yol Batı Bölgelerini yolda birkaç istasyon olmakla beraber direkt olarak Tang’ın başkenti Chang’an’a bağlıyordu. Batı Bölgeleri’nin egzotik kültürü Chang’an’da çok popülerdi ve Batı Bölgeleri’nde bulunan Hotan ve Karahoca şehirlerine özgü dans ve müzikler Tang sarayında sergilenirdi. Qiuci müziği Merkezi Ovalar’da büyük bir ün kazandı ve Sui, Tang ve Song hanedanlarında saray müziğinin önemli bir bileşeni oldu. Modern zamanlarda Sincan bölgesindeki etnik topluluklar özellikle Çin ulusunun kritik zamanlarında ülkenin geri kalanı ile beraber büyük bir vatanseverlik göstererek savaştılar. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte Sincan bölgesi eşitlik, bağımsızlık, karşılıklı yardım ve uyum kavramlarıyla karakterize edilen yeni bir sürece girdi.

Sincan antik zamanlardan beri çok uluslu bir bölgeydi. Tanrı Dağları’nda yaşayan Sai, Rouzhi, Wusun, Qiang, Qiuci, Yanqi Khotan, Shule, Shache, Loulan ve Cheshi halkları dahil olmak üzere Qin dönemi öncesi yaşayan Han ve Xiongnu halkları son olarak Han ve Qin hanedanları Sincan’ın ilk kaşiflerilerdir. Akabinde Wei ve Jin dönemlerinde yaşayan Han, the Xianbei, Rouran,

Gaoche, Yeda, and Tuyuhun halkları, Sui ve Tang hanedanları zamanındaki kuzey ve güney Türk, Tubo ve Uygur hanedanları, Moğol, Curçen, Donşian , Kazak, Kırgız Mançu, Sibe, Daur hanedanları, Yuan dönemindeki Tatarlar, Yuan ve Ming hanedanları gelir. Sincan’a giriş yapan çok sayıda çeşitli etnik gruplar takas ve entegrasyon yoluyla ekonomi ve sosyal gelişmeyi büyüten teknoloji,  kültür,  fikir ve gelenekler getirdi.  Hepsi Sincan’ın kaşifleriydiler.  19. Yüzyılın sonunda Uygurlar en geniş nüfusa sahip olacak şekilde 13 etnik grup Uygur, Han, Kazak, Moğol, Hui, Kırgız, Mançu, Xibe, Tajik Daur, Özbek, Tatar ve Rus  Sincan’a yerleşti.  Uzun yıllar süren izolasyon ve çatışmaya karşın bu uluslar birlikte büyüyüp geliştiler ve yakın ilişkiler kurma şansına sahip oldular. Hepsi Sincan’ı keşfetme ve geliştirme yolunda önemli katkılarda bulundu ve hepsi  bir bir Sincan’ın efendileriydiler. 56 etnik gruba ev sahipliği yapan Sincan Çin’in idaresi altında en çok etnik gruba sahip bölgelerden biridir. Uygur, Han, Kazak ve Hui halkları bir milyonu aşkın nüfusa sahiptir. Kırgız ve Mongol  halkları ise 100 bin.  Çeşitli uluslara yuva olan Sincan, Çin ulusunun bütünleyici bir parçasıdır.

Sincan’daki etnik ilişkilerin evrimi her zaman Çin’deki bütün etnik gruplarla bağlantılı olmuştur. İzolasyon ve çatışma dönemleri olsa da takas ve entegrasyon, birleşmek ve eklemlenmek her zaman egemen akım olmuştur. Sincan’dakiler dahil olmak üzere Çin’deki bütün etnik gruplar birlikte yaşamaktadırlar. Hepsi aynı aileye üyedir. Çin ulusunun bu büyük ailesinde Sincan’daki etnik gruplar birbirlerine yardım eden kardeşler gibidir. Onlar muhalif ayrılıkçılara ve yabancı kaynaklı saldırganlığa karşıdırlar ve ulusal birlikteliği korumaktadırlar.

IV. Uygur etnik grubu uzun bir göç ve entegrasyon süreci içinde oluşmuştur

Uygurlar’ın esas atası Sui ve Tang hanedanları döneminde Moğol Platosu üzerinde yaşayan Oigour halkıdır. Tarihi kayıtlarda bu etnik grubu ifade etmek için çeşitli isimler kullanılmıştır. Tarihsel olarak Türkler’in baskı ve köleleştirmesine direnmek için Tele kabileleri  ile birleşip Oigour kabileler arası ittifağını kurmuşlardır. 744 yılında Tang imparatoru Oigour kabilelerini birleştiren Kutlug Bilge Khagan’a sarayında unvan vermiştir.  778 yılında Uygur hükümdarı Tang imparatoruna bir mektup yazıp isimlerini ‘’Uighur’’ olarak değiştirme talebinde bulunmuştur. 840 yılında Uighur Kağanlığı Kırgızlar tarafından yenilgiye uğradıktan sonra halkın çoğunluğu Han halkıyla yaşamak için iç taraflara göç  etmiştir, geri kalanı üç alt gruba ayrılır. Bu alt gruplardan biri sonraları Karahoca Uygur Krallığı’nın kurulacağı Turfan Havzası’na göçtü. Bir diğeri Gansu Koridoru’na göç edip yerel etnik gruplarla kaynaştılar ve sonradan Yugurlar olarak isimlendirildiler. Üçüncü alt grup Pamir’in batısına göçtü ve Orta Asya’dan Kaşgar’a kadar olan bölgelere yayıldı. Karahan’ın kuruluşunda Yağma ve Karluk halklarına katıldılar. Turfan Yaylası’nda Han halkıyla ve Tarım Havzası’nda Yanqi, Qiuci, Khotan, Shule, halklarıyla birleşip modern Uygur halkının ana gövdesini oluşturdular. Yuan ve Ming hanedanları süresince Sincan bölgesine çeşitli etnik gruplar katıldı. Özellikle Çağatay Kağanlığı’ndaki Moğollar Uighur halkı ile kaynaşarak onlara yeni bir damar oldular. 1934 yılında Sincan Uygur isminin standart Çincesi’nin halklar arasında birliği sağlamak için doğru bir isim olan “维吾尔” olmasını şart koşan bir yasa yayımladı.

Oigour halkı Türk yönetimi altında köleliğe katlandı. Tang Hanedanlığı’nın askeri desteği ile Doğu Göktürk Kağanlığı’na karşı ayaklandılar ve Batı Göktürk Kağanlığı ve İkinci Göktürk Kağanlığı’nı bozguna uğrattılar. Batı Göktürk Kağanlığı’nın çöküşünden sonra Türkçe konuşan bazı kabileler batıya göç  etti. Bu kabilelerden biri Anadolu’ya yerleşti. Uygurlar Türkler’in torunları değildir.

Modern zamanlardan itibaren bazı Pan-Türkçülük savunucuları, batıya göç ettikten sonra Türkçe konuşan familyanın Türkler’in atalarına entegre olması gibi savunulamaz bir argüman ile Türk dil ailesine mensup tüm halkları Türk olarak tarif ediyorlar. Dil ailesi ve etnik grup iki farklı kavramdır. Çin’de Türkçe konuşan ve özgün kültürlere sahip olan etnik gruplar Uygurlar, Kazaklar, Kırgız, Özbekler, Tatarlar, Yugurlar, ve Salarlardır. Bu halklara Türk denilemez.

Kaynak: Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni  İlgilendiren Tarihsel  Meseleler – Çin Halk Cumhuriyeti Bilgilendirme Bakanlığı Konseyi, Temmuz 2019