Dış basında 'Barış Pınarı': Erdoğan'ın en büyük kumarı...

"Bu kadar büyük bir operasyon ne kadar sürdürülebilir? Bu, risk almasıyla bilinen siyasetçinin şu ana kadarki en büyük kumarı olabilir."

Dış basında 'Barış Pınarı': Erdoğan'ın en büyük kumarı...

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde başlattığı ‘Barış Pınarı’ isimli askeri harekat, ABD ve İngiliz medyasında da yakından takip edildi.

İngiliz yayın kuruluşu BBC, “Türkiye hava saldırı ile Kuzey Suriye’ye harekât başlattı” başlığı ile verdiği haberinde, Türk askeri uçaklarının Suriye’nin kuzeyindeki bazı bölgeleri bombaladığını aktardı. BBC, harekâtın ABD Başkanı Donald Trump’ın Amerikan ordusunu Suriye’nin kuzeyinden çekmesinden birkaç gün sonra başladığına dikkat çekti.

Financial Times gazetesi harekât haberini, “Türkiye Suriye’ye operasyon başlattı” başlığı ile verdi. ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’nin başlattığı operasyona Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra yeşil ışık yakar gibi göründüğünü yazan gazete Washington’ın Türkiye’nin terörist örgüt olarak gördüğü YPG’ye Suriye’nin kuzeydoğusunda DEAŞ’a karşı savaşması için eğittiği ve silahlandırdığını da ekledi.

“ERDOĞAN’IN ŞU ANA KADARKİ EN BÜYÜK KUMARI”

Guardian yazarı Simon Tisdall, harekâta ilişkin yorumunda “Erdoğan’ın en büyük kumarı” derken, Times’in Ortadoğu muhabiri Richard Spencer, Türk ordusunun sonu görünmeyen bir çatışmaya çekilebileceği yorumunu yaptı.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre; Guardian gazetesinin dış politika yazarı Simon Tisdall, “Suriye saldırısı Erdoğan’ın en büyük kumarı olabilir” başlıklı yazısında ABD Başkanı Donald Trump’tan “yeşil ışık” alarak Suriye opeasyonunu başlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, şimdi bazı zor kararlarla karşı karşıya kaldığını yazıyor.

Tisdall’ın yazısından öne çıkan bazı satırlar şöyle;

“Şu ana kadar istediğini alan Erdoğan, bazı zor kararlarla karşı karşıya. Ne kadar ileri gidecek? Düşmanı kim? Bu kadar büyük bir operasyon ne kadar sürdürülebilir? Bu, risk almasıyla bilinen siyasetçinin şu ana kadarki en büyük kumarı olabilir.”

“Yutamayacağı bir lokma ısırmış olmaktan endişe duyan Türk yetkililer, askeri müdahalenin amacını yeniden tanımlamakla meşgul. Erdoğan’ın aylardır Kürt terör tehdidini yok etmek üzere yapmak istediğini söylediği harekat, birdenbire IŞİD’i hedef alan bir ‘barış operasyonuna’ dönüştü. Erdoğan’ın sağ kolu İbrahim Kalın, CNN’e YPG ile ilgili yaptığı açıklamada ‘Bu Kürtlere karşı bir hareket değil. Türkiye’nin Kürtlerle ilgili bir sorunu yok. Biz Kürt halkını da öldürüp, onlara zulmeden bir bir terör örgütüyle savaşıyoruz’ dedi.”

Tisdall, Türk yetkililerin ABD kamuoyuna yönelik söylemlerindeki bu “ani değişimin”, Trump’ın asker çekme kararı ardından Washington’dan yükselen tepkiler nedeniyle oluştuğu görüşünde; “Trump’ın, ilgiyi hakkında süren azil soruşturmasından başka yere kaydırmak için Erdoğan’a yeşil ışık yakmış olması olası. Amacı buysa bile, çevirdiği oyun ters tepti.”

Tisdall Türkiye’nin ülkesindeki Suriyelileri, oluşturulacak güvenli bölgeye yerleştirme planlarının da bazı soru işaretleri doğurduğuna dikkat çekiyor:

“İbrahim Kalın ayrıca Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesinin gönüllülük esasına göre yapılacağını iddia etti, ancak kimse bu insanlara bunu sormuş gibi görünmüyor ve yardım kuruluşları da bundan büyük şüphe duyuyor”

“SONU OLMAYAN BİR SAVAŞA ÇEKEBİLİR”

Times gazetesinin Ortadoğu muhabiri Richard Spencer, konuyla ilgili analizinde, sembolik bir operasyondan fazlasının hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ünü hem de Türk ordusu için somut riskler taşıdığını yazıyor.

Spencer’ın analizinden bazı satırlar şöyle:

“İlk hedeflerin Ras el Ayn ve Tel Abyad olduğu görülüyor. Buralar tarihsel olarak Arapların yaşadığı bölgeler, yani YPG’nin doğal kontrol alanının dışında. ABD ordusu tüm sınır bölgesinden değil, bu iki kasabadan çekildi. Bu da ABD ordusunun, harekatın ilk etapta buralarda sınırlı kalmasını istediğini gösteriyor.”

“Ancak Erdoğan amacının 30 km derinlik olduğunu söylüyor. Bu, iddialı bir hedef ve birçok cevapsız soruyu beraberinde getiriyor. Bu, daha çok sayıda Amerikan askerinin güneye inmesi anlamına gelebilir ve o bölgenin büyük kısmı Suriye rejiminin kontrolünde.”

“Türk ordusunun teçhizat ve hava kuvvetleri bakımından çok önemli bir avantajı olsa da, Kürtler gerilla savaşında yetenekli ve araziyi tanıyor. Türk güçler, YPG’nin sürekli saldırılarına maruz kalacakları bir bataklığa kolayca çekilebilir.”

Trump’ın Suriye’nin doğusunu tamamen terk etme isteğinde olduğunu hatırlatan Spencer, Erdoğan’ın bu durumda Rakka ve Deyrezzor’a kadar ilerlemeyi deneyebileceğini belirtiyor; “Bu da Türk ordusunu bölgede hâlâ etkin olan IŞİD’in saldırının hedefi haline getirebilir.”

“Bu ölçekte bir operasyon, Türkiye’nin 1974’teki Kıbrıs işgalinden bu yana yaptığı en büyük ve riskli operasyon olabilir. Kıbrıs işgali onyıllardır çözülemeyen bir çatışma doğurdu ve Türkiye’nin dış dünya ile ilişkilerini çürüttü.”

“Suriye’nin doğusunda yapılacak tam ölçekli bir saldırı da aynı tehditleri içeriyor. Türkiye’yi onyıllarca sürecek – ve Kıbrıs gibi durağan olmayan – bir çatışmanın içine çekebilir.”

FT: SİYASİ KAZANIM, EKONOMİK SIKINTILARLA GÖLGELENEBİLİR

Financial Times (FT), Suriye harekatını başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dizi çatışmalı çıkar ve taleplerle karşı karşıya olduğunu yazıyor:

“Erdoğan bir taraftan Suriyeli Kürtlere yönelik bir operasyonu sabırsızlıkla bekleyen milyonlarca Türk’ü tatmin etmeyi umut ediyor. Diğer taraftan ise ABD Başkanı Trump’tan gelen karışık mesajlar arasında yolunu bulmak zorunda.”

FT, uzmanların harekatın ilk evrelerinin sınırlı bir alanda olmasını beklediğini aktarıyor.

Erdoğan’ın operasyonla birlikte halk desteğini artırabileceğini belirten FT, uzun vadede ise ekonomik risklere dikkat çekiyor.

FT’nin yazısı “Operasyonun geçen yılki kur krizinden sonra hâlâ toparlanmaya çalışan ekonomi üzerinde etkili olması halinde, bu kısa vadeli siyasi kazanımlar gölgede kalabilir” cümlesiyle son buluyor.