ABD’nin başını çektiği emperyalist bloğun, Suriye’yi sıkıştırmak konusunda en sık başvurduğu yalanlardan bir tanesinin ‘kimyasal silah’ olduğu kamuoyunda herkesçe bilinen bir gerçek. Bu yalanların zamanla nasıl deşifre olduğu da elbette. Bilindiği gibi, savaşın başladığı 2011’den bu yana Suriye hükümetini ve Suriye ordusunu sayısız kere ‘kimyasal silah’ kullanmakla itham eden emperyalistlerin başını çok ağrıtacak bir belge geçtiğimiz günlerde WikiLeaks’a düştü.
WikiLeaks, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) Suriye’deki uzmanlarından birinin OPCW yöneticisi Robert Feierweser’e gönderdiği bir e-postayı yayımlarken, yazı OPCW’nin Doğu Guta’ya bağlı Duma’daki kimyasal saldırı soruşturmalarının sonuçlarını çarpıttığını ortaya koydu.
Rapora birazdan geçeceğiz ancak önce Duma’da sergilenen tiyatroyu ve kopartılan yaygarayı biraz hatırlayalım.
Tarihler 7 Nisan 2018’i gösterdiğinde ajanslara “Doğu Guta’da kimyasal silah saldırısı: 78 sivil öldü” başlıklı bir haber düşecek, haberin içeriğinde ise şu ifadeler yer alacaktı:
“Beşşar Esed rejimi, abluka altındaki Doğu Guta bölgesinde muhaliflerin kontrolündeki son nokta olan Duma ilçesine zehirli gaz içerikli kimyasal silah saldırısı düzenledi. Doğu Gutalı Doktor Suleman Kakeh ve Doktor Ayman Arbash’in imzasını taşıyan bugün tarihli özel raporda, dünkü saldırılarda ölen sivil sayısının 78’e ulaştığı bildirildi. Kimyasal silah saldırısında ilişkin bölgeden gelen görüntülerde, çoğu gözü açık ölen sivillerde kanama olmadığı, ağız ve burun kısımlarında boğulmadan kaynaklı beyaz köpük bulunduğu dikkati çekti.”
Suriye’nin Birleşmiş Milletler ’deki Daimi Temsilcisi Beşar Caferi ise saldırı iddiasından birkaç gün sonra, New York’ta yaptığı açıklamada, Suriye hükümetinin uzmanların incelemelerini rahatlıkla yürütebilmesi için “elinden gelen her şeyi yaptığını” ifade edecekti.
Saldırı iddiaları ve BMGK’da sergilenen tiyatro sonrasında ise ABD, Fransa ve İngiltere’ye ait güçler, ortada herhangi bir kanıt ya da doğrulama olmaksızın Suriye’ye saldıracaktı.
Suriye hükümetinin tüm çağrısına rağmen gelişi yılan hikayesine dönen heyetin uzmanları raporu saldırı iddiasından neredeyse 1 yıl sonra 1 Mart 2019’da yayınlayacaklardı. Ve yayımlanan raporda şu ifadeler yer alacaktı:
“Duma’da silah olarak zehirli kimyasal maddelerin kullanılması olasılığına gelince misyonun topladığı tüm bilgilerin değerlendirilmesi ve analizi, 7 Nisan 2018 tarihinde silah olarak zehirli kimyasal maddenin kullanıldığı sonucuna varmak için sebep teşkil ediyor. Bu zehirli kimyasal madde reaktif klor içeriyordu. Büyük ihtimalle söz konusu zehirli kimyasal madde moleküler klordu”
Şimdi gelelim geçtiğimiz günlerde WikiLeaks’ta yayınlanan e-posta’nın içeriğine. WikiLeaks’in yayımladığı e-postanın içeriğine göre OPCW uzmanı, çalışma arkadaşlarının Duma’daki saldırılar hakkındaki bilgileri kasıtlı olarak çarpıttığını ve araştırma ekibinin Batılı güçlerin saldırısı sonrası sahada elde ettiği bulguları değiştirdiğini belirtecekti.
Uzman, bilgilerin OPCW’nin editlenmiş raporuna ‘seçilerek’ koyulduğunu ve bazı raporlarda yalan çıkarımlara yer verildiğini, bu işlemlerin OPCW Direktörü Ahmet Üzümcü’nün makamının talimatıyla yapıldığını ifade edecekti.
Raporun editlenmiş bölümünü örnek olarak sunan uzman, “Bu bölümde, soruşturmayı yapan misyonun elinde kimyasal saldırı sırasında reaktif klor atomu kullanıldığını gösteren kanıtlar var. Bu kimyasallar, evlerde kullanılan çamaşır suyunun ana bileşenini içerebilir. Klor gazının olasılıklardan biri olarak bilinçli olarak seçilmesi ikiyüzlülüktür” diyecekti.
Uzman, raporun orijinal versiyonunda misyonun saldırı yerinde görülen varillerde zehirleyici madde bulunduğuna dair yeterli kanıt bulmadığının yazıldığını, editlenmiş versiyonda bu bölüme yer verilmediğini aktaracak ve şunları ekleyecekti:
“Raporun bu bölümünün atılması, rapor üzerinde ciddi bir olumsuz etki yarattı. Zira bu bölüm, tanımlanan kimyasal maddeyle doğrudan ilişkili. Rapor edilen ve gözlemlenen belirtiler arasındaki tutarsızlık nedeniyle klorun veya herhangi başka boğucu gazın tanımıyla ilgili soru işaretleri doğuyor. Bu tutarsızlık sadece misyon ekibi tarafından not düşülmedi, ayrıca üç zehir bilimci tarafından da kararlılıkla desteklendi.”
Kimyasal madde içerdiği söylenen varillerin konumu ve durumuyla ilgili soru işaretleri olduğunu da kaydeden uzman, varillerinin durumunun havadan düşmüş varillerin durumuna benzemediğini ve varillerin havadan düşüp düşmediğinin belirsiz olduğunu belirtecekti.
“Bu bilgi, kimyasal madde varlığı ile kimyasal madde kullanımı olasılığını değerlendirmek için önemliydi. Bu önemli bölümler, editlenen raporda büyük oranda yer almıyor” diye devam eden uzman, yazının sonunda editlenmiş versiyonun artık ekibin çalışmasının yansıtmadığını düşündüğünü ve raporun tamamının yayımlanması gerektiğini vurgulayacaktı.
WikiLeaks’a düşen bu rapor ile beraber, ‘kimyasal silah’ iddiasının Suriye’ye müdahaleyi meşrulaştırmak için pompalanan bir yalan olduğu ortaya çıkmış oldu. Söylenen diğer yalanların ne zaman ifşa olacağı ise merak konusu.
Bu haber en son değiştirildi 28 Kasım 2019 11:17 11:17
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetinin davasında abla Selma Ateş’e saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt,…
Ali Yerlikaya bakanlığının bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Muhalefet milletvekilleri kadın cinayetleri ve KADES uygulamasına…
AKP’li İzmir Menemen Belediyesi’nin 2023’te bir ay içinde 40’a yakın konser ve etkinlik yaptığı ortaya…
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…