Davutoğlu yol haritasını açıkladı: Yüreği olan karşımıza çıksın
Öyle bir korku iklimi var ki bazı yakın dostlarımız bile söylediğiniz doğru ama bizi bir müddet mazur görseniz diyor. İleride tarih bizi mazur görecek mi?
Eski Başbakanı Ahmet Davutoğlu, kuracağı partinin yol haritasını açıklamak üzere Manisa’da “Manisa Dostları Platformu” adı altında bir toplantı düzenledi.
Davutoğlu’nun Manisa buluşmasına, AKP’den ihraç edilen eski milletvekilleri Abdullah Başçı, Ayhan Sefer Üstün, Selçuk Özdağ, İbrahim Turhan; AKP Ankara eski İl Başkanı Nedim Yamalı, İstanbul eski İl Başkanı Selim Temurci ve CHP İstanbul eski Milletvekili İhsan Özkes de katıldı.
‘STRATEJİK DERİNLİK’TE YAZMIŞTIM…
Ahmet Davutoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“Bugün Manisa’ya bir fidan dikmeye geldik. Allah bize sağlam fidanları sağlam toprağa dikmeyi nasip etsin. Öncelikle Barış Pınarı Harekatı’nda şehit olan askerlerimize, sivillerimize ve Özgür Suriye Ordusu mensuplarına Allah’tan rahmet diliyorum. Stratejik Derinlik’te Suriye konusunu içim sızlayarak yazmıştım. Barış ilhamıyla o satırları kaleme almıştım. Elimize imkan geçtiğinde, 2002’de başladığımızdan itibaren Suriye ile Türkiye arasında sunni sınırları kaldırmak için çalıştık. Irak savaşını nasıl engelleriz diye istişare etmek üzere Şam’a gitmiştim, yüreğimde bir ses bu şehir barış diyarı olmalı demiştim. Suriye en zor zamanlarında Türkiye’yi yanında buldu. Görev yaptığım sürede Gerek Başbakanımız Abdullah Gül, gerek o dönem Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla gittiğimde Suriye’yle ilişkileri en üst düzeye getirmek istedik. Lübnan savaşı yaşandığında yanlarında durduk. Engelleri aşmaya çalıştık.”
“2008’de İsrail Suriye ilişkilerini yürüten kişi oldum. Suriye ile Irak birbirine savaş ilan etmek üzereydi. Irak ile Suriye arasında barış olsun diye seyahat ettik. Hedefimiz neydi? Barış olsun diyeydi. 2010 yılında o günü rüya gibi hatırlıyorum. Suriye dışişleri bakanıyla Halep’te, sonra Gaziantep’te toplandık, iki ülke arasında sınırları da vizeleri de kaldırdık. Arap baharının hemen öncesinde serbest vize. Sonra kışa dönen bir Arap baharı başladı. Biz bu dalganın Suriye’ye gelmemesi için bunu önlemek için çok çaba sarf ettik. 7-8 yıl birlikte mücadele verdiğimizde Beşar Esad’a hep barış dedik. Türkiye’yi Ortadoğu’daki Kürt kardeşlerimizle karşı karşıya getirmek isteyenlere söylüyorum, bizim Beşar Esad’dan talebimiz reform süreci başlatmasıydı. Yavaş sürsün ama Suriye halkı dinlendiğini hisssetsin dedik. Saldırılar arttığı zaman Ramazan günü Humus’ta camileri minareleri yerle bir ettiğinde 6,5 saat kendisiyle konuştuk, tüm bunların kaydı var. Suriye’yi çok iyi tanıdığımız için 6,5 saat boyunca baskı olmadan, Suriye ile Türkiye ilişkileri güzel gitsin diye konuştuk.”
SAVUNDUĞUMUZ TEZLER KABUL EDİLİR HALE GELDİ
OdaTV’den Berfin Adıcan‘ın haberine göre, Davutoğlu ÖSO’dan şu ifadelerle bahsetti:
“Bütün şehirlerde geniş çaplı katliamlar başladı. Yeni bir Suriye politikası tesis etmek zorunda kaldık, o zaman da bu politikanın 3 temel esası vardı. Sınırlarımızı korumak ve Suriyeli mültecilerin güvende olması. Bu sınır güvenliğini temin etmek üzere sınır boylarında kontrol eden ÖSO ile görüşüldü. Aradan geçen uzun süreden sonra geldiğimiz noktaya dikkat çekiyoruz. Bizim savunduğumuz güvenli bölge tezi kabul edilir hale geldi. Özgür Suriye ordusu Mehmetçiğimiz ile birlikte geldi. ÖSO bizim nedenimizle kurulmuş değil. DEAŞ’a karşı direnenler de Özgür Suriye ordusuydu. 3,5 yıl hiçbir görüşümüzü ifade edemedik ve her şey üstümüze yıkıldı. Şimdi vicdanlara sesleniyorum. Güvenli bölge oluşturmak yanlış mıydı? Dün varılan anlaşma ümit ederiz ki devam eder, sadece Tel Abyad sınırında kalmaz, Münbiç ve Kobani için de geçerli olur”
O GÜN BİZE LAF SÖYLEYENLER…
Hakkında yöneltilen eleştirilere cevap veren Davutoğlu, “Bugünlerde birileri eleştirmek istediğinde Davutoğlu dönemi diyor, ama iyi bir şey varken AK Parti dönemi diyorlar. Bu adalet mi? Herkesi vicdan, muhasebeye çağırıyorum. O günlerde bize laf söyleyenler şimdi güvenli bölgeyi savunuyor. O gümlerde bizi suçlayanlar mehmetçiğimizle şehit olan 77 ÖSO’cunun hakkını ödeyemezler. Biz devlet adamıyız, başarı devletimize aittir, başarısızlık varsa hepimize aittir. Bize saldırmak serbest ama cevap verme şansımız yok. İki grup hakim şu an medyada. Bir grup AK Parti’nin tüm o başarıların8 bir yere yazarken, sadece algı operasyonu yapmak üzere tüm başarısızlıklar bize yazıyor, bir başka grup ise cumhurbaşkanına söylemedikleri için Ak Partiyi eleştiriyoruz deyip bizi eleştiriyor. Ben buradan iki gruba da sesleniyorum, biz hür ve özgür platformda konuşmaya hazırız, yorumcular bizi konuşuyorlar ama bize bağlanmıyorlar, bizim her şeyi konuşacak yüreğimiz var. Yüreği olan karşımıza çıksın” dedi.
‘BÜTÜN SURİYE’NİN FATURASI BİZE AİTMİŞ GİBİ DAVRANIYORLAR’
Ahmet Davutoğlu, “Bütün Suriye’nin faturası bize aitmiş gibi davranıyorlar. Suriye’de katil bir rejimin 1 milyon insanı öldürdüğünü gözardı ediyorlar. Bu katliama sessiz kalanları suçlamıyorlar, gerçek barış için çaba sarf eden bizleri suçluyorlar. Dünkü anlaşma doğru olmuştur, inşallah ülkemize hatırlar getirir. Başlayan ateşkes güvelik sağlandıktan sonra bütün bölgede etkin bir sivil yönetim kurulmalı, etkin ve katılımcı bir sivil yönetim kurulmalı. Araplar Kürtler ve Türkmenler aynı mecliste olmalı ve kimse Türkiye’yi suçlayamamalı, Mehmetçiğimizin alanda risklerini azaltmak için yerel unsurlardan oluşan bir güvenlik ordusu kurulmalı. Tel Adyablılar Tel Adyab’ı savunmalı. Kobani’de, Münbiç’te ve Kamışlı’da nasıl bir çözüm getirileceği konuşulmalı. Çok etkin kamu demokrasisi birimi oluşturulmalı ve Türkiye aleyhine yapılan saldırılara karşı aynı yetkinlikle işlev görecek bir kamu diplomasisi birimi oluşturulmalı. Uluslararası yapılarla diplomasi yapılmalı. Bütün dünyayla. Bunlar yapılırsa güvenli alanlarda kalıcı düzenleme sağlanabilir” diye konuştu.
KORKU İKLİMİ VAR
Ahmet Davutoğlu son olarak şu ifadeleri kullandı:
“3,5 yılda bize yanlış gelen hususları anlattık. Birçok arkadaşımızla birlikte bunlar yanlış gidiyor düzeltelim dedik. Bunun üzerine hepinizin takip ettiği şekilde 22 Nisan’da bir manifesto yayınladık. Sayın Cumhurbaşkanımız dedik, partimiz dedik, davamız dedik. Yanlış giden şeyleri anlatmaya çalıştık. Bütün bu çağrılarımıza parti yetkilileri ve Cumhurbaşkanımız muhattap alarak bir süreç başlatsaydı biz de elimizden gelen her şeyi yapardık. Ama aşır ithamlarla muhattap olduk. Bu da yetmedi, Sakarya konuşmasından sonra ihraç İstemi’yle disiplin kuruluna gönderildik. Arkadaşlarımızın hepsinin yüreği acıdı. Beni daha fazla üzen iktidarda uzun yıllardır kalmış bir partinin o gönderdiği ihraç yazısındaki Türkçe bozukluklukları. İşte biz bunların yaşanmaması için partiyi kurumsallaştırmaya çalıştık. Şu andan itibaren bizi AK Parti’nin yanlışları değil, yeni kuracağımız yolun doğruları ilgilendiriyor. Türkiye’nin her kesiminden, geçmişte farklı görüşlerde olduğumuz dostlarımız da dahil olmak üzere herkesle istişare yapıyoruz. Yeni hareketin doğru temelde ve en kapsamlı şekilde yapılması için görüşmeler yapıyoruz. Öyle bir korku iklimi var ki bazı yakın dostlarımız bile söylediğiniz doğru ama bizi bir müddet mazur görseniz diyor. İleride tarih bizi mazur görecek mi? İlk isteğimiz bu korku duvarını aşmak, ümidi ve heyecanı ayağa kaldırmak. Tüzüğümüz her kesimden vatandaşımızı, aydınlarımızı, halkımızı kapsayacak. Yeni bir umut olacağız.”