Egemen Bağış: Yalan haber mağduruyum
Egemen Bağış, medya kuruluşlarının tekelleşmesinden rahatsız...
Egemen Bağış, medyanın tekelleşmesinden şikayet ederek kendisinin de yalan haber mağduru olduğunu ifade etti.
Eski Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, medyada yayılan şiddet ve bozulmanın önüne geçmek için ‘tekelleşmenin engellenmesi’ önerisini getirdi. Bağış, 17-25 Aralık sürecinde ise ‘Yalan haber mağduru’ olduğunu dile getirdi.
Bağış, Brüksel merkezli New Europe Dergisi’nde “Şiddet, Yalan Haber ve Sorumlu Medya” konulu bir makale kaleme aldı.
BAĞIŞ ‘MEDYA KURULUŞLARININ TEKELLEŞMESİ’NDEN RAHATSIZ!
Independent Türkçe‘nin haberine göre; makalesinde toplumun televizyon ve internetle, şiddet sahnelerine maruz kaldığını belirten Bağış, “Sosyal medyada akılalmaz türdeki vahşetlere tek dokunuşla ulaşılabiliyor. Bilgisayar oyunları ise gençlere hayatlarında adlarını bile duymadıkları silahları nasıl kullanacaklarını öğretiyor” yorumunda bulundu ve şöyle devam etti:
“Medya kuruluşlarından yayılan şiddet ve bozulma ile başa çıkmak istiyorsak medya kurumlarının tekelleşmesi mutlaka engellenmelidir. Nobel ödüllü Fransız yazar ve filozof Albert Camus’un dediği gibi ‘Özgür basın iyi ya da kötü olabilir, ama özgürlük olmayınca basın sadece ve sadece kötü olacaktır.’ Yalan ve uydurma haberler, dünyamızı kaosa sürükleyen hastalığın geldiği son noktadır. İçeriği değiştirerek veya teknolojik hilelerle yapılan uydurma haberler, toplumları zehirliyor, siyasi gelişmeleri felce uğratıyor ve ekonomilere zarar veriyor. Tarihin hiçbir döneminde dünyada gerçekler bu denli baskı altında olmamıştı. Çarpık, uydurulmuş veya yalan haberler zihinleri kolayca bulandırabilir ve gerçeği hiçe sayabilir.”
Güçlü şirketlerin ana akım medya üzerinde “muazzam bir etkiye” sahip olduğu görüşünü dile getiren Bağış, şu ifadeleri kullandı:
“Medya kuruluşlarından yayılan şiddet ve bozulma ile başa çıkmak istiyorsak medya kurumlarının tekelleşmesi mutlaka engellenmelidir. Nobel ödüllü Fransız yazar ve filozof Albert Camus’un dediği gibi ‘Özgür basın iyi ya da kötü olabilir, ama özgürlük olmayınca basın sadece ve sadece kötü olacaktır.’ Yalan ve uydurma haberler, dünyamızı kaosa sürükleyen hastalığın geldiği son noktadır. İçeriği değiştirerek veya teknolojik hilelerle yapılan uydurma haberler, toplumları zehirliyor, siyasi gelişmeleri felce uğratıyor ve ekonomilere zarar veriyor. Tarihin hiçbir döneminde dünyada gerçekler bu denli baskı altında olmamıştı. Çarpık, uydurulmuş veya yalan haberler zihinleri kolayca bulandırabilir ve gerçeği hiçe sayabilir.”
‘FETÖ SALDIRILARINA MARUZ KALDIM’
“17-25 Aralık döneminde FETÖ saldırılarına maruz kaldığını” söyleyen Bağış, “Ben de şahsen yalan haberlerin mağduru olmuş biriyim” ifadesini kullandı.
Bağış, şöyle devam etti:
“Ayrıca montajlı sahte ses kayıtlarıyla da bir kumpasın hedefi oldum. Bu yasa dışı saldırının medya organizatörleri ‘haber malzemesi’ olarak görünen ve sansasyonel olabilecek her şeyin ilgi çekeceğinin bilincindeydiler. Maalesef planları kısmen kirli emellerine ulaştı ve bu yalan kumpas haberler, bazı diğer medya kuruluşlarına da yayıldı. Bazı kuruluşlar, uydurma haberleri doğrulayarak sunmakta da başarısız oldular. Şahsım ve ailem haksız ve yasa dışı şekilde hedef haline getirildi.”
FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasının aynı kötü niyetli organizatörünün medya ve yargı piyonları olduğunu belirten Bağış, şu ifadeleri kullandı:
“Ortak düşmanımız yalan ve uydurma haberlerdir. Karmaşık propaganda kampanyaları, temel haklara ve demokratik özgürlüklere karşı yürütülen bu yasa dışı savaşları kazanıyor. Büyük ölçüde ayrışmış ya da kutuplaşmış toplumlar, ‘karşı taraf’ yalan haberlerle hedef haline getirildiğinde buna maalesef alkış tutuyorlar. Ancak, bu şeytani zihniyet ortaya çıktığında kazanan olmuyor. İfade özgürlüğü, sorumlu gazetecilik ve toplumun bilme hakkı kesişme noktası günümüzde oldukça zor bir dönemden geçmektedir. Gerçekler daima savunulmalı ve kanunlarla korunmalıdır. Medya ve gazetecilik her zaman toplumun tabi olduğu yasa ve kurallara riayet etmelidir. Daha fazla hesap verebilirlik ve medya ile ilgili daha etkili denge ve fren sistemlerinin oluşturulması yönünde bir çağrıda bulunmak isterim.”